Türk tarihinin matemli bir sayfası
daha kapandı. Karacaova'dan, Teselya Ovası'na, Alasonya Geçitleri'nden, Kayalar
sırtlarına kadar tek bir soydaşımız kalmadı. Son Türk müftüsü, 480 yıl yurt
edindiğimiz bu diyardan 23 Kanuni evvel'de son cemaati ile birlikte göçtü.
Ovalarında Levend Türk köylüsü at
koşturdukça, ufuklarında ezan seslerinin aksı duyuldukça "Kimbilir"
belki diye bekliyorduk. Şimdi ise, artık her şey bitti. Son aşr-ı şerifi okuyan
ihtiyar müftü, bunu ne kadar acıklı bir şekilde ilan ediyor: "Ecdadımızı
yattığı, başımızın doğduğu bu memleketi terk etmek cidden acı ise de
"Şimdi belki de, 'SELANİK Mİ?' diyenler bulunacak, onu biz çoktan
unuttuk...
Hayır....Kardeşim, UNUTMA..Biz,
Kumandan Tahsin Paşa'nın hainliği yüzünden kaybettiğimiz, dünkü memleketimizi
bu kadar çabuk unutursak; Yunan tırpanı ile kemikleri hurdahaş edilen ecdad
ölülerine karşı "ASIL ÖLÜ SİZ DEĞİL, BİZİZ!" demiş olmaz mıyız?
Bayramlarımızı, düğünlerimizi, tatlı, acı günlerini yaşadığımız bu eski Türk
şehrinin mezarı başında bir FATİHA'da okumayalım mı? O Selanik ki, bozguna,
işgale uğramış Türk milletine önderlik eden bir serdar yetiştirmiştir.
SELANİK'İ UNUTMA---MUSTAFA KEMAL
PAŞA'YI UNUTMA
Çocukluğum da Plevneli bir ihtiyar tanırdım.
"-Allah büyük. Bir gün olup devir
değişecek, Moskof baş aşağı gelecek, mutlaka Plevne sonunda bizim olacak"
derdi. O bu ümit ile seksenine kadar yaşadı ve Plevne Marşı'nı son nefesinde
tekrar ede ede öldü. Zavallı ihtiyar, Plevne'de Bulgarların gaydalarını
şişirdiklerini hatırlamak istemiyordu.
Bugün kü nesil, seksenlik Plevne
muhaciri kadar hafızalı değilse de, daha dünkü vakayı hatırlamayacak kadar
UNUTKAN MIDIR?
Senelerin külleri altında sönmüş bir
yanardağı gibi duran RUMELİ BOZGUNU'nun heyecanlarını, son Türk kafilesi
Akdeniz'in öte yakasına geçtiği bu günlerde tekrar acı acı hatırladım.
Başkaları nasıl isterse, öyle
düşünsünler, ben Plevne'li yaşlı Türk gibi, son nefesime kadar, SELANİK'i
yüreğimden, Hortacı Camisi'nin beyaz minaresini, Beyaz Kule'yi dilimden
düşürmemeye çalışacağım