Yazar : Prof. Dr. Selahattin ÇELEBİ
İnsanların tek bir uğraşı
yoktur. Tarih, coğrafya, fizik, kimya, tıp, sosyoloji, sanat, ticaret, ziraat, hayvancılık ve daha sayamacağımız kadar çok sayıda meslek ve uğraş çeşitleri
vardır. bir kişinin asli mesleği bunlardan birisi olunca merak saldığı ilgi duyduğu
ikinci alana da yönelebilir.Hele bu alan yaşam tarzını geçmişini ve geleceğini de
ilgilendiriyorsa bu alana yönelmesi daha şiddetli olabilir.
Geçen haftaki yazımda Mikrobiyolog olduğumu söylemiştim. Bu benim
ekmeğimi kazandığım işim mesleğim ve birincil uğraş alanımdır. Her insanda
olduğu gibi ikincil ilgi duyduğum alan tarihtir. Eğer zengin bir ailenin çocuğu
olsaydım tarih alanında mesleğimi yapardım.
Tarihe ilgi duymamın başta gelen nedeni Anadolu cografyasında doğmuş
olmam ve bu coğrafyayı vatan yapmamdan ikincisi babamın Birinci Dünya Savaşını
yaşamış, Kurtuluş Savaşı ve bazı isyanları bastırılmasında görev almış
olmasından dolayı onun hatıralarını dinlemekten aldığım haz dolu duygulardan ve
nihayet ortaokul ve lisede tarih hocam duruyorsa Allah selametlik versin. Hakkın
rahmetine kavuşmuşsa Allah rahmetini bol etsin İsmail Hakkı Kap hocamın tarih
bilgisinden anlatımından ve milli duygularında etkilenmiş olmamdan dolayı
tarihe olan ilgim oldukça yoğundur. Mesleğim olan Mikrobiyolojiye verdiğim çaba kadar
tarihe de çaba sarfetmişimdir.
Son 50 yıldan beri dozunu artırarak üzerimize isnad edilen ermeni
soykırım safsatası bugün zirve yapmış durumdadır. Ben babamdan duyduklarımı
birkaç hafta içinde yazmaya çalışacağım.
Öncelikle mücadele edelim dünya kamuoyunu ikna edelim demeyeceğim. Ne
dersek diyelim, neyi gözlerinin önüne serersek serelim bugünün dünyasına özellikle de
Hristiyan toplumuna asla anlatamayız. Tarihte Avrupa içlerine Müslüman
inancını götürmüş öncü Müslüman millet olarak onlar için en affedilmez suçu
işlemişiz, art niyetlidirler bize asla dost olmayacaklar. Bu nedenle bizim
tarihçilerimizi suçlamayalım niçin iyi savunma yapmıyorlar diye ne zaman
teknolojide, sanayide, tarımda çok güçlü olursak o zaman suçsuz olduğumuzu kabul
ederler. Hatta bizden daha çok bizi savunurlar.Dünya kurulmuş kurulalı kural
böyledir. Birkaç gönül adamı tam inanmış büyük inanç önderleri, düşünürleri
hariç herkes güçlüden yana olmuştur. Bizim katliam yapmadığımızın ispatı için
tek yol güçlü olmaktır.Yoksa her zaman suçlu ve ayıplı kalacağız.
Gelecek yazılarımızda Doğudaki ermeni olaylarından yazmaya devam
edeceğim.
.