Osman Yüksel
Serdengeçti
Edip, şair, gazeteci ve siyaset
adamı, Osman Yüksel Serdengeçti 1983’de vefat etti. Sovyetlerin dağılışını ve
yeni Türk Cumhuriyetleri’nin hürriyetlerine kavuştuğunu göremedi. Bu gün ise
Türkler onun arzu ettiği gibi Mohaç ve Kosova gibi meydanlarda olmasalar da
artık miting meydanlarındalar. Üzerine ölü toprağı serpilmiş olan Türkler
uyandı. Meydanları patlatırcasına doldurdu. Bu günleri göremeyen Osman Yüksel
Serdengeçti’nin inşallah ruhu şad olmuştur.
Aşağıda Osman Yüksel Serdengeçti’nin
mazlum ve mağdur Türk Milleti’nin halini dile getiren bir makalesini sunuyoruz:
Ben kıt’alara, iklimlere sığmayan
bir ırkın çocuğuyum. Damarlarımda üç kıt’anın ırmakları dolaşır!
Üç kıt’a denizlerinde, hür dağlar
beni anar, beni arar, beni söyleşir!..
Hangi zaferden hangi seferden
bahsedeyim? Altaylardan dünyanın dört bucağına akın edenlerden mi?
Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da
asırlarca dimdik duran, minareler, camiler, kubbeler inşa edip medeniyet
kuranlardan mı? Kıt’alarla beraber gökleri, gönülleri fethedenlerden mi?
Seferler, zaferler, beldeler, abideler, âlimler!..
Tacmahal, Fatih, Süleymaniye,
Selimiye…
Farâbiler, Buhârîler, İbni Sînalar…
Horasan erleri!.. Kırımlar, Kazanlar, Taşkentler, Semerkantlar şimdi kimin
memleketi, kimin yerleri?..
Ey Sibirya!..
Bir millete mezar olan soğuk, donmuş
arazi!.. Sînende kimleri saklıyorsun?..
Dökülen bunca gözyaşları, gömülün
bunca sıcak, genç vücutlar, seni ısıtmadı mı? Buzların çözülmedi mi? Sibirya
ses vermiyor?..
Bu uçsuz bucaksız kanlı arazi,
korkunç bir ölüm sükûtu içinde!.. Kızıl cellâtların elindeki Türk elleri ses
vermiyor!.. Türklük ölmüş!.. Öldürülmüş Türklük!.. Sibirya ses vermiyor!
Buhara yok, Taşkent yok! Kırım
yok!.. Kazan Yok!
Yerlerinde soğuk yeller esiyorl..
Kızıl kafir, ne bulursa kesiyor!..
Sadece yok olan bunlar mı? Dalgası
Viyana surlarına varan kahraman ecdat! Hani? Nerede? Malazgirt,
Niğbolu, Kosova, Çaldıran, Mohaç!..
Hey gidi şanlı, kanlı meydanlar! Türk tarihi baştan başa bir meydanlar
tarihidir. Türk, tarihini meydanda yazan, talihini meydanda deneyen insandır.
Hani o meydanlar?
Hani o insanlar?
Nerde o kahramanlar?
Meydanda yoğuz!.. Meydanlardan
kaçmışız! Karılar gibi evlerimize, kendi kabuğumuza çekilmişiz!.. "Aman
bize bir şey olmasın" diye titreyip duruyoruz!
Ey tarih bizi gör, bizi yaz! Artık
biz Türk değiliz., ki, Türkiye'de dahi Türk değiliz! Türklük böyle olmaz!..
Olamaz…
Kanlı Balkanlar!
Yugoslavya'da Sırp milliyetçisi,
câni Mihaloviç, Türk kesti. Sosyalist Tito, Türk kesti!..
Faşist Bulgaristan, Türk kesti.
Komünist Bulgaristan, Türk kesiyor...
Yunanistan'da kızıl çete, Türk
düşmanı... Türk köyleri basılır, yağma edilir!.. Çete dağa çıkar! Hükûmet
kuvvetleri gelir, Türkleri çetelere yardım etmekle itham eder, Türk keser!..
Hükûmet dış politikada Türk dostudur. İçerde kanlı koyu bir Türk düşmanlığı
var. Biz Türkiye'de Ayasofya'yı tekrar kilise hâline koyarken, onlar
camilerimizi yıkar, taşlarını helâ yapmak için kullanır.
Siyasilerimiz Türk-Yunan
dostluğundan bahseder.
Asırlar değişir! Nesiller değişir!
İdareler değişir! Fakat Türk düşmanlığı değişmez!.. Her yerde ve her şeyde bir
Türk düşmanlığı var! Yeni bir Ehlisalip karşısındayız!. Balkanlardan
kovuluyoruz!
Balkanlarda boğuluyoruz!.. Duyan
yok!.. Biz iş stadyuma, topa, maça intikal edince heyecanlanırız!..
Miting yaparız. Bağırıp çağırırız!..
Bir millet, eserleriyle mahvediliyor. İnsanlar asılıyor, kan gövdeyi götürüyor.
Bizde ses yok! Ne hükûmetimizde, ne halkımızda. ,ne gençliğimizde!.. Asılanlar,
kesilenler bizdendir! Bizim gibi Türktürler. Muslümandırlar!.. Yegâne hamileri,
kurtarıcıları biziz!.. Türkiye’dir..
Türkiye’de iş yok!.. Bizde iş yok!..
Balkanlardan İran’a geç, İran bile
şu hâliyle Türk düşmanlığı yapıyor! İran’da Türkçe konuşmak, Türkçe neşriyat
yasak!.. İran’ın yarısı Türktür. Acem’in mübalâğa çarkı burada tersine işler!..
Altı milyon Türk’ü üç yüz bine kadar indirir. Türk münevverleri üsera
kamplarında inim inim inler!..
Hükûmetimiz İran’a bari söz
geçiremez mi?
Yalnız kendini düşünen insan…
Kendini düşünen idare!..
O kadar düşünme! Bir gün gelip sen
de yalnız kalacaksın!.. Sen de ağlayacaksın! Sen de feryat edeceksin! Fakat
duyan olmayacak!.. Sen duygusuzluğun ne demek olduğunu o zaman anlayacaksın!..
Fakat iş işten geçecek! Sen
etrafında ağlayanlara, senden medet umanlara, senden onlan bu insanlara
kulaklarını tıkadın, kör oldun! Sağır oldun! Çek cezanı… Sana bunu tarih
söyleycek…
Ey kimsesiz insanlar!..
Merak etmeyin!..
Sizi de düşünenler var!..
Ey! Kanlı Makedonya dağlarından
Ural-Altay dağlarına, Orta Asya yaylalarına kadar uzanan ülkelerde, kızıl
zorbaların zulmü altında can veren, can çekişen kardaşlar!.. Ey Sibirya’nın
uçsuz bucaksız donmuş topraklarında yatan genç, sıcak vücutlar!..
Size Sesleniyoruz!.. Bir gün gelip
intikamınızı alacağız!..
.