İkinci Doğu Göktürk Devleti'nin kağanlarından Bilge Kağan'ın yaşamı ve mücadelesi...
Bilge Kağan, Göktürkleri elli yıllık
Çin esaretinden ikinci defa kurtararak Gök-Türk hanedanlığını kuran Kutluk
Kağan'ın oğludur. 683 yılında doğan Bilge, babasını 8 yaşındayken kaybetmenin
acısıyla amcası Kapağan Kağan'ın himayesine sığınır. Bilge Kağan, amcasını da
kaybettikten sonra, 32 yaşındayken Göktürk Devleti'nin başına geçerek yönetimi
eline alır. Kağan olunca devlet yapılanmasını yeniden inşa eden Bilge,
hakimiyeti eline alır almaz mücadeleyi sürdürerek Selenga Irmağı boyunca
ilerlemiş Uygurları ağır bozgunlara uğratmıştır.
Devlet düzenini kuran Kağan, ordunun
başına 31 yaşındaki kardeşi Kül Tegin'i, vezirliğe ise kayınpederi Tonyukuk'u getirerek
daha da güçlenmiştir. Devlet müşaviri olarak atadığı Tonyukuk, içte ve dışta
yaptığı mücadelelerle büyük başarılar kazanmıştır. Göktürk Devleti'nin
birliğini yeniden kazandıran Bilge Kağan, Tonyukuk'un öğütlerini dinleyerek Çin
ile iyi ilişkiler kurmuş, Çin sınırındaki alışveriş merkezlerinin düzenli
işlemesini sağlamıştır. Göktürkler, bu sayede Çin'den sağladıkları ipeğin
Asya'da ticaretini yaparak önemli gelir elde etmişlerdir.
Bilge, Çinlilerle ne kadar iyi
ilişkiler kurmak istese de Çinliler Türk birliğini bozmaya yönelik hamlelerini
sürdürmeye devam ediyordu. Beşbalık'ta Basmiller ile anlaşan Çinliler Göktürk
Devleti'ni yıkmaya yönelik stratejiler geliştirse de bu durum; Çinlileri çok
iyi tanıyan ve vaktiyle İlteriş Kağan ile istiklal mücadelesi veren vezir
Tonyukuk tarafından önleniyordu. Tonyukuk'un öngörüleri sayesinde Basmiller,
Beşbalık'ta kuşatılarak mağlup edildi ve Çin entrikaları sonucu büyük baskı
altına alındı. Çin ordusu Kan-Su'da da uğradığı büyük bozgun sonucu saf dışı
bırakıldı.
715
YILINDA LAİK DÜŞÜNÜŞ
Bilge Kağan, yaşamı at sırtında geçen
ve bir din arayışında olan göçebe Göktürk milletinin yerleşik hayata geçmesini
ve din olarak Budizm'i seçmesini istiyordu. Ancak tecrübeli Tonyukuk buna karşı
çıkarak, Budizm'in insandaki hükmetme ve iktidar duygusunu zaafa uğrattığını,
kuvvet ve savaşçılık yolu için bunun doğru yöntem olmadığını, Türk milletinin
yaşamının sürmesi için din ve tapınakların ülkeye sokulmaması gerektiğini
önermiştir. Ancak Tonyukuk bu tavrıyla Türklüğün İslamiyet’e girmesinde
farkında olmadan büyük rol oynamıştır.
8.yüzyılda Müslümanlarla karşılaşan
Türkler, 751 yılında Çinlilere karşı Müslüman Araplarla yaptıkları güç
birliğinden sonra İslamiyet’e yöneldiler. Talas Meydan Muharebesi sonunda İslamiyet’i
yakından gören Türkler, Müslümanlığı kabul ederek İslam’a geçiş yaptılar.
KAĞAN'DAN
KARDEŞİNE AĞIT
Bilge Kağan, 725 yılında kayınpederi
ve akıl hocası Tonyukuk'u, 731 yılında ise kardeşi Kül Tegin'i kaybetti. Bu iki
Türk büyüğü, Göktürkler üzerinde büyük üzüntü bırakırken Bilge Kağan'ı da
derinden sarmıştı. Orhun Kitabelerinde ise Kağan'ın duyduğu acı şöyle ifade
edilmiştir:
" Küçük kardeşim Kül Tegin öldü.
Görür gözüm görmez, bilir bilgim bilmez oldu. Zamanın takdiri Tanrı'nındır.
Kişioğlu ölmek için yaratılmıştır. Kendimi bıraktım, gözden yaş akıtarak,
gönülden feryat ederek yanıp yakıldım"
Ayrıca Kağan, iki devlet büyüğü
anısına kalıcı birçok eser diktirmiştir.
Önce veziri Tonyukuk ardından kardeşi
Kül Tegin'i kaybeden Kağan'ı ise, yatağında hasta yatarken Çinlilerle içten
işbirliği yapan bakanı Buyrak Cor tarafından 25 Kasım 734 tarihinde
zehirleyerek öldürmüştür. Göktürk hükümdarı Bilge Kağan adına dikilen abidede
kendisiyle ilgili şu sözlere yer verilmiştir:
"Türk Oğuz beyleri, işitin! Üstte
gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ilini, töreni kim bozabilir"
"Ey Türk milleti! Kendine dön!
Sen yükseltmiş Bilge Kağan'ına, hür ve müstakil ülkene karşı hata ettin, kötü
duruma düşürdün. Milletin adı, sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece
uyumadım, gündüz oturmadım. Kardeşim Kül Tegin ve iki şad ile ölesiye bitesiye
çalıştım.