Dede Korkut, bilinen ilk Türk Ozanı. Orta
Asya’da Kopuz, Anadolu’da saz diye bilenen çalgının mucididir. Türk
coğrafyasındaki bütün ozanların piridir.
Oğuz
Türklerinin milli ozanı olan Dede Korkut’un hikayelerinden ve hakkındaki
söylencelerden yola çıkılarak yaşamı M.Ö. 120 - M.S. 646 yılları arasında
gösterilmektedir.
Hikayelerinde
geçen yer adlarının tespiti sonucu Dede Korkut’un da mensup olduğu Oğuz Taifesi’nin
Horasan’dan ayrılıp Bayındır-Han önderliğinde Kars-Anı bölgesine geldiği,
Kars-Kağızman Ağcakalesi’ni “Yaylağ”, Iğdır-Sürmeli Karakalesi’ni “Kışlağ”
seçtikleri belirtilmektedir.
Dede Korkut
hikayelerinden oluşan anonim derlemenin adı: Kitabı-ı Dede Korkut alâ Lisan-ı
Tâife-i Oğuzhân (Oğuz Halklarının Diliyle Dede Korkut Kitabı) adıyla Dresden
kitaplığında bulunan (Yarım kopyası da Vatikan kitaplığında ele geçen) tek
yazmadır.
Eserin
yazıya geçirilme zamanı 15. Yüzyıl sonlarıyla 16. Yüzyıl başları kabul edilir.
Eser de 12 hikâye yer alır. unları derleyen, anlatan, yazıya geçiren kimse
bilinmez. Her hikâyenin sonunda bir dilek ve mutluluk ortaklığını belirterek
olayı sonuçlandıran Ozan Dede Korkut ortaya çıkar. (1)
Dede Korkut
kitabının başlangıcında “Hazret-i Resul aleyhis-selam zamanına yakın, Bayat
boyundan Korkut Ata derler, bir er koptu, Oğuzun ol kişi tamam bilicisiydi,
Oğuzun içinde tamam velayeti zahir olmuşıdı, ne derse olurdu, gayibden türlü
haber söylerdi, Hak Taala anun gönlüne ihdam ederdi.
Korkut Ata
Oğuz kavminin müşkülünü hallederdi, her ne iş olsa Korkut Ata’ya danışmayınca
işlemezlerdi” denilmektedir. (2)
Bazı
kaynaklarda Dede Korkut’un Kara Hoca’nın oğlu olduğu 100 veya 295 yıl yaşadığı
kaydedilmektedir.
Dede Korkut
adına bir çok yerde mezar yerleri gösterilmektedir. Ne zaman öldüğü kesin
olarak bilinmemekle birlikte 646’ya yakın bir tarih işaret edilmektedir.
Dede
Korkut’dan günümüze 12 hikaye ulaşmıştır. Bu hikayelerin içerisinde onun
söylediği sözler, kopuz/saz eşiğinde okuduğu türküler-şiirler mevcuttur.
Günümüzde türkü ve şiir olarak bilinen halk edebiyatının kafiyeli ve vezinli
ürünleri Dede Korkut döneminde Soylama olarak bilinmektedir.
Soylamalar
söylendiği zamandan çok daha sonra yazıya geçtiği için nesirleşmeye yüz tutmuş,
dörtlükler halinde yazılmamıştır. Yer yer kafiyelerle örülmüştür. Hece olarak 7
ile 15 arası sayılarda mısralar oluşmuştur.
Milli
şiirimiz Soylama ile başlayıp koşmaya, doğru gelindiğinde dörtlük halini alarak
7,8,11 hece ölçüsüne kavuşmuştur.
Günümüzde
anlatılan hikayelerde ve ozanlar arasında yapılan atışma örneklerini Dede
Korkut hikayelerinde de görmek mümkündür.
Dede
Korkut’un söylediği sözlerden bazıları atasözü olmuş ve günümüze kadar
ulaşmıştır. Soylamalarında akıcı bir dil, nakışlı bir anlatım bulunmaktadır.
Dede Korkut
Soylamalarından Örnekler:
SOYLAMA (İç
Oğuza Dış Oğuza Asi Olup Beyrek’in Öldüğü Boyu)
Hani
öğdüğümüz bey erenler?
Dünya
benim, diyenler?
Ecel aldı,
yer gizledi,
Fani dünya
kime kaldı?
Gelimli
gidimli dünya
Sonucu
ölümlü dünya.
