Unutulan Öztürkçe Kelimeler

Ben #Çorum, #İskilip'liyim. 

Bizim orada kullanılan ama unutulmaya yüz tutmuş o kadar çok ÖZTÜRKÇE kelime var ki..! 

Aşağıda alfabetik sırayla vermeye çalıştığım kelimelerin haricinde kapsamlı bir çalışma yapılsa bu listeye daha yüzlerce kelime ilave edilebilir. Bu kelime derlemesi devlet kanalıyla tüm Türkiye'de yapılsa binlerce kelimemiz unutulup gitmekten kurtulur, dil zenginliğimiz de korunmuş olur. 

Buradaki kelimelerin çoğu Türkiye'de kullanılmakta olan yazı dilindeki Türkçede kullanılmıyor. Bu kelimelerin haricinde daha binlerce arı-duru tertemiz Türkçe olan kelimemizin olduğundan şüphem yok.

Suat Zobu



A

Ağa: Baba,
Ağca: Beyaz,
Ağnanmak: At, eşek gibi hayvanın tozlu yerlerde sağa sola yuvarlanması,
Aha: İşte,
Ahacık: İşte burada
Alaçık: Ağaç dallarıyla iskeleti kurulmuş ve çul kilimle yada dallarla örtülü çadır. (ALACIK)
Alma: Elma
Ambar : Hububat deposu,
Anadut: Buğday ve benzeri ekin destesini bir araca yüklemede kullanılan üç kollu harman aleti.
Annacı: Karşısı (Annacıma gel : Karşıma gel)
Aş: Yemek
Aşamınan: Akşamleyin
Avu: Zehir
Ayakyolu: Tuvalet

B

Badal : merdiven basamağı
Baldırcan: Patlıcan
Bardak : Çam ağacından oyulmuş 7-8 litrelik su kabı, senek'in küçüğü. "Eski çamlar bardak oldu" deyimi buradan gelmektedir. Şimdi ise bardak su bardağı-çay bardağı olarak algılanmaktadır. Su içmek için kullanılan bu günkü bardak yerine "TAS" kullanılmaktaydı,
Batman : Yaklaşık 20 Litrelik sıvı ölçü birimi,
Bazlama : sacda pişirilen yuvarlak ekmek
Bekitmek: Kapatmak, örtmak
Belermek: Gözleri büyüterek öfkeyle bakmak,
Bıldır: Geçen sene,
Hapaz: Avuç
Bi dıhım : Bir lokma
Bibi : Uzaktan kadın akraba,
Bicimcik: Azıcık, az olan şey
Biçki / Bıçkı: Testere türü
Biley taşı : Kesici araçları keskinleştirmeye yarayan taş
BİZ : Delik delmeye yarayan alet, kalın iğne,
Bostan : Kavun, karpuz tarlası
Boyunduruk : Çift süren hayvanları birlikte yürüten ağaç çember
Boz : Sürülmemiş toprak
BÖRÜ : Zehirli bir örümcek türü,
Bucaklık: Evde kap kacak konan yer,
Bugelek (g sağır n): Büyük baş hayvanları rahatsız eden uçan bir böcek. Yapışkan sinek.
Bulamaç: Undan yapılan cıvık yiyecek
Bundan keyli: Bundan sonra,
Buymak: Çok üşümek,
Büngüldemek: Suyun yerden fokurdaması,
Bürgü: Yemeni,

C

Cahal : Cahil, tam yetişmemiş, delikanlı 
Camış : manda
Canavar: Kurt
Cıbır: Parasız, pulsuz
Cılga: Patika-keçi yolu,
Cıncık: Camdan yapılmış eşya,
Cırcır : Fermuar
Cimciklemek : Çimdik atmak, çimdiklemek 
Cirpeden: Hızlıca,
Cof cof : Süs 
Cüce : civciv
Cücük: Civciv

