Baybars annesi ve babası Moğol baskınında öldürülmüştür. Moğollar
tarafından Sivas'ta , Doğu Romalı esir tacirlerine satılmıştır. Eyyübi köle
tacirleri geldikten sonra Baybars'ın başında pazarlık yapılmış ve doğuştan
gözünde leke olduğundan dolayı bedava denilecek bir miktara (40 Dinar'a) satın
alınmıştır. Ardından Ravza Adası'na götürülmüştür. Yavuz Sultan Selim'in de 8
ay kaldığı yerdir. Ravza Eyyübilerin Enderun Mektebidir. Orada eğitilip ve
yetiştirilmiştir. Sadece kılıç sallayan bir cengaver değil aynı zamanda
savaşlarda bir nevi strateji uzmanı olarak görev yapmıştır.
Kıpçak Baybars'ın
Hükümdarlığında;
El Melük-ül Zahir Sultan Rükneddin Baybars on sekiz yıl Mısır tahtında
kaldı. Sultan olarak ilk uygulaması Moğol saldırıları nedeniyle Kutuz'un
koyduğu ek vergileri kaldırarak halkın rahatlamasını sağlamak oldu. Daha sonra
hilafet merkezini Bağdat'tan Şam'a naklederek halifeliği , sembolik yetkileri
olan dini bir kurum haline getirirken halifeliği büyük ölçüde siyasetten
ayırdı. Aybek ve Kutuz döneminde dağıtılan Bahri Memlükleri yeniden toplayarak
onları eski güçlerine kavuşturdu. Bilgi akışını kolaylaştırmak için eğitilmiş
güvercinlerin kullandığı sistemli bir posta örgütü ile birlikte geniş bir
istihbarat ağı oluşturup , iç güvenliği sağladıktan sonra yeniden dış siyasete
yoğunlaştı. Bu bağlamda Moğollarla tam 10 kez savaştı.Her seferinde onlara ağır
kayıplar verdirirken , son olarak Anadolu'da Müslümanların yardım istemesi
üzerine Akçaderbendi aşıp , girdiği Elbistan Ovasında Moğol Ordusunu imha
ederek , onları İslam Dünyası için bir tehdit olmaktan çıkardı.
Moğolları etkisiz hale getirdikten sonra , yüzyıldan fazla süredir İslam topraklarını işgal eden Haçlılar üzerine 20 sefer düzenleyerek Kayseri'ye, Arsui Şekif , Safad , Antakya , Hısn-ül Ekrad , Adana , Kozan , Misis , Ayas ve Tarsus gibi işgal altındaki İslam topraklarını kurtarmıştır. Baybars çalışkan ve enerjik bir hükümdardı. Ülkesinin önemli dış sorunlarını yoluna koyduktan sonra uzun savaşlarla yıkıma uğrayan beldelerde büyük bir imar faatliyeti başlatarak yollar,köprüler,hastahaneler inşa ettirdi. Mısır'ın manevi lideri konumundaki Hızır Baba'ya ikta vererek onu ve dergahını devamlı bir gelire kavuşturdu. Uluslararası ticareti geliştirmek adına kervansaraylar yaptırıp , sağlam menzil örgütleri kurdu. Açtırdığı medreselerde bilim ve düşünce hayatının gelişmesini sağlayarak , hukuk devleti anlayışının yerleşmesine çalıştı. Mısır ve Suriye onun saltanatında en parlak yıllarını yaşadı. 1277'de rahatsızlanarak öldüğünde 54 yaşındaydı. (Orhan Yeniaras/Baybars - Kölelikten Sultanlığa)
