Dil inkılabının
yapıldığı senelerde eski dağdağalı dilden bir türlü vazgeçmek istemeyen ve yeni
lisanı konuşanları her fırsatta paylayan, Müderris Hami Efendi bir defasında
Talebelerden birinin (Sıcaktan bunalmış olacak ki ) ''Susadım ...'' yahu! Dediğini
işitir. Hemen talebeyi yanına çağırır ve der ki.
'' Senin
gibi ,medrese tahsili yapan bir kişiye öyle alelade kelimeler yakışmaz.! en
azından' ''Derunum ateş-i nar ile püryan idüğünden bir kadeh lebrizi hoşgüvar-ı
nüş ederek, teskini ateşi dilfikar ve bu suret ile iktisabı ferahı bi şumar
eyledim" demelisin ki okuyup yazmış olduğun anlaşılsın der.
Aradan
zaman geçer, kış gelir, Hami efendi yine talebelerine ders vermekle meşgulken, müstahdem
tepeleme kömür dolu mangalı Hami efendinin önüne bırakır, gider. Ancak yanmakta
olan mangaldan bir kıvılcım sıçrar, Hoca efendinin kallavi sarığına konar ve
sarık yanmaya başlar. Bunu gören talebeleri bir telaş alır, lakin ses çıkaramazlar,
Zira hocam sarığınız yanıyor deseler azarlanacaklar. Söylemeseler sarık
yanıyor, nihayet içlerinden biri cesaret göstererek ayağa kalkar.
''Ey Hace-i
bi misal ve ey üstazı zi kemal bu şakırd-i pür kelal şol vechile arz eylerki bi
hikmet-i müteal nar-ı mangaldan bir şerer-i cevval pertab ile ol elinizdeki
sarığı is'al eylemiştir " der. Talebe sözünü bitirene kadar sarık ateş
alır. Sarığı güç bela başından alıp pencereden atan Hami Efendi talebeye:
"Bre
melun kısaca 'sarığın yanıyor' desene". Talebe:
"Aman
efendim ne haddime karşınızda cahiller gibi konuşmak".
internetten