Tanınmış tarihçi ve fikir adamı İbrahim Kafesoğlu,
Selçuklu tarihi üzerinde ihtisas yapmışsa da Türk tarihinin ve kültürünün
birçok meselesi ile ilgilenmiş, değerli araştırmalar yapmış, yeni araştırıcılara
rehber olmuştur. İbrahim Kafesoğlu, “Bozkır Kültürü” adlı eserinde bozkır
kültürünün menşeini, sosyal yapısını, hükümranlık ve cihan hakimiyeti ülküsünü,
devlet teşkilâtını dinî, iktisadî hayatı, sanatı ve edebiyatı inceliyor;
sonunda da düşünce ve ahlakî hayata yer veriyor.
İbrahim Kafesoğlu, bozkır kültürünü ortaya koyan
Türklerin kendilerine mahsus bir düşünce sistemi ve ahlâk anlayışı olduğunu
savunuyor. İbrahim Kafesoğlu, atın ve at kültürünün Türk insasına kazandırdığı,
şeyler üzerinde duruyor, ona göre, at, Türk insan ruhunu okşayan iki beşerî
imkân vermiştir:
1) At üstünde insanın kendisini daha üstün
hissetmesi yani bireysel üstünlük duygusu ki bu ona aynı zamanda uçsuz bucaksız
bozkırlarda hürriyetinin şuurunu kazandırır.
2) Atın sürati sebebiyle kısa zamanda istenilen
yere ulaşabilme arzusunun tatmini. Bu iki unsurdan “üstünlük” ve “beylik
gururu” ile “geniş ufuklara hükmetme arzusu doğuyor ve gelişiyordu. Bunu
gerçekleştirme aracı ise demir yani teknolojidir.
İbrahim Kafesoğlu “Beylik duygusu+insan sevgisi +
gerçekçilik” şeklinde özetlediği eski Türk düşüncesinin, esaslarının, ahlâk
ilkeleri haline geldiğini bildirir. İbrahim Kafesoğlu; Türklerin ahlâki bir
meziyetinin “utangaç”lıkları olduğunu gösterir. Çünkü Türkler, rahat döşekte
olmaktan, ihtiyarlayıp hastalanmaktan, esir ve köle olmaktan, kadınların düşman
eline geçmesinden, yalan sözden, böbürlenmekten, başarılarından dolayı
övünmekten ve övülmekten utanırlardı. Utanan ruhsal bir zaaf (zayıflık) değil,
“insana kendisini her zaman kontrol imkânı veren psikolojik bir meknizmadır.”