Moğolları etkisiz hale getirdikten sonra , yüzyıldan fazla süredir İslam topraklarını işgal eden Haçlılar üzerine 20 sefer düzenleyerek Kayseri'ye, Arsui Şekif , Safad , Antakya , Hısn-ül Ekrad , Adana , Kozan , Misis , Ayas ve Tarsus gibi işgal altındaki İslam topraklarını kurtarmıştır. Baybars çalışkan ve enerjik bir hükümdardı. Ülkesinin önemli dış sorunlarını yoluna koyduktan sonra uzun savaşlarla yıkıma uğrayan beldelerde büyük bir imar faatliyeti başlatarak yollar,köprüler,hastahaneler inşa ettirdi. Mısır'ın manevi lideri konumundaki Hızır Baba'ya ikta vererek onu ve dergahını devamlı bir gelire kavuşturdu. Uluslararası ticareti geliştirmek adına kervansaraylar yaptırıp , sağlam menzil örgütleri kurdu. Açtırdığı medreselerde bilim ve düşünce hayatının gelişmesini sağlayarak , hukuk devleti anlayışının yerleşmesine çalıştı. Mısır ve Suriye onun saltanatında en parlak yıllarını yaşadı. 1277'de rahatsızlanarak öldüğünde 54 yaşındaydı. (Orhan Yeniaras/Baybars - Kölelikten Sultanlığa)
(Sultan Baybars-Kölelikten Sultanlığa
/ Orhan Yeniaras)
İslam Dünyasında Paralı Askerler
;
Henüz 674 yılında Basra Valisi'nin
emrinde , Buhara'da ele geçirilmiş 4000'e yakın Türkten oluşan okçu birliğinin
askeri yeteneği ve üstünlüğü kısa sürede anlaşıldı. İlk Abbasi döneminde bile
orduda güçlü şekilde Horasanlılar bulunmaktaydı. Araplar ve İranlılar İslamiyet
için savaşmak istemiyorlardı. Dolayısıyla savaşçılara ihtiyaç vardı. Böylece
Türk göçü 8. ve 9. yy'da artmaya başladı. Böylece Türkler devlet yönetiminde
önemli yerlere gelmeye başladılar. 9.
yy'da imparatorlukta paralı askerler arasından çıkarak kendini gösteren Türk
asıllı kişilerin sayısı arttı. Çünkü el-Mansur döneminden itibaren ve daha
sonra halefi el-Mütasım(833-842) döneminde bu paralı askerler her yerde hazır
ve nazır durumuna gelmişti. Adları Memluktu.
Arapçada memluk ''Doğru Afrika
kökenli siyahi kölelerin tam tersine , kimi zaman asker olarak hizmet
etmiş , ama özellikle de ev işlerinde
kullanılan uşak ya da hizmetçiyi ya da daha çok güney Irak'taki büyük şeker
kamışı tarlalarında çalıştırılan beyaz köle köylüler''i anlatmak için kullanılan
bir sözcüktü. Burada Türkler karşımıza köle olarak çıkmaktadır. ''En yakışıklıları ve en güzelleri , tümünün
en iyileri'' olan Türk Köleler Horasan'dan Bağdat'a en çok arananlardı.
Fiyatları 150000-200000 dirheme kadar çıkıyordu. İbn Havkal ''Dünyanın en
pahalı köleleriydiler'' der. Bu köleler kısa sürede devletin vazgeçilmez
dişlileri konumuna geldiler. ,Ardından ise köle asker olarak girdikleri
devletin gerçek hakimi oldular. (Jean-Paul Roux , Türklerin Tarihi sf 180..)
Mısır ve Suriye'nin Durumu ;
Eylül 1259'da Hulagu Suriye'ye gitmek
üzere İran'dan hareket etti. Öncü olarak Kit-Buga'yı göndermişti. Nusaybin'i
ele geçirdi. Urfa ve Harran teslim oldu. Halep kuşatıldı ve düştü. (12 ocak
1260 ) Korku içerisinde Suriye direnişi bıraktı.Hama hemen teslim oldu. Şam işgal
edildi. İslamiyet sonunun geldiği izlenimini veriyordu. Geri yok denecek bir
tek Mısır kalmıştı.
Memluklar uzun süredir Mısır'a hizmet etmekte ve birinci derecede rol
oynamaktaydılar. Ama 8.yy'ın başında Salahaddin'in halefleri Eyyübi Sultanları
döneminde sayıları çok artmıştı. Bu Türk askerleri , Ravza Adasında(Bahr el
Nil) seçkin ve iyi örgütlenmiş bir birlik oluşturmuşlardı. Bu nedenle bu
askerlere Bahriler deniliyordu. Bu askerler eskiden olduğu gibi daha sonraki
tarihte de olacağı gibi özellikle Harezm ve Kıpçak kökenli Türklerdi.
