Şair yuhusuna gül-çiçek görer,
Yener yuhusuna göyden melekler.
Yuhumda ne gördüm? !
Onun ucundan,
Ne çektim...
İlahi! Bilmeyecekler......
Her gece, her gece yuhularımda
Çadırı dağılmış, ocağı sönmüş,
Tanrı gargışıyla taleyi dönmüş,
Taleyi dönenden gem serheddinin
Bir ucu günbatan, biri gündoğan-
Dağından, çayından, adamlarından,
Hetta otundan da geriblik yağan;
Gara torpağına ne tohum eksen,
Yene de baharda ayrılıg biten
Bölüne bölüne yoh olub iten-
Sevgili bir yurd
Sevgili bir yurd-
............Her gece, her gece
yuhularımda,
............Her gece, her gece
yuhularımda,
Bu yurdla yanaşı,bu yurd boyunca
Ulaya-ulaya dolaşıb gezen,
Ob'u,Yenisey'i,İtil'i keçib
Altay tek,Ağrı tek dağ aşıb gezen
............Üzü mavi,
............Gözü göyden daha mavi,
............Ağzı ateş kimi bir gurd
............Ve sevgili bir yurt.
............Her gece,her gece
yuhularımda.
Üstüme gem geler ejdahalar tek
Yuhumda bir ağız gurd ular, keçer.
Nedense, hemişe yuhularımdan
Önünde gurd duran ordular keçer.
İndi gizli gizli gelir yuhuma bir vaht
Ulaşa ulaşa ordular basan.
Uluslar, 'Bay Göller', Göyçeler seni
Menden soruşurlar, Boz Gurd hardasan?
Gel,mavi işig tek elen başımdan,
Gel,çıh uğuruma gaba ağaç tek.
Meni bu yuhudan alıb getmeye
Garaguş oyunlu boz atlar gerek.
Gözünden od yağan övladlar gerek.
Eşidirsiniz mi? ! .
Gara gazlıg atların
Kişnertisi gelir misralarımdan.
Ne olsun sesime yoh gulag asan?
Dalınca getmeye hazır durmuşam,
Seni gözleyirem, Boz Gurd, hardasan? !
............Her gece, her gece
yuhularımda,
............Her gece, her gece
yuhularımda,
............Üzü mavi,
............Gözü göyden daha mavi,
............Ağzı ateş kimi bir gurd
............Ve sevgili bir yurt.
............Her gece,her gece
yuhularımda.
Şair yuhusuna gül-çiçek görer,
Yener yuhusuna göyden melekler.
Yuhumda ne gördüm? !
Onun ucundan,
İlahi! Ne çektim...
Bilmeyecekler......
BOZ QURD
Şair yuhusunda gül-çiçek görer,
Yéner yuhusuna göyden melekler.
Yuhumda ne gördüm?!
Onun elinden,
Ne çektim...
İlahi! Bilmeyecekler.
Her géce, her géce yuhularımda
Çadırı dağılmış, ocağı sönmüş,
Tanrı ģarğışıyla taléyi dönmüş,
Taléyi dönenden ģem serheddinin
Bir ucu günbatan, biri gündoğan-
Dağından, çayından, adamlarından,
Hetta otundan da ģeriblik yağan;
Ġara torpağına ne tohum eksen,
Yéne de baharda ayrılıģ biten
Bölüne bölüne yoh olub iten-
Sévgili bir yurd
Sévgili bir yurd-
Her géce, her géce yuhularımda,
Her géce, her géce yuhularımda
Bu yurdla yanaşı, bu yurd boyunca
Ulaya-ulaya dolaşıb gezen,
Ob'u, Yénisey'i, İtil'i kéçib
Altay tek, Ağrı tek dağ aşıb gezen
Üzü mavi,
Gözü göyden daha mavi,
Ağzı ateş kimi bir ģurd
Her géce, her géce yuhularımda.
Üstüme ģem geler ejdahalar tek
Yuhumda bir ağız ģurd ular, kéçer.
Nedense, hemişe yuhularımdan
Önünde ģurd duran ordular keçer.
İndi gizli gizli gelir yuhuma bir vaht
Ulaşa ulaşa ordular basan.
