DİL ÜZERİNE USUMA DÜŞENLER!

Yine bir boşluk bulup, gündeme düşen konuların usumda kıldığı düşünceler ışığında yazmak geldi içimden.

Türk dili, bizi biz yapan en önemli kültür ögesi...


Bu satırların yazarı, bir zamanlar Türk diline yerleşmiş olan Arapça, Farsça vs. sözcüklerin çıkarılmasına, yerine ÖZTÜRKÇE sözcükler konulmasına karşıydı. Bunu bir kültür yıkımı olarak görüyor ve direniyordu. Uzun bir zaman da bunun savaşını verdi.


Sonra tarihi araştırmalar, beraberinde Altaylardan bu yana atalarımızın uzun yolculuğu, bu yolculuk sırasında yaşanan etkileşimler, kültürümüzün ister istemez çeşitlenmesi...
Bir gün dedim ki kendi kendime, "Bunca eski bir kültür, bunca devlet, bunca savaş, bunca yol... Ben neden Farsın, Arabın diline, sözcüğüne muhtaç olayım ki? Neden bu adamların dilinden sözcük alıntıları yapmak zorunda kalayım ki?"

Daha da ötesi, bugün eski sözcüklere yapışıp, aslında Türkçe olan, özümüze ait sözcükleri kullanmamayı seçenleri, bunu bir üstünlük gibi, Osmanlıca adı altında, sanki böyle bir dil olabilirmiş gibi dayatanları, kültürel kopmaların, eski eserleri okuyamamanın kültürümüzde yarattığı yıkımı abartılı bir şekilde anlatanları görünce, hele onların ÜMMET tutkusunu, ümmete, ulustan daha fazla yapışmalarını, hatta Araplaşmayı bir üstünlük bellemelerini anlayınca...

"Ben aşağılık kompleksli birimiyim ki kendi sözcüklerim varken, Türkçe'nin öz sözleri varken, Arabın, Farsın dilini kullanayım?" sorusunu sordum kendime. Cevabını da yüreğim verdi "Türksen Türkçe konuş. ÖZTÜRKÇE konuş. Eğer bir sözcüğün Türkçe karşılığı varsa, Arabın, Farsın sözcüklerini terk et!"

Bu cevap güzel geldi bana. Çok güzel geldi.
Ardından bir kaç dış yolculuk yaptım. Hele Mısır'a yaptığım kısa gezi...
Düşüncelerim altüst oldu. "Bunlar mı?" dedim durmadan, "Bunlar mı?"
Ya hu bunlarla benim ne işim olur? Bunlarla ortak kültür falan... Müslümanız çok şükür; ama bunların Müslümanlığı da bir değişik. Bunlar...
Tam da kan gölüne dönmüş bir ülkenin, acı çeken insanlarına buradan, şu an söz söylemenin yanlış olduğunu düşünerek, özenle seçiyorum sözcüklerimi. Ancak, yolumdan da dönmeyeceğim artık.
Gittikçe keskinleşen bir TÜRKÇE, ÖZTÜRKÇE bağlılığım oluştu. Bize "Kültür sapması" ya da "Eski eserleri okuyamama" gibi bir gerekçe bularak, dilimizi istila eden Arapça, Farsça sözcüklere bağlılığın sürmesini isteyenlere öyle kızıyorum ki... Bir de bizi ÖZTÜRKÇE'den uzak tutmaya çalışanlara.

Neymiş, "Eski eserler anlaşılamıyormuş!" Ya hu zaten kullandığımız alfabe değişti. Arap harfleri yok ki eski eserleri okumak gibi bir sorun olsun. İster istemez gerekenler, önemli görülenler yeni harflerle yazılmak zorunda bu Yapılırken, daha fazla Türkçe sözcük kullanılırsa, oldu bitti. Bu da yapılıyor. Eski yazıyı, eski harfleri bilen binlerce kişi bu işle uğraşıyor. Hem de bir iş kapısı...

Hem, yazılı geçmişimizde, Dört elle sarılıp, okumakta, çözmekte zorlandığımız hangi eser var ki? Hangi eser, olmazsa olmazımız olduğu halde, bugün okunmuyor? Hangi eser karanlıklarda kaldı?
Örnek:
Farsça yazılan Mesnevi yerine, Türkçe yazılan Mesnevi, hem de ÖZTÜRKÇE yazılırsa... Yazıldı işte. Hemen her yerde... Demek ki oluyor!

Ya Türk dünyası! Onlarla olan bağımız Türkçe olmalı, değil mi? Arapla, Farsla aynı sözcükleri kullanacağıma...

Yeniden soruyorum: Ben neden Arabın, Farsın diline, sözcüklerine zorunlu olayım? Neden onların dilinden geçen sözcükleri kullanmayı sürdüreyim? Neden bir Fars, Arap gibi konuşayım? Bugün nasıl İngilizce, Fransızca vs batı dilinden geçen sözcüklere karşıysam, doğudan gelenlere de karşı olmalı değil miyim?
Dil, bir ulusu ulus kılan en önemli etmen değil mi?

Dil, bizi biz yapan en değerli varsıllık değil mi?

Benim Arapla, Farsla, İslam dışında ne gibi bir yakınlığım, bağım olur ki onlarla aynı sözcükleri kullanmaktan mutlu olayım?

Hayır! Artık TÜRKÇE karşılığı olan bir sözcük varsa, ben de bunu dilime alıştırmışsam, mümkün olduğunca Arabın ve Farsın sözcüklerini kullanmayacak, yazmayacağım. Hem Türkçü olup hem de Arap, Fars dilinden geçen sözcüklere kapılmanın bir anlamı olur mu?

Epey zaman yitirdim bu karara varıncaya dek! Ancak, geç olsun temiz ve bizim olsun; yolunu seçiyorum. Çok da mutlu oluyorum.  İçimizde yaşayıp, azınlıkta kalmış, kökensiz dillerine dört elle sarılıp, anadil başkaldırısına katılanlar ortada. Onlardan daha çok benim TÜRKÇEMİ savunmam, desteklemem ve istemem en doğrusu. Türklerin Türkçeye sahip çıkması söz konusu.
Dil gidince her şey gider.

En özünden Türkçeyi bulup, kullanacağım ki Türkçe yaşasın. Kurtulsun diğer dillerin etkisinden.
Arabın dili Araba, Farsın ki Farsa...

Bana gereken Türkçe!

Acunda en çok konuşulan dillerden hem de...

Ey Türk! Dilini benimse! Dilini kullan! Başka dile yönelme!  

10.02.2014