Ç

Çağal: Küçük taşlardan oluşan yığın.
Çalhama: Yoğurtla ayran arası kıvamdaki yoğurt,
Çandı : Evin, ambarın köşesi
Çapıt : Bez Parçası
Çarkıt: Bozuk - külüstür,
Çebiş: 1 Yaşındaki erkek keçi,
Çemkirmek : 1 . Birine karşı gelmek, sert cevap vermek. 2 . Halk ağzında köpeğin kesik kesik havlaması.
Çıngı: Kıvılcım,
Çiğit : Çekirdek
Çilermek: Su sızması,
Çinilemek: Çınlamak,
Çor: Hastalık,
Çöğdürmek : Küçük abdest yapmak (Özellikle çocuklarda)
Çöğmek: Yana yatmak,
Çökelik: Evde yapılan bir peynir türü,
Çömelmek: Dizlerinin üstüne çökmek
Çömütmek: Çömelmek,
Çördük : Armutun küçüğü
Çörtleğen / Çörten: Pınarlarda ve çatılarda su akan yer,

D

Dam kürümek/KÜREMEK: ahırı süpürmek
Dam: Ahır,
Dıldıbız : Fakir
Dibek : Ağaçtan yapılmış havan, sofu, bulgur dövmeye yarayan oyuk taş
Dinelmek : Ayakta durmak 
Dirgen : harmanda sapları yayan çatallı araç
Dolama : Parmağın iltihaplanıp şişmesi
Dölek: Düzlük,
Döş: Göğüs
Döven: Düven,
Duluk: Avurt
Duncukmak : Nefessiz kalmak, somurtmak,
Dürzü : (aslen bir mezheptir) aşağılamak, hakaret etmek için kullanılır
Düve: 1 Yaşındaki dişi inek yavrusu,
Düven : Harmanda ekin saplarını parçalayarak saman yapmaya yarayan, altında keskin taşlar dizili, hayvan veya traktörle çekilen kızak şeklindeki tarım aracı

E

Eci : Büyük kız kardeş, bacı, abla,
Ecicik : Azıcık, bir tutam 
Ekti: Yiyecek konusunda yüzsüzlük yapan, yüzsüz
Ellik: Ekin biçerken el parmaklarına takılan ağaç parmaklıklar.
Emişik: Bir memeden emen kardeş olmayan yavrular, sütkardeşler.
Emme : Ama / emmek
Emmi: Amca
Enek : Misket, bilye 
Enik: Kedi, köpek yavrusu
Erişmek : (meyvalar için) olgunlaşmak, insanlar için çocukluktan çıkarak belli bir yaşa gelmek, yetişmek
Erze: Kapıyı kapalı tutmaya yarayan bir çeşit demir sistem
Evlek: Ekin ekerken ayrılan bölüm,
Evmek : acele etmek
Evrağaç/evirgeç: Ekmek çevirmeye yarayan uzun yassı tandır değneği,
Eyy: Efendim

F

Felfecir okumak : Gözlerin fıldır fıldır dönmesi, çok uyanık olmak
Ferik : Piliç
Fırıldak: Oyuncak, kendisine güvenilmeyen, sahtekar
Fışkı: Hayvan dışkısı, kötü kadın
Firik: Kızarıp olgunlaşmaya başlayan buğday başaklarının ateşte kavrularak yenmesi,


G

Garipsemek: Özlemek,
Gedik: Dişleri dökülmüş olan, yoldaki en tepe yer, tümsek, bir şey üzerindeki eksik kısım
Gerneşmek/genneşmek: Gerinmek,
Gı : Erkeğin kadına seslenişi
Gıdık : Çene altı 
Gidişmek : Kaşınmak
Gocuk : Kış giysisi
Göğ böğrülce : Taze fasulye
Göğermek : Yeşermek
Göğsemek : Hayvanların çiftleşmeye hazır olması, çiftleşme ihtiyacı
Gök: Yerine göre mavi-yeşil, tam olgunlaşmamış, ham hali
Göynümek : Olgunlaşmayı da öte geçmek, çürümeye yaklaşmak
Gunnamak: Eşeğin, köpeğin doğurması, ilginç bir şekilde doğurmak deyimi mundar ve musmul olanlar için ayrı ayrı söylenmektedir. Örnek: Koyunlarda 'kuzulamak', inek, manda vb 'doğurmak'-'yavrulamak', kedi, köpek, at, eşek gibi hayvanlarda 'gunnamak'
Gurk/Gürk: Civciv çıkacak yumurtanın üzerinde yatan tavuk. Ya da yeni civcivleri olan tavuk. Analık içgüdüsünden o dönemde tavuklar daha bir gergin olmaktadır.
Güvermek: Yeşermek,
Güğüm: Bakırdan yapılan büyük su kabı, helke
Günnük : Yevmiye