1215 yılında Avrupa , Nil'in aşağı vadisinin İslamiyetin merkezi ve
beyni olduğunu , Kudüs Krallığını kurtarmak için bunları yenmenin gerektiğini
anlamıştı. 5.Haçlı seferinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından , Aziz
Louis Eyyübiler Mısırına saldırmaya karar verdi. 6 Haziran 1249'da Dimyat'a
vardı. Ordusu açlık,veba ve Mısır askerleri karşısında perişan oldu , ordunun
tamamı esir alındı , kral da zincire vuruldu.(6 Haziran 1250) Ama bu
Eyyübiler'in zaferi değildi.Mısır'da artık Eyyübiler bulunmayacaktı. Bu bir
Memluk zaferiydi. Aybeg , 2 Mayıs 1250'de yaptığı darbeyle iktidara geldi ve
eylemini meşrulaştırmak için son sultanın oldukça faal ve bir o kadar da
korkutucu olan dul eşiyle evlendi. Bu kadın 1259'da onu öldürttü ve 3 gün
sonrada kendisi öldü. Yerine Harezm'li Türkmen köle Kutuz geçti. Aynı yıl
Hülagu Suriye'de büyük başarılar gösteriyordu. Moğol , koruması altına girmesi
için Mısır'a bir ültimatım verdi. Kutuz bunu reddetti ve , ültimatımu getiren
elçiyi öldürdü.
Kutuz Filistin'e hareket etti.Gazze'deki küçük moğol kuvvetlerini ezdi.
Mısırlılar 3 Eylül 1260 tarihinde Kit-Boğa komutasındaki Moğol ordusuna
yetişerek onları yendi. Böylece bir günde Fırat'a kadar bütün Suriye'yi
kurtardılar. Ayn Calut , insanlığın geleceğinin belirlendiği yerlerden birisi
olmuştur. Yarım yüzyıldan veri , yeryüzünü titreten Moğollar ilk kez
yenilmişlerdi. Moğollar bu savaşla Mısır'ı fethetme şansını yitirmişlerdi. Daha
sonra tüm çabalarına rağmen Moğollar bir daha burada başarı elde
edemeyeceklerdi. Memlükler bu zaferle büyük bir saygınlık kazandılar. İslam
Dünyasında Türk adı farklı yankılar uyandırırken artık Türkleri göklere çıkaran
sesler yükseliyordu. Kimse dünyaya yayılmış Türk varlığının bir ürünü olan bu
zaferi Araplara ya da Mısırlılara mal etmedi. O sırada Memlük Devletinin Türk
sözcüğünün Arapça çoğulu olan Etrak sözcüğü kullanılarak ''Devlet ül
Etrak''(Türklerin Devleti) olarak anılmaktaydı.
Zafer kazanmış ordunun Kahire'ye dönüş yolunda , söz konusu zaferleri
kazanan Kıpçak kökenli Memlük komutanı Baybars , Kutuz'un önce elini öpmüş ,
sonra da onu devirmiştir.(25 Ekim 1260)
Baybars'la birlikte Abbasi
Halifelerinin soyundan gelen , Moğollar tarafından kaldırılan halifeliği
yeniden tesis edecek , Türk Fatihi Yavuz'un Halifeliği alana kadar , Halifelik
Memlükler'de kalacaktır. Baybars (1260-1277) Her açıdan büyük bir hükümdar ,
Türk Dünyasının en önemli figürlerinden biri ve destan kahramanıdır. Moğolları
her seferinden darmadağın eden , şövalyelerin saygın ordugayı Krak'ı Haçlıların
ellerinden alarak mağlup eden Baybars yenilmez bir Türk komutanıdır. Memluk
sultanlığı 1260'dan 1517'ye kadar , Yavuz Sultan Selim'in Kahire'ye girdiği
güne kadar , Akdeniz'in büyük Türk devletlerinden birisi oldu. Türkler Mısır ve
Suriye'yi büyük bir refaha kavuşturdu. Bu iki ülkenin güçlü ve gelişmiş bir
uygarlığa sahip olmasını sağladı. (Jean-Paul Roux , Türklerin Tarihi sf292... )
Sultan Baybar'ın Ölümü;
Baybars (el-Melikü'l-Zahir Rüknettin)
, Memlüklerin dördüncü sultanıdır. 1223 yılında Kıpçak ülkesinde doğdu.