Bu kara yer
bizi de yiyecektir,
En nihayet
uzun yaşın ucu ölüm,
Sonu
ayrılık! (3)
SOYLAMA (
Kazılık Koca-oğlu Yeğenek Boyu)
Yücelerden
yücesin,
Yüce Tanrı!
Kimse
bilmez, nicesin?
Ulu Tanrı!
Sen anadan
doğmadın,
Sen atadan
olmadın,
Kimsenin
rızkını yemedin,
Kimseye güç
etmedin,
Her yerde
teksin,
Allah
yücelerden yücesin!
Adem
Peygambere sen taç giydirdin,
Şeytana sen
lanet kıldın,
Bir suçtan
ötürü,
Kapından
sürdün, çıkardın!
Nemrut göğe
ok attı,
Karnı-yarık
balığı karşı tutan ulu güçlü Tanrı sensin!
Ululuğuna
sınır yok,
Senin
boyun, bosun yok,
Gövden yok,
atan yok,
Vurduğunu
büyütmeyen Ulu Tanrı!
Ezdiğini belirtmeyen
belli Tanrı!
Yücelttiğini
göğe kaldıran görklü Tanrı!
Kızdığını
yere çalan güç-yetmez Tanrı!
Birliğine
sığındım Çalabım, güçlü Tanrı!
Yardım
senden,
Kara-donlu
kafire at teperim,
İşim sen
onar! (4)
SOYLAMA
(Dirse Han-oğlu Boğaç Han Boyu)
Beri
gelsene, başım bahtı, evim tahtı!
Evden çıkıp
yürüyende selvi boylum
Kurulu yaya
benzer çatma kaşlım
İkiz badem
sığmayan dar ağızlım
Güz
elmasına benzer al yanaklım
Kadınım,
direğim, döleğim! (5)
SOYLAMA
(Salur Kazan’ın Evinin Yağmalandığı Boyu)
Çığnam
çığnam kayalardan çıkan su!
Ağaç
gemileri oynadan su!
Hasan’la
Hüseyin’in hasreti su!
Bağ ve
bostanın zineti su!
Ayşe ile
Fatma’nın nikahı su!
Şahbaz
atların içtiği su!
Kızıl
develerin gelip geçtiği su!
Ordamın
haberini bilirmisin, desene bana
Kara başım
kurban olsun suyum sana! (6)
SOYLAMA
(Salur Kazan’ın Evinin Yağmalandığı Boyu)
Ağaç ağaç
dersem sana, arlanma ağaç!
Mekke ile
Medine’nin kapısı ağaç!
Musa
Kelimin asası ağaç;
Büyük büyük
suların köprüsü ağaç;
Kara kara
denizlerin gemisi ağaç;
Şah-ı
merdan Ali’nin Düldülünün eyeri ağaç;
Zülfekârın
kını ile kabzası ağaç;
Er olsun,
avrat olsun, korkusu ağaç;
Başını alıp
bakacak olsam, başsız ağaç;
Dibini alıp
bakacak olsam, dipsiz ağaç;
Beni sana
asarlar, taşıma ağaç!
Eğer
taşıyacak olursan, gençliğim seni tutsun ağaç!
Bizim ilde
olmalıydın, ağaç!
Kara hintli
kullarıma buyuraydım,
Seni bölük
bölük doğraya idiler, ağaç! (7)
KARŞILIKLI
SOYLAMA (Kam Büre Bey-oğlu Bamsı Beyrek Boyu)
Aldı
Beyrek:
Ne
ağlarsın, ne buzlarsın, ağam diye,
Yandı
bağrım, göynüdü içim!
Meğer senin
ağan yok olmuştur,
Yüreğine
kaynar yağlar dökülmüştür,
Kara bağrın
senin sarsılmıştır,
Ağam deye
ne ağlarsın, ne buzlarsın?
Yandı
bağrım, göynüdü içim!
Bre kız!
Karşı yatan
karadağı,
Sorar olsam
yayla kimin?
Sovuk sovuk
sularını,
Sorar
olsam, içit kimin?
Katar katar
develerini,
Sorar
olsam, yüklet kimin?
Karalı-göklü
otağı,
Sorar
olsam, gölge kimin?
Ağız
dilden, kız kişi haber bana,
Kara başım
kurban olsun bugün sana!
Aldı Kız:
Çalma ozan,
deme ozan,
Karalıca
ben kızın, nesine gerek ozan?
Karşı yatan
karlı dağı sorar olsan,
Ağam
Beyrek’in yaylasıydı,
Ağam Beyrek
gideli yayladığım yok!
Sovuk sovuk
suları sorar olsan,
Ağam
Beyrek’in içitiydi,
Ağam Beyrek
gideli içtiğim yok!