H

Hağ: Sırtta taşınan büyük sepet,
Hamut: Çift süren öküzün boynuna takılır,
Haral: Büyük kıl çuval,
Hayat : Avlu
Hazetmek / Hazitmek : Beğenmek, hoşlanmak 
Heçlemek: Bozmak, atılacak hale getirmek, berbat etmek
Hedik : Haşlanmış buğday
HELKE : Bakır su kabı,
Hergele: İşsiz sapsız, yaramaz insanlar için söylenen söz.
Hırka: Eskiden kadınların giydiği folklorik bir giysi.
Hızar : Ağaç biçen biçki
Hinkirmek: Sümkürmek,
Holluk : Folluk
Horanta : Çoluk-çocuk
Hörüklemek: Bir şeyi taşacak şekilde ağzına kadar doldurmak,
Huysukma: Tedirgin olma, çekinme, huylanma
Hürü: Huri

I

Islağaç : Yufka ekmek pişirirken çevirmeye yarayan yassı tahta
Islama : Ekmek ıslama
Işgın: Fidanın sürgün kısmı - filiz,

İ

İbrik/ırbık: Abdest almaya yarayan su kabı,
İkileme : tarlayı ikinci kez sürme
İlistir: Delikli süzme kabı
İrilik: Yufka ekmek yaparken yakmak için saman irisinin konulduğu yer,
İt dirseği: Göz kenarında çıkan rahatsız edici, cerahat dolu şişlik

J Türkçede J ile başlayan kelime yoktur.

K

Kaktır: İttir.
Kapçık : Özellikle buğday için kullanılan tanenin etrafını kaplayan kabuk (KAP-ÇIK ek'e dikkat)
Karavuk: Baharda toplanarak yenilen yabani ot, (BU TÜR OT TOPLAMAYA DA CACIK TOPLAMAK DENİR)
Kaş: Uçurum, tepe sırtı, tarlalar arasındaki sınır
Kaşıklık: Kaşık konulan askılı tahta kap,
Katık: Yoğurt, ayran, yemeğin yanında yenilen şey
Kaynata: Kayınpeder
Kekil: Yeni gelinlerin kulak yanlarında kesilerek şekil verilen saç
Kelem: Lahana
Kendigelen: Yere dökülen tahılın ertesi yıl kendiliğinden bitmesi,
Kertmek : Oymak, işaret koymak 
Kes: Samanın incesi yendikten sonra, yemlikte kalan iri kısmı
Kesek: Tarlanın sürülmesinden sonra oluşan iri toprak parçaları.
Keskenmek: Atacakmış gibi, vuracakmış gibi yapmak,
Keş: Yağsız Peynir
Kımçıtmak: Keserken koparmak, küçük bir parça koparmak
Kır: 1 Yazı-yaban, 2 Beyazlaşmış (Saç sakal)
Kıran girmek : Bitmek sona ermek, salgın hastalık
Kırık: Kadınların yabancı erkek dostu
Kırışmak: Övünmek, gösteriş yaparak kendini beğenerek durmak,
Kırklık: Koyunların yününü, keçilerin kılını kesmede kullanılan bir tür makas
Kırkmak: Kesmek, koyun keçinin yününü, tiftiğini tıraş etmek
Kırmaşmak / kıpraşmak: Kımıldamak,
Kısrak: Dişi at
Kıyak yapmak: İyilik yapmak, torpil geçmek 
Kiritme: İnat etme, ayak direme
Kişkişlemek: Kışkırtmak,
Kostak: Forslu olan,
Kömbe: Alttan ve üstten odun ve tezek ateşiyle sinide pişirilen mayalı çörek
Kömüş: Manda,
Kösüre: Kesiçi araçları bilemeye yarayan, kolla çevrilen alet
Köynek/Göynek: Atlet yerine kullanılan iç çamaşırı,
Kuruluk: Yakacak odun vs koymak için yüksekçe yer
Kuytuk : Çukurca yer, dipte köşede gizli  yer
Külek: Yaklaşık 1650 Gram gelen buğday ölçü birimi, kavanoz şeklinde kap, küçük yağ-pekmez fıçısı,
Külük: Balyoz,
Küpür: Süpürünce çıkan toz toprak,
Küskü : Sopa
Kütük : Ağaç gövdesi, kısa, bodur