Ülkesine yapılan akınların birinde esir düşerek Şam'a götürüldü ve satıldı.
Eyyübi hükümdarı Melik Salih tarafından affedilmesinden sonra Kahire'ye geldi
ve burada hükümdarın Bahri ünvanını taşıyan hizmetkarları arasına girdi.
Kuvvetli , kabiliyetli ve zeki bir genç olan Baybars kendini kısa zamanda
gösterdi. Mısır'ı ele geçirmek isteyen Fransa Kralı St. Louis'in kuvvetlerini
bozguna uğratarak esir edilmesinde büyük rol oynadı. Sultan Kutuz döneminde
Moğollar Suriye'yi işgal etmişlerdi. Kutuz kuvvetli bir ordu hazırladı ve öncü
birliklerin kumandasını Baybars'a verdi. Ayn-Calut Muharebesinde(1260) Moğollar
ağır bir yenilgi aldı ve geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu durum Baybars'ın
şöhretini bir kat daha artırdı. Sultan Kutuz 1260 yılı sonunda bir suikaste
uğrayarak öldürülünce , Baybars sultan olarak başa geçti. Hükümdar olduğu zaman
yaptığı ilk iş, Kutuz'un halktan aldığı ağır vergileri kaldırmak oldu. Böylece
halkını sevgisini kazandı. İsyan eden Şam Naibi Sancar'ı 1261'de mağlup ederek
, Kahire zindanlarına attırdı. Sultan Baybars 1265 ve 1266 yıllarında Suriye'ye
iki sefer düzenleyerek Kayseriya, Arsuf ve Sis şehirlerini ele geçirdi.
Moğollara karşı bir çok zafer kazanan Sultan Baybars 1277'de Elbistan
civarındaki Moğol kuvvetlerini bozguna uğrattı. Moğollar Baybars'tan intikam
almak için Anadolu'da Türklere gösterdikleri zulüm ve baskıyı artırdılar. Bu
arada Antakya'dan Şam'a dönen Baybars 1277 yılında 14 gün süren dizanteri
hastalığı sonucunda vefat etti.
Hayatının en verimli ve saltanatının en parlak olduğu bir dönemde ölen
Baybars, ortaçağ Türk-İslam tarihinin en büyük komutanlarından birisidir. Çok
güçlü bir vücuda, sağlam bir iradeye, benzeri görülmemiş bir cesarete ve parlak
bir zekaya sahipti. Savaşta en ön safta savaşmayı seven ve tehlikeden
çekinmeyen bir komutandı. Medrese, imaret ve hastane gibi hayır kurumları
kurmuş , yoksullara el uzatarak insanların sevgisini kazanmıştı. Mükemmel bir
posta teşkilatı kurarak haberleşmeyi en iyi şekilde temin etmiştir. Geniş bir
casusluk teşkilatı kurmuş ve casusları kontrol eden casuslar da kullanmıştır.
Devrin her türlü kara ve deniz harp mühimmatının yapımına büyük önem vermiş,
tersaneler kurdurmuştur. ( http://www.turkcebilgi.com/baybars)
Mısır İlim Başkenti
;
İslamiyete çok önem veren Baybars Moğol istilalarından kaçan Türkleri
kendi devletinin sınır boylarına
yerleştirmiştir. 17 yıl süren hükümdarlığı boyunca Mısır ve Memlükleri çok
kalkındırmıştır.Moğol akınlarından kaçan alimleri devletine kabul etmiş ve
Mısır onun hükümdarlığında ilim başkenti olmuştur. Kahire'de bugün de ayakta
dimdik duran Baybars Camisini yaptırmış ve daha birçok cami ile medreseyi İslam
dünyasına kazandırmıştır. Özellikle Moğolları durdurmasıyla tarihe geçmiş ve
bir çok tarihçiye göre Osmanlı için Kanuni ve Fatih neyse Ortadoğu içinde
Baybars da odur şeklinde özetleyebiliriz.
(http://www.tarihkomplo.com/2016/02/mogollar-durduran-turk-memluk-sultan.html )
Ortadoğu'da Türk Memlükler
;
Memlükler sadece Abbasiler döneminde değil Tolunoğulları ve İhşidiler
devrinde de orduda kullanılmıştır. Eyyübi devletinde ise tesirleri çok artar.