Tavla tavla
şahbaz atları sorar olsan,
Ağam
Beyrek’in binitiydi,
Ağam Beyrek
gideli bindiğim yok!
Katar katar
develeri sorar olsan,
Ağam
Beyrek’in yükletiydi,
Ağam Beyrek
gideli yüklediğim yok!
Ağıllarda
akça koyunu sorar olsan,
Ağam
Beyrek’in şöleniydi,
Ağam Beyrek
gideli şölenim yok!
Karalı-göklü
otağı sorar olsan,
Ağam
Beyrek’indir,
Ağam Beyrek
gideli göçtüğüm yok! (8)
Dede Korkut
Sözlerinden Örnekler:
1- Allah
Allah denmeyince işler onmaz.
2- Kadir
Tanrı vermeyince er bayımaz.
3- Ecel
vade gelmeyince kimse ölmez.
4- Ölen
adam dirilmez.
5- Çıhan
can geri gelmez.
6- Bir
yiğidin kara dağ yumrusunca malı olsa yığar, derer, talep eyler, nasibinden
artuğun yiyebilmez.
7-
Tekebürlük eyleyeni Tanrı sevmez.
8- Gönlün
yüce tutan erde devlet olmaz.
9- Kül
tepecük olmaz.
10- Kara
eşek başına uyan ursan katır olmaz.
11- Er
malına kıymayınca adı çıkmaz.
12- Kız
anadan görmeyince öğüt almaz.
13- Konuğu
gelmeyen kara evler yıkılsa yeğ.
14- Ata
adını yürütmeyen hoyrad oğul ata belinden inince inmese yeğ.
15- At
ayağı külük, ozan dili çevük olur; iyegülü ulalır, kaburgalı büyür.
16- Kolca
kopuz getürüp elden ele, begden bege ozan gezer; er cömerdin ar nâkesin ozan
bilür, ileyünde çalup ayıdan ozan olsun; azup gelen kazayı Tanrı savsun, Hanum
hey, Begüm hey.. (9)
Dede Korkut
Duası:
Yom vereyim
hânım:
Yerli
Karadağların yıkılmasın!
Gölgelice
kaba ağacın kesilmesin!
Kan gibi
akan görklü suyun kurumasın!
Kanatlarının
ucu kırılmasın!
Kaadir seni
namerde muhtaç etmesin!
Koşarken
ak-boz atın sürçmesin!
Çaldığında
kara polat öz kılıcın kedimlesin!
Dürtüşürken
ala gönderin ufanmasın!
Aksakallı
baban yeri cennet olsun!
Ak pürçekli
anan yeri uçmak olsun!
Allahın
verdiği umudun kırılmasın!
En sonunda
arı imandan ayırmasın!
Ak alnında
beş kelime dua kıldık kabul olsun!
Derlesin,
toplasın, günahınızı,
Kaadir
Tanrı adı-görklü Muhammeddin yüzü suyunu bağışlasın!
Bu duaya
amin diyenler Tanrıyı görsün! (10)
Dede
Korkut’un Ad Koyma Şölenindeki Sözleri:
Ünüm anla,
sözüm dinle Bay Büre Bey,
Yüce Tanrı
sana bir oğul vermiş, bağışlasın!
Ağır sancak
götürdüğünde Müslümanlar arkası olsun!
Karşı yatan
karlı dağlardan aşar olsa,
Ulu Tanrı
senin oğluna aşıt versin!
Kanlı kanlı
sulardan geçer olsa geçit versin!
Kalabalık
kafire girdiğinde,
Ulu Tanrı
senin oğluna fırsat versin!
Sen oğlunu
Bamsam deye okşarsın,
Bunun adı
Bozaygırlı Bamsı Beyrek olsun,
Adını ben
verdim, yaşını Allah versin! (11)
Dede Korkut
Hikayeleri’nden Özetler:
1- Dirse
Han - oğlu Boğaç Han Boyu:
Toy
edilirken Kara otağ’a oturtulan ve çocuğu olmayan Dirse Han’ın bir oğlu olur ve
Bayındır Han’ın boğasını öldürdüğü için Dede Korkut tarafından “Boğaç Han”
olarak adlandırılır, bey olur. Dirse Han’ın kırk yiğidi, oğlanı babasına
kötüler. Babası avda oğlunu oklar. Annesinin sütü ve kır çiçeği oğlanın
yarasına derman olur.Oğlan, kırk yiğit tarafından kaçırılan babasını kurtarır.
