Ulu Önder
Atatürk, Cumhuriyet Bayramı kutlama töreni sonrası TBMM'den çıkacaktır.
Bu
önemli anı görüntülemek ve tarihe mal etmek için fotoğrafçılar Meclis kapısının
tam karşısında (Ankara Palas'ın önünde) yerlerini almışlardı. Yedi sekiz kadar
fotoğrafçı, o günün koşullarında güzel bir fotoğraf çekebilmek için fotoğraf
makinelerinin sehpalarını en uygun yere yerleştirmek için çalışmaktadırlar.
Bunlar Atatürk'ü sürekli olarak izleyen ve biraz da birbirleri ile rekabette
olan fotoğrafçılardır. Bu fotoğrafçılardan birisi de Atatürk'ün özel
fotoğrafçılarından Ali Rıza Tuncay'dır.
Ali Rıza
Tuncay zayıf, narin yapılı, beyefendi bir kişidir. O da kendisine güzel bir yer
edinmek için uğraşmaktadır. Nedense, diğer fotoğrafçılar onu aralarında
istemeyerek (belki de kaza ile) iterek yere düşürmüşlerdir. Büyük aksilik,
Kazım Özalp ve diğer devlet ileri gelenleri TBMM kapısından çıkmışlar ve
fotoğraflar çekilmiştir. Bu önemli tarihsel anın fotoğrafını çekemeyen Ali Rıza
Tuncay, üzüntüsünden ve sinirinden bir kenara çekilmiş ve ağlamaya başlamıştır.
Atatürk bir
kaç adım attıktan sonra Ali Rıza Tuncay'ı kenarda ağlarken görmüştür. Yanına
çağırtarak ne olduğunu sormuştur.
Ali Rıza
Tuncay üzüntü içinde olayı anlatmıştır. Atatürk yine büyüklüğünü göstermiş ve o
hoşgörülü, sevimli hali ile yanındakilere:
"Arkadaşlar,
tekrar içeri girip, tekrar aynı şekilde dışarı çıkacağız" demiş.
Böyle de
yapılmış. Fotoğrafçı Ali Rıza Tuncay da resmi çekme şansını yakalamıştır.
Esprileri
İle İçimizden Biri Atatürk - İlknur Güntürkün Kalıpçı