Eyyübi devletinde basamak basamak yükselen Memlükler , Eyyübi Hanedanlığında
doğrudan güç sahibidirler. Son Sultan Necmettin Salih'in dul karısı
Şecer-üd-Dürr ile evlenen Aybek et-Türkmani Memlük Devletini resmen kurar.
Sultan Baybars Kilikya Rumlarını ve Anadolu Ermenilerini sıkıştırır. Kozan kalesine bayrağını asar. Antakya'yı alır , Kıbrıs'a gönderdiği donanma ile Kral Vanas'ı yenip esir alır. Kuzeyde Kıbrıs Krallığı , Güneyde Nubyalılar , batıda Berberiler ve sahillerdeki Franklar , Mısır için tehdit olmaktan çıkar. Haçlı-Moğol ittifakını dağıtır. Alınamaz denilen Askalan ve Kerek kalelerini alır. ( http://e-tarih.org/makaleler.php?sayfa=makaledetay&makaleno=4097)
Sultan Baybars Kilikya Rumlarını ve Anadolu Ermenilerini sıkıştırır. Kozan kalesine bayrağını asar. Antakya'yı alır , Kıbrıs'a gönderdiği donanma ile Kral Vanas'ı yenip esir alır. Kuzeyde Kıbrıs Krallığı , Güneyde Nubyalılar , batıda Berberiler ve sahillerdeki Franklar , Mısır için tehdit olmaktan çıkar. Haçlı-Moğol ittifakını dağıtır. Alınamaz denilen Askalan ve Kerek kalelerini alır. ( http://e-tarih.org/makaleler.php?sayfa=makaledetay&makaleno=4097)
Ayn Calut Muharebesi'nden sonra Kutuz ona , vadettiği Halep valiliğini
vermedi. Bunun üzerine baybars bir av sırasında Kutuz'u öldürttü. Ardından boş
kalan hükümdarlığa Baybars geldi. 1260'ta hükümdar olup , 1277'de ölümüne kadar
hüküm süren Sultan Baybars zamanında Mısır Türk Devleti en kudretli zamanına
ulaştı. ''Devlet-it Türk'' yani Türk Devleti adı ülke adına eklendi Bu adı ilk
kullanan ülkenin hükümdarı oldu.
Arsuf, Hafya, Safed,Yafa , Aşkelon ve Kayserya'da haçlıları yenip
kalelerini ele geçirdi. 1266'da Baybars Moğol hakimiyetini kabul eden
Kilikya'da bulunan küçük Ermenistan Kralı 1.Hatum'a karşı sefere çıkarak bu
ülkeyi ve başkent Kozan şehrini ele geçirdi. 1268'de Antakya şehrini kuşattı ve
aldı.
Şam'da bulunan türbesi ve yanındaki Zekeriya Medresesi onun adına
yapılan ünlü mimari eserlerdendir.
Zekeriya Medresesi içinde bulunan Zekeriya Kütüphanesi gününüze kadar gelen
çok sayıda bilimsel yazma eseri bünyesinde bulundurmaktadır.
Haziran 1277'de , 54 yaşında öldüğü bilinse de, bir gece ansızın derviş
kıyafetleri giyerek sarayı terk edip doğduğu topraklara gittiği de halk
arasında rivayetler bulunmaktadır. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Baybars )
Sultan Baybars'ın
İcraatları ;
1223 yılında Kıpçak‟ta doğmuştur. Baybars, uzun boylu, mavi gözlü, güzel
görünüşlü olmasının yanında zekâ ve yeteneğiyle de dikkatleri üzerine çeken
biri olarak bilinmektedir.Baybars tahmini on dört yaşlarında iken Moğollar Kıpçak
bölgesini istila etmişler ve buralarda yağma hareketlerinde bulunup birçok
kişiyi esir almışlardır. Bu sırada esir alınanlar arasında Baybars da
bulunmaktadır. Baybars esir olarak önce Sivas‟a daha sonra Halep‟e ve oradan
Şam‟a götürülmüş ve burada köle olarak satılmıştır. Mısır‟da hüküm süren
Eyyübiler, Abbasilerden sonra süregelen şekilde Türklerden oluşan bir ordu
kurmuşlardı.Özellikle Eyyübi Devleti sultanlarından Melikü‟s-Salih, Türklere
büyük önem vermiş ve ordusunu Türk kölelere dayandırmıştır.