L

Türkçede L ile başlayan kelime pek yoktur.
Leğen: Abdest alırken suyun döküldüğü kap, ileğen de denir.
Lök: Gaz lambasının cam takılan kısmı
Löküs: Lüks( Gaz yakıtlı aydınlatma aracı)

M

Türkçede M ile başlayan kelime pek yoktur.

Mağza : bodrum kat odası
Malama: Savrulmaya hazır samanla tane karışımı yığın,
Malamat: Rezil,
Maşalama: Bahçede sebze ekmek için ayrılan küçük bölümler,
Meğsimek: Mühimsemek, önemsemek,
Münkürcü: İyilik bilmez, nankör.

N

Nodul: Ucunda çivi olan sopa,

O

Ocaklık : eski evlerde ateş yanan yer
Okka: Bir kilogramdan biraz fazla ağırlık ölçüsü
Okuma: Davet etme
Okuntu: Davetiye

Ö

Ödü kopmak: Çok korkmak
Öğörsemek: Hayvanlarda çiftleşme zamanı
Öndere: Ucu çivili uzun sırık, övendere
Önlük: Kadınların ev işi yaparken önlerine taktıkları bez,
Örklemek: Hayvanlar otlarken başka yere gitmesin diye bağlamak
Ötüğün : Öteki gün, önceki gün 
Övendere: Nodul,

P

Palaspandıras: Hazırlıksız alelacele ile hareket etmek.
Paya: Havalı
Peşkir: El havlusu
Pırtmak: Hızlıca kopmak, ayrılmak, kaçmak,
Pinnik: Kümes,
Poğsumak : buharlanıp ıslanmak
Pörtleme : dışına taşma
Pungar : pınar su yalağı (sağır n)
Pürtük: Küçük parça

R

Türkçede R ile başlayan kelime pek yoktur.

S

Saban: Çift sürmeye yarayan tarım aleti,
Sacayağı: Üzerinde yemek pişirilen üç ayaklı demir
Saçkı: Tandırda yakılan ot,
Saçma : serpme
Sahan: Tabak,
Sahanlık: Tabak konulan yer,
Sallı: Ağır
Sap yiyip, saman sıçmak: Ne dediğini bilmeden saçma sapan konuşmak.
Sap: Ekin sapı/iri saman,
Seğirt: Koş
Seki: Oturak,
Sekmen: Zeminden 30-40 cm yükseklikteki yer
Sene: Yıl
Senek: Çam ağacının kütüğünden oyulan, tarlalara su içmek için götürülen, yaklaşık 20 litrelik su kabı,
Senit: Üzerinde hamur açılan, meyve, sebze doğranan tahta tabla.
Sergen: Raf
Siğme: Akıtma, işeme
Sinsin: Ateş çevresinde oynanan oyun
Sohum: Yufka ekmekten yapılan, sulu yemek almaya yarayan kaşık gibi parça
Sokranmak: Homurdanmak,
Soku: Bulgur, keşkek dövülen dibek
Sokum-sohum: Yufka ekmeğin kaşık gibi kullanılması,
Somak : Mısır koçanı
Sorutmak : Yüzünü ekşiterek oturmak 
Söbe: Tam yuvarlak olmayan
Sündürme: Uzatma
Sütlük: Eskiden yemek, yoğurt ve yağ gibi yiyeceklerin koyulduğu yer.
Süzme : bez ile süzülmüş yoğurt