Dirse Han oğluna taht verir.
2- Salur
Kazan’ın Evinin Yağmalandığı Boyu:
Salur
Kazan, oğlu Uruz Han’ın uyarısına rağmen, Oğuz beyleriyle ava çıktığı sırada,
evine üç yüz yiğidi ve Uruz’u bırakmasına rağmen düşman gelir. Eşini, gelinini
ve oğlunu esir alır. Gördüğü rüya üzerine avdan dönen Salur Kazan, düşman
ellerine gider. On bin koyununu düşmana vermeyen çoban da (o istemese de)
kendisiyle gelir. Oğuz beyleriyle birlikte düşmanı yener ve yurtlarına
dönerler.
3- Kam Büre
Bey-oğlu Bamsı Beyrek Boyu:
Bayındır
Han’ın Oğuzları topladığı sohbete tüm beylerin oğullarıyla gelmesi üzerine,
Büre Bey üzülür. Oğuz beyleri, Büre Bey için bir oğul, Bican Bey’e de doğacak
oğlana vermesi için bir kız dilerler. Doğan oğlan büyüdükten sonra kendisine
hediye getiren bezirgânları kafirlerden kurtarır ve “Bamsı Beyrek” adını alır.
Banı Çiçek’le evleneceği gece kafirler düğünü basarak Bamsı’yı esir alır. Banı
Çiçek’in abisi Deli Karçar’a Yalancı oğlu Yaltacık’ın kanlı bir gömlek getirip
“Bamsı öldü.” demesiyle Banı Çiçek Yaltacık’a verilir. Düğün gecesi esir
bulunduğu kaleden, tekürün kızının yardımıyla kaçan Bamsı, yaşadığını Bani
Çiçek’e bildirir. Sonra düğün yapılır. (12)
Dede Korkut
Sözlüğü:
Bayımaz
:Zenginleşmez.
Çalap
:Tanrı, Allah.
Çatma-Kaşlım
:Kaşlarının arası boya ile çatılmış olan.
Çevük
:Çevik
Çığnam
çığnam :Çağıl çağıl.
Devlet :Baht,
mutluluk, zenginlik, talih.
Dölek
:Ağırbaşlı, sakin, terbiyeli kimse, çok döl veren, çok doğuran.
Göçtüğüm
:Varıp geldiğim, gidip geldiğim.
Görklü
:Güzel, gösterişli
Göynüdü
:Yandı, kavruldu
Hoyrad
:İtaatsiz.
Kara Polat
:Kara çelikten, halis çelikten
Kolca kopuz
:Kul uzunluğunda saz.
Külük
:Çabuk
Musa
Kelimin :Tur dağında Tanrı ile konuşan Musa peygamberin.
Onmaz
:Felah bulmaz, refah olmaz, yolunda yürümez.
Orda :Hanın
karargahı, Bey çadırlarının bulunduğu yer, oba.
Ozan :Eski
Oğuzlarda Oğuz destanlarını okuyan saz şairi.
Soylama
:Türkü veya şiir söylemek.
Tekebbürlük
:Böbürlenme.
Uyan ursan
:Gem vursan.
Yom
:Mutluluk, saadet, uğur.
Yumru :Set,
tümsek, toparlak. (13)
Dipnotlar:
1-
Alfabetik Okul Ansiklopedisi 5.Cilt Görsel Yayınları Ansiklopedik Neşriyat
Ticaret ve Sanayi A.Ş. 1990 Sayfa: 1298
2- Orhan
Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, Milli Eğitim Basımevi İstanbul 1973 Sayfa:
1
3- Orhan
Şaik Gökyay, Dede Korkut Hikayeleri, İstanbul 1976, Sayfa 248
4- Aynı
Eser, Sayfa 167
5- Aynı
Eser, Sayfa 3
6- Aynı
Eser, Sayfa 27
7- Aynı
Eser, Sayfa 36
8- Aynı
Eser, Sayfa 74
9- Orhan
Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, Sayfa 1-2
10- Orhan
Şaik Gökyay, dede Korkut Hikayeleri, İstanbul 1976, Sayfa 121
11- Orhan
Şaik Gökyay, Dede Korkut Hikayeleri, İstanbul 1976 Sayfa 54
12-
http://tr.wikipedia.org/wiki/dede_korkut_hikayeleri.
13- Orhan
Şaik Gökyay, Dede Korkut Hikayeleri, İstanbul 1976
(*) Sait
Küçük, Halk Ozanı ve Araştırmacı Yazar
Not: Bu
yazı ilk kez yayınlanmaktadır.