Düzenlenen yedinci Haçlı Seferinin başında Fransa kralı IX. Lui
bulunmaktadır. Kral IX. Lui, Mısır‟ı alma hevesiyle yola çıkarak 1249 yılında
Dimyat‟a asker çıkarmış ve şehri kuşatmıştır
Şecerü‟d-Dür‟ün Aybek ile evlenmesi ve tahtı ona bırakmasında
Memlûklerin büyük etkisi olmuştur. Memlûklerin istediği kişinin başa geçmesiyle
Mısır Memlûk Devleti resmen kurulmuştur(1250)
Baybars tahta geçtiğinde karşısına iki büyük tehlike çıkmıştır.
Bunlardan biri Anadolu‟yu işgal edip karıştırdıktan sonra Mısır ve Suriye‟ye
göz diken Moğollardır. Diğeri de aynı amaca hizmet eden Haçlılardır. Moğollar
Anadolu‟daki şehirleri işgalleri sırasında yakıp yıkmışlar acımadan insanlara
kıymışlardır. Şimdi aynısını Memlûklerin hüküm sürdüğü topraklarda yapmak için
harekete geçmişlerdir.
Baybars, Anadolu‟daki Müslüman Türklere yardım etmek için Anadolu topraklarında Moğollarla savaşmış bu savaşlarda birçok zayiatlar vermiştir. Üstelik Türklere yardım için geldiği topraklarda hiçbir yeri işgal etmemiş topraklarına katmamıştır.
Memlûkler Devletine düşmanlık eden
devletlerden biri de. Kilikya Ermeni Krallığı‟dır. Bu krallık, Baybars
zamanında rahat durmamış Moğollarla birik olup Müslümanlara karşı düşmanca
faaliyetlerini sürdürmüştür. Kilikya Ermeni Krallığı, Moğollardan aldıkları
destekle Anadolu‟daki Müslüman Türkleri de rahatsız etmişlerdir.Ermeniler
aldıkları bu darbeden sonra bir daha kaybettikleri topraklara hâkim
olamamışlardır.
Bu seferlerden birincisi; yaklaşık
yirmi gün sürdüğü söylenen 1266 yılındaki sefer, ikincisi ise; Baybars‟ın da
bizzat katıldığı 1275 yılındaki seferdir. Özellikle bu iki seferden 1266
yılındaki sefer esnasında Kral Hetum’un ülkesi baş şehri de dâhil olmak üzere
tamamıyla tahrip edilerek yağmalanmış, galip Memlûk Ordusu Çukurova’dan çok
sayıda esir ve ganimetle geri dönmüştür. Ermeniler aldıkları bu şiddetli
darbeden sonra bir daha kendilerini toparlayıp eski güçlerine
kavuşamamışlardır.
(http://www.kenandabirkuyu.org/sultan-barbars-in-cocuklugu-gencligi-ve-mogol-istilasina-karsi-verdigi-mucadele
)
Gönderen Ötüken Ormanının Filizleri
zaman: 11:09
Baybars
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Baybars | |||||
---|---|---|---|---|---|
Mısır Memlûk Sultanı | |||||
Hüküm süresi | 24 Ekim 1260 – 1 Temmuz 1277 | ||||
Önce gelen | Kutuz | ||||
Sonra gelen | Berke Han | ||||
| |||||
Hanedan | Bahri Hanedanı | ||||
Doğum | 1223 | ||||
Ölüm | 1 Temmuz 1277 |
Baybars ya da tam adıyla El-Melik el-Zahir Rukneddin Baybars el-Bundukdarî, (Arapça: الملك الظاهر ركن الدين بيبرس البندقداري) (d. 1223– ö. 1 Temmuz 1277) Mısır ve Suriye'de hüküm sürmüş dördüncü Kıpçak kökenli Memluk Sultanıdır.[1]
İçindekiler
[gizle]Yaşamı
Baybars 1233 yılında Karadeniz'in kuzeyinde doğmuş bir Kıpçak Türk'üdür. Altın Ordu Hakanı ve Cengiz Han’ın torunu Berke Han’ın damadı idi. Kendi yerine geçecek oğluna da Berke adını vermişti. Rivayete göre Moğollar tarafından Kıpçak steplerinde (Deşt-i Kıpçak) yakalanmış ve esir olarak Bizans tüccarlarına satılmıştır. Köle olarak Kahire'ye getirilmiş, Eyyubiler'in hassa ordusuna alınmıştı. Zeka ve yeteneği ile kısa zamanda kendini gösterdi.