Ş

Şaplak: Şamar
Şepit: Bazlama ekmeği
Şıvgın: Sürgün, ince dal
Şilepe: Yapış yapış 
Şindi / Şindik: Şimdi,
Şipit: Terlik,
Şippedenek: Hemencecik
Şirevit: Üzümlerin pekmez yapmak için doldurulduğu, çıkan şıraların alt yanındaki bir delikten boşaltıldığı ağaçtan yapılma V harfi şeklinde olan 2,5 metre uzunluğunda, 1 metre genişliğine ve 80 cm yüksekliğinde at arabası veya kağnı ile taşımaya uygun, üstü açık olan depo,
Şişek: Kısır koyun,

T

Tas: Bardak anlamında da kullanılır, çukur tabak anlamında da
Tavatır: Çok iyi, güzel 
Tekecen: Baharda toplanarak yenilen ot,
Temek: Ahırdan hayvan dışkılarının atıldığı delik, küçük pencere,
Tepik: Tekme
Tınaz: Harman düvenler tarafından dövüldükten sonra yığılan saman ve danelerin karışımı olan yığın.
Tıngır: Kova,
Tokaç: Çamaşır yıkarken ,çamaşırları dövmeye yarar ağaçtan gereç
Toklu: 1 yaşındaki koyun yavrusu,
Tomruk: Kalın ağaç
Topalak: Domates
Tummak: Suya dalmak,
Tumman: Eskiden bezden yapılmış genelde kadınların giydiği pantolon biçimli giyecek,
Tülemek: Kuşların tüy çıkarması, mecazi: maddi bakımdan iyi duruma gelmek, 
Tünek: Tavukların tünediği yer,

U

Uçuklama: Dudakta kabarcık oluşması
Uğra: Un
Uğrun uğrun: Gizli, gizli
Urba: Giysi

Ü

Üç etek: Folklorik giysi,
Üleş: Pay,
Ünnemek: Çağırmak
Ürelüğün: İleri gün, geçen gün,
Ürümek: Havlamak(köpek ürüyor derler)
Ütelemek: Tavuk, hayvan tüylerini ateşte yakmak, ot/ekin dallarını ateşte yakmak,

V

Verep: Yamaç,

Y

Yaba: Harman savurmaya yarayan tarım aleti,
Yad: Yabancı ,el
Yal: Kedi ve köpeklere verilen un ve su karışımı yiyecek.
Yalak : Hayvanların su içtikleri kap
Yalık: Mendil ya da iş yaparken boyuna bağlanan bez
Yapak: Bayanlarda saçların taranmamış hali, yapaklı
Yavsu: İnek at gibi hayvanlar üzerinde yaşayan bir asalak canlı, kene.
Yaykamak: Çanak , tabak gibi kaplara su tutmak, durulamak.
Yazı: Tarla - yeryüzü,
Yellenmek: Yokuş aşağı iniş esnasında hızlanmak, ayrıca gaz çıkarmak
Yel-yepelek: Hazırlıksız alelacele hareket etmek
Yemlik: 1- Baharda toplanarak yenilen ot,
Yemlik: 2- Hayvanların yem yediği oluk,
Yırak: Uzak,
Yiğnik : hafif
Yirik: Yırtık
Yuha: Sığ
Yoz: Yabani
Yumak: Yıkamak,
Yunacak: Pis, dinsiz,
Yunmak: Yıkanmak-çimmek,
Yüklük: Evde yatak yorgan konulan yer,
Yülümek: Kazımak, tıraş etmek,
Yüssük : Yüzük

Z

Zabın : Fakir, çaresiz 
Zağar : köpek
Zeklenmek : Alay etmek, alaylı taklit yapmak,  
Zevzek: Geveze
Zıbarmak: Uyuyup kalmak, sesi soluğu çıkmamak
Zı’armak: Oyunbozanlık, (Sağır n)
Zıbın: Kadın-çocukların giydiği basma entari, 
Zıkkım : Zakkum
Zımzıklamak : Yumruklamak 
Zırzop: Elde avuçta durmayan insan.
Zikke: Hayvan ipi bağlamaya yarayan demir kazık.
Zilli: Biraz hareketli ve oynak kız çocuklarına söylenir.
Zükkem: Nezle


#Google, #Facebook, #X,