Mübariz İbrahimov kimdir? Kahraman savaşçı Mübariz İbrahimov’un hayatı

Mübariz İbrahimov, 7 Şubat 1988 tarihinde, Bilesuvar kazası Aliabad köyünde dünyaya gelmiştir. 1994 yılında Aliabad köyü şehit M.Piriyev ilkokulunda başlayıp 2005 yılında orta öğretimini tamamladı.

Aynı sene askeri görevini yapmak üzere hizmete alındı. Askeri hizmetini Azerbaycan İçişleri Bakanlığına bağlı ÖzelKuvvetler Birliğinde sürdürmüştür. 2007 yılında askeri hizmetini Çavuş rutbesiyle tamamladı.

Bir müddet sivil işlerde çalıştıktan sonra 2009 yılının Ağustos ayında Uzman Çavuş (Gizir) rutbesiyle orduya katılmıştır. Bir süre sonra ise kendi talebiyle Azerbaycanın Karabağ cephe bölgesindeki askeri birliklerden birine atanmıştır. 2010 yılının Nisan ayından itibaren şehit olduğu güne kadar Terter kazasının askeri birliklerinden birinde hizmet etmiştir.

Bizim medyamızda yer verilmemesi, naaşının aylarca teslim edilmemesi, Türkiye’nin teslimi konusunda herhangi bir görüşme yapmaması bir yana, adını bile anmaması  ‘Kardeş Ülkemizin bu yiğidine sahip çıkmamamız’ bizi son derece üzmüştür. Bu sebeplerden dolayı birkaç kişiyi daha bu Destan dan haberdar etmek Mübarize karşı görevimizdir.

Mübariz 1988 yılında Azerbaycan'ın Bilesuvar şehrinde dünyaya geldi. 2005 yılında askerlik görevini yapmak üzere Azerbaycan İçişleri Bakanlığı'na bağlı Özel Kuvvetler Birliği'ne alındı. 2007 yılında askerlik görevini tamamladı ama 2009 yılında uzman çavuş olarak yeniden askeri hayata döndü. Çünkü onun bir ülküsü vardı. Karabağ'ın acısı hiç dinmemişti, "ya ölüm, ya Karabağ" sözleri yüreğine düşmüştü. Kendi isteğiyle Azerbaycan Karabağ cephesindeki sınır birliğine atandı.

Tarih 19 Haziran 2010 saat:23.30 Azerbaycan Türk’ü bir yiğit Mübariz İbrahimov yıllarca ermeni zulmünü yaşamış bir milletin evladı olan Mübariz ardında ‘’Vatan Sağolsun’’ yazılı bir mektup bırakarak tek başına iki ordu arasındaki 1 kilometrelik mayın döşenmiş cephe hattını geçerek düşman birliklerinin yerleştiği tarafa geçti. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri'nin beklemediği anda çok sayıda asker ve subayı ( Ermenistan kayıtlarında bile 45 kişi) öldürdü. Daha sonra Ermeni askerlerin kendi silahlarını kullanarak 5 saat boyunca çatışırken sabah saatlerinde Toprağa düştü. Tıpkı çin zulmüne direnen bir avuç Türk ve Kürşad gibi, tıpkı Avustralya’ya Osmanlıya saldıracaklarından dolayı savaş ilen eden 2 Çılgın Türk gibi...

Mübariz İbrahimov'un babası Ağakerim İbrahimov o günün sabahını şöyle anlatır, ‘’Olay günü sabah erken saatlerde beni telefonla aradılar. Oğlumun eve gelip gelmediğini sordular. Hatta çok miktarda silah götürdüğünü ve araziden uzaklaştığını bildirdiler. "Ben oğlumu tanırım, sınıra doğru gidin" dedim. Daha sonra mektubunu bulmuşlar...’’
Mubariz bu çatışmada oldukça fazla ermeni askeri öldürdüğü için Ermeniler onun şehit naaşını vermekte zorlandılar. şehit olduğu yerde cesedinin ellerini bağlayacak kadar düşmanına korku salmış, sınır bölgesindeki tüm komuta kademesinin değişmesine sebep olmuş, naşınının eli bağlı fotoğraflarını rus internet sayfalarına verdirecek kadar Ermenileri biçare bırakan bir yiğit Mübariz.

Şehit Mubariz'in cenazesinin geri verilmemesine rağmen, halk akın akın şehidin evine, ailesine taziyeye gitti. Bu duruma babası; ‘‘cenazenin geri verilip verilmemesi hiç önemli değil, oğlum şehit oldu, Allah'ın yanında rızıklanıyor’’ diye cevap veriyordu. Ve Mubariz`e uğruna şahadet şerbeti içtiği devleti vefasını ödüyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin Uzman Çavuşu Mübariz Ağakerim oğlu İbrahimov’a ‘Azerbaycan’ın Ulusal Kahramanı' unvanının (ölümünden sonra) verilmesi hakkında kararını onaylıyordu.

Bir dönem sonra Ermenistan, şehit Mubariz`in aziz naşını Azerbaycan’a teslim etti.
Ve `Şehitler Hıyabanına defnedilen Mubariz’in cenazesinde binlerce insan ‘‘Hamımız Mubarizik ( Hepimiz Mübariziz )’’ diye haykırdılar.

Eminim İbrahimov'un kahramanlığını birçoğumuz duymadık. Tek başına destan yazan bu kahraman bizim basına ve medyaya konu olamadı. Çünkü bu olay, bu kahramanlık destanı Türk'e, unutulmaya yüz tuttuğu zannedilen bir damarı hatırlatabilirdi. Aman, sonra Ermenistan'la imzalanan protokoller zarar görürdü! Dahası bu kahramanlık değil, delilikti, değil mi? Hem sonra Avrupa ne derdi? Ya Amerika? Günümüz "aydınlarının" özür kampanyaları düzenleyen bir iki kendini bilmezin ne diyeceklerini bilmek zor olmasa gerek..

Ermeni sorunu Türkiye’nin baş belası desek yeridir diaspora’nın baskıları ve ard arda kabul edilen soykırım yasaları, Hrant Dink in öldürülmesi ve kendilerine aydın diyen bir grubun özür kampanyası derken Türkiye Ermenistan futbol maçlarında esen sözde dostluk rüzgarı. Bursa da oynanan maçta Azerbaycan bayrağının stada alınmamasını da unutmamak lazım.

Vatan bizim namusumuz değil mi? Ermenistan anayasasında Ağrı dağı da dahil olmak üzere bir kısım toprağımız Ermenistan toprağı sayılıyor, yani namusumuzda gözleri var hükümetimiz ise oturup konuşmaktan bahsediyor. Namusumuz pazarlık konusu mudur ?

Ülkemiz üzerinde hesapları olanlara son bir söz.

‘’Bizler gün gelir Kürşad olur 40 çeri ile Çin sarayını basar, gün gelir Mübariz olur tek başımıza sınırınızı başınıza yıkarız.’’

Bizler Türk dünyasının gurur duyduğu bu kahramanımızın müthiş öyküsünü artık biliyoruz. unutanlara hatırlatalım ki hem biz Türklüğümüzü hatırlayalım, hem de İbrahimov'la birlikte tüm şehitlerimizin ruhu huzur bulsun.



.