Ayn Calut Muharebesi
Baybars'ın devleti olan Memlükler, İslam Tarihi'ne Moğolları tek yenebilen devlet olarak geçmiştir. Moğollar Memlükler'le karşılaşmadan önce Harzemşahlar, Anadolu Selçuklu Devleti gibi büyük Türk-İslam devletlerini etkisiz hale getirmiştir. Bu da Moğolların ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir.
Baybars Moğolların bu gücüne rağmen Moğollar'ın 1260 tarihinde Ayn Calut'ta ilk yenilgisine sebep verip ilerlemelerini önemli ölçüde durdurdu. Moğollar ile yapılan bu çatışmada, öncü birliklerine kumanda ediyordu.
Sultanlığı
Ayn Calut Muharebesi'nden sonra Sultan Kutuz ona, vadettiği Halep valiliğini vermedi. Bunun üzerine Baybars bir av sırasında Kutuz'u öldürttü. Kutuz ölürken Baybars'ı sultan ilan etti. Baybars, hükümdarlığının birinci yılında (1261’de), Moğollar tarafından öldürülmüş olan Abbasi halifesinin yerine aynı aileden başka birini getirerek, Mısır Abbasî Hilafetini kurdu.
1260’ta hükümdar olup. 1277'de ölümüne kadar hüküm süren Sultan Baybars zamanında Mısır Türk Devleti en kudretli devrine ulaştı. "Devlet it'Türki" yani "Türk Devleti" adını ülke adına ekledi ve bu adı ilk kullanan ülkenin hükümdarı oldu.
Cesur bir asker olan Baybars, kudretli bir hükümdar ve iyi bir idareci olduğunu gösterdi. Hayatı boyunca bir tarafta Haçlıların elinde bulun Suriye ve Filistin'de, diğer taraftan ise Moğollar idaresine girmiş Hristiyan ve Müslüman ülke ve krallıklarında Moğol idaresine karşı mücadele verdi.
1263'te Baybars Haçlıların kurmuş olduğu Frank Kudüs Krallığı'ndan ufak kalıntı olarak ellerinde kalan arazilerin merkezi olan Akkakalesini kuşattı; fakat bu kaleyi ele geçirmeyi başaramadı. Buna rağmen Arsuf, Hayfa, Safed, Yafa, Aşkelon ve Kayserya'da Haçlılarla çatışmalara girdi. Buralarda bulunan kaleleri eline geçirip kaleleri yıktırıp, liman varsa doldurtup buraların sonradan tekrar bir savunma mevkii olarak kullanılamamasını sağladı ve bu şehirlerin çoğu Baybars'ın fethinden sonra önemlerini kaybettiler.
1266'da Baybars Moğol İlhanlılara tabi olmayı kabul eden Kilikya'da bulunan Küçük Ermenistan Kralı I. Hatum'a karşı sefer açarak bu ülkeyi ve Küçük Ermenistan'ın başkenti Kozan (Sis) şehrini zapt etti. Böylece Haçlıların elinde bulunan Antakya ve Trablus-Şam tecrit edilmiş oldu.
1268'de Baybars ordusuyla Antakya şehrini kuşattı ve 8 Mayıs'ta şehir teslim oldu. Baybars şehrin kalesini yıktırıp şehrin savunmasına giren Hristiyan ahalinin çoğunu esir aldı. Bu sırada Birinci Haçlı Seferi sonucu Antakya Prensliği'ne atanmış olana Prens IV. BoemondoAntakya'da bulunmuyordu. Baybars ona bir şiddetli ve ayrıntılı şekilde Antakya'da neler yaptığını anlatan bir mektup göndererek "Eğer orada bulunup ne yaptığımı görse idin, annenin seni hiç doğurmamış olmasını arzu ederdin." diye bitirmişti. Boemondo'nun elinde hâlâ Trablus-Şam kalesi bulunmaktaydı ve Baybars bu kaleyi kuşatmaya koyuldu.