Uluslar, 'Bay Göller', Göyçeler seni
Menden soruşurlar, Boz Ġurd hardasan?
Gel, mavi işıģ tek elen başımdan,
Gel, çıh uğuruma ģaba ağaç tek.
Meni bu yuhudan alıb gétmeye
Ġaraģuş oyunlu boz atlar gerek.
Meni bu yuhudan alıb gétmeye
Ġaraģuş oyunlu boz atlar üste
Gözünden od yağan övladlar gerek.
Eşidirsiniz mi? ! .
Ġara ģazlıģ atların
Kişnertisi gelir misralarımdan.
Ne olsun sesime yoh ģulaģ asan?
Dalınca gétmeye hazır durmuşam,
Seni gözleyirem, Boz Ġurd, hardasan? !
Her géce, her géce yuhularımda,
Üzü mavi,
Gözü göyden daha mavi,
Ağzı ateş kimi bir ģurd
Ve sévgili bir yurd.
Her géce, her géce yuhularımda.
Şair yuhusuna gül-çiçek görer,
Yéner yuhusuna göyden melekler.
Yuhumda ne gördüm,
Onun ucundan,
İlahi! ne çektim...
Bilmeyecekler.
Şair yuhusunda gül-çiçek görer,
Yéner yuhusuna göyden melekler.
Yuhumda ne gördüm?!
Onun elinden,
Ne çektim...
İlahi! Bilmeyecekler.
Her géce, her géce yuhularımda
Çadırı dağılmış, ocağı sönmüş,
Tanrı ģarğışıyla taléyi dönmüş,
Taléyi dönenden ģem serheddinin
Bir ucu günbatan, biri gündoğan-
Dağından, çayından, adamlarından,
Hetta otundan da ģeriblik yağan;
Ġara torpağına ne tohum eksen,
Yéne de baharda ayrılıģ biten
Bölüne bölüne yoh olub iten-
Sévgili bir yurd
Sévgili bir yurd-
Her géce, her géce yuhularımda,
Her géce, her géce yuhularımda
Bu yurdla yanaşı, bu yurd boyunca
Ulaya-ulaya dolaşıb gezen,
Ob'u, Yénisey'i, İtil'i kéçib
Altay tek, Ağrı tek dağ aşıb gezen
Üzü mavi,
Gözü göyden daha mavi,
Ağzı ateş kimi bir ģurd
Her géce, her géce yuhularımda.
Üstüme ģem geler ejdahalar tek
Yuhumda bir ağız ģurd ular, kéçer.
Nedense, hemişe yuhularımdan
Önünde ģurd duran ordular keçer.
İndi gizli gizli gelir yuhuma bir vaht
Ulaşa ulaşa ordular basan.
Uluslar, 'Bay Göller', Göyçeler seni
Menden soruşurlar, Boz Ġurd hardasan?
Gel, mavi işıģ tek elen başımdan,
Gel, çıh uğuruma ģaba ağaç tek.
Meni bu yuhudan alıb gétmeye
Ġaraģuş oyunlu boz atlar gerek.
Meni bu yuhudan alıb gétmeye
Ġaraģuş oyunlu boz atlar üste
Gözünden od yağan övladlar gerek.
Eşidirsiniz mi? ! .
Ġara ģazlıģ atların
Kişnertisi gelir misralarımdan.
Ne olsun sesime yoh ģulaģ asan?
Dalınca gétmeye hazır durmuşam,
Seni gözleyirem, Boz Ġurd, hardasan? !
Her géce, her géce yuhularımda,
Üzü mavi,
Gözü göyden daha mavi,
Ağzı ateş kimi bir ģurd
Ve sévgili bir yurd.
Her géce, her géce yuhularımda.
Şair yuhusuna gül-çiçek görer,
Yéner yuhusuna göyden melekler.
Yuhumda ne gördüm,
Onun ucundan,
İlahi! ne çektim...
Bilmeyecekler.
****************
''Od
düşmüş gönlüne;söndür de derdine yan,
Muhannet yolu kesmiş;çöldeki merddine yan,
Yarınlar kalleş dolu;mert olan her düne yan!''
Biz
Asya'dan Avrupa'ya kardeşlik Türküleriyle değil,ucundan kan damlayan kurt başlı
kılıçlarımızla geldik!
.