Alp Arslan
(1029 - 15 Aralık, 1072)
Büyük Selçuklu Devleti'nin ikinci hükümdarı olan Türk devlet
adamı. Alp Arslan, Türklerin Orta Asya'dan Anadolu'ya gelişlerini ve mücadelesini
yöneten askerî komutan ve hükümdardır. Gerçek adı Muhammed olup,
daha çok unvanı olan Alp Arslan adıyla tanınmaktadır.
Büyük
Selçuklu Devleti'nin kurucularından Horasan Valisi Çağrı Beyin oğlu ve Selçuklu
Sultanı Tuğrul Bey´in yeğeni olan Alp Arslan, bu devletin kuruluş dönemindeki
güç koşullarda yetişti. Doğum tarihini çeşitli kaynaklar 1029 ile 1032 yılları
arasında gösterir. Tarih yazarlarının çok yiğit bir savaşçı olarak
tanımladıkları hükümdar çok küçük yaşta ata binip ok atmayı öğrendi. İlk
gençlik yıllarında arkadaşlarından oluşan kendi birliğiyle katıldığı Dandanakan
vb. savaşlardaki başarısıyla dikkati çekti ve babasının ölümünden sonra Horasan
valiliğini üstlendi.
Tuğrul Bey
1063´de ölünce Selçuklu ülkesinde taht kavgaları başladı. Oğlu olmayan Tuğrul
Bey, vasiyetinde Çağrı Bey'in oğullarından Süleyman’ın tahta geçmesini vasiyet
etmişti. Selçuklu veziri Amid ül-Mülk bu vasiyeti yerine getirdi ve Rey
kentinde Süleyman'ı sultan olarak tahta çıkardı. Ancak Çağrı Bey'in öteki oğlu
Alp Arslan ve Arslan Yabgunun oğlu Kutalmış ile bazı emir ve şehzadeler
Süleyman'ın sultanlığını tanımadılar. Kazvin şehrinde Alp Arslan adına hutbe
okundu. Kutalmış'ın Rey önüne gelerek şehri kuşatması üzerine, vezir Amid-ül
Mülk, Alp Arslan'dan yardım istediği gibi, hutbeyi de onun adına okuttu.
Kutalmış ise, Alp Arslan ile yaptığı Dameğan yakınlarındaki savaşta hayatını
kaybetti. Alp Arslan Rey şehrinde Selçuklu Devleti tahtına çıktı. Daha sonra
Amid ül-Mülk'ü azlederek, yerine Nizamülmülk'ü tayin etti.
İlk
seferini Gürcistan ve Doğu Anadolu'ya yaptı. Bu seferde oğlu Melikşah ve veziri
Nizamülmülk de bulunuyordu. Bizans'ın elinde bulunan Kars ve Ani bölgesine
kadar ilerleyerek buraları ele geçirdi. Bu fethi neticesinde Abbasi Halifesi
Kaim bi-Emrillah, Sultan'a "Ebu'-Feth" (Fetihlerin babası) lakabını
vermiştir (1064).
1065 yılı
sonlarında Üst-yurd ve Mangışlak taraflarına bir sefer düzenledi. Bölgedeki
Kıpçaklarla Türkmenleri idaresi altına aldı. Dedesi Selçuk Bey'in Cend
kentindeki mezarını ziyaret edip, Merv kentine döndü Mayıs 1066. 1067 yılında
Kirman meliki olan kardeşi Kavurd'un isyanı sebebiyle Kirman üzerine yürüdü.
Melik Kavurd öncü kuvvetleri mağlup olduğu zaman, kalesine çekildi ve bir elçi
göndererek affedilmesini istedi. Sultan bu isteği kabul ederek hatasına rağmen
Kavurd'u affetmiştir ve Kirman Meliki olarak kalmasına izin vermiştir. 1068
yılında tekrar isyan eden Kavurd'un üzerine sefer düzenlese de ordudaki
askerler arasında Kavurd yandaşlarının olabileceği sezgisiyle geri çekilmiştir.
Anadolu'da
ise Tuğrul Bey tarafından yöneltilen Türkmen akınları devam etmekteydi.
Emir Afşin
1067 yılında Kayseri'yi ele geçirdi ve yağmaladı. Bunun üzerine Bizans
İmparatoru IV. Romanos Diogenes Türkleri Anadolu'dan çıkartmak için 1068
yılında sefere çıktı ve Haleb'e kadar ilerledi. Ancak bu hareket Türkler'in
akınlarının ilerlemesine engel olmadı, hatta Amorium kenti ele geçirildi.
İmparator Romanos ikinci bir sefere çıktı ve bu sefer Fırat nehri kenarına
kadar ilerledi. Selçuklu akıncıları başka kollardan akınlara devam ederek
Malatya'ya hücum ettiler ve Konya'yı tahrip ettiler.
Sultan Alp
Arslan 1067 yılında ikinci defa Gürcistan seferine çıkmak zorunda kaldı. Gürcü
kralı IV. Bagrat; Alanlar ile birleşerek Müslüman devleti olan Şeddadiler
arazisine girmiş Erran'ı istila ve yağma edip, Gence ‘ye