Fakat bu sırada Avrupa'da Antakya kalesinin düşüp Antakya Prensliği'nin ortadan kaldırıldığı haberi yayılmıştı. Haçlı ruhu yeniden canlandı ve (Galler ülkesini ve İskoçya'yı sindirmiş olan) İngiltere Kralı Edward I idaresinde Dokuzuncu Haçlı Seferi orduları denizden Mayıs 1271'de Filistin'de Haçlılar elinde kalan Akke limanına geldiler. Baybars Trablus-Şam kuşatmasını bir barış imzalayarak bıraktı. Yeni Haçlı orduları Moğol İlhanlılarla bir muteffiklik aradılar. Fakat bu Haçlı orduları Baybars'a karşı hiçbir başarı kazanamadı. Bazı kaynaklara göre Baybars İngiliz Kralı I. Edward'ı zehirletmeye çalıştı ama bu da başarısız kaldı. Nihayet 1272'de I. Edward Filistin'den ayrıldı.
1277de Baybars İlhanlı Moğollara tabi olan Anadolu Selçuklu Devleti'ne hücum etti. Ordusunun başında Elbistan'da bir Moğol ordusunu yendi. Anadolu’da Moğollara karşı direnişe geçen Türkmen beyliklerini destekledi ve sonra Kayseri’ye kadar ilerledi. Anadolu'daki Türk beyleri yeterince desteklemeyince, Anadolu'daki arazi kazançlarını geride bırakarak kendi merkezinden daha fazla uzaklaşmamak için Şam’a döndü. Anadolu Beylerinin Baybars'a yardım etmemesinin nedeni Moğollar'dan çekiniyor olmalarındandı. Moğollar onlara son derece acımasız davranmışlardı. Taş üstünde taş, omuz üstünde baş kalmayacak sözü de Moğolların felsefesini ortaya çıkarmaktaydı.
Altın Ordu ve Bizans ile de siyasi münasebetler kuran Baybars, Haziran 1277’de, 54 yaşında öldüğü söylense de derviş kıyafetiyle bir gece ansızın sarayını terk edip doğduğu topraklara gittiği de rivayet edilmektedir.
Orta çağ tarihinin en büyük ve örnek hükümdarlarından biri olarak anılan Baybars, devlet teşkilatında büyük bir reform yapmış, Haçlıları Yakındoğu’dan sürüp çıkarmıştı.
Onarım ve kültür katkıları
Baybars çok etkin bir devlet idarecisi olup Memlüklü Devleti sınırları içinde çoğu günümüze kadar kalan çeşitli imar ve kültür projeleri uygulatmıştır.
Devletinin en önemli iki şehri olan Kahire ve Şam arasında atlı ulak sistemi kurmuş ve bu sistem için enfrastrüktür kurumlarını (yollar, menzil istasyonlari vb.) kurmuştur. Böylelikle hayatın, iletişim ve ulaşımın çok yavaş olduğu bir dönemde Kahire ile Şam arasındaki bir mesajın dört günde gitmesini sağlamıştır. Diğer ulaştırma projeleri olarak ülkesindeki köprüleri, su ulaşım kanalları ve limanları yenileştirmiş ve yeniden kurdurmuştur. Ülkesinin tarımına katkıda bulunma hedefiyle eski sulama yollarını tamir ettirip; yeniletip; yeni sulama kanalları açtırmıştır. Kahire'de ismini taşıyan Baybars Camii'ni yaptırmıştır. Şam'da bulunan türbesi ve yanındaki Zekeriya Medresesi onun adına yapılan ünlü mimari eserlerdendir. Zekeriya Medresesi'ne bağlı olan Zekeriya Kütüphanesigünümüze kadar gelen çok sayıda önemli bilimsel yazma eserleri içinde bulundurmaktadır.
Baybars Kahire'de ve ülkesinde İslam bilginlerine ve bilim adamlarına büyük destek sağlamıştır. Örneğin tıp araştırmalarıyla ünlü Arap tıp doktoru İbni Nefîs'in patronu idi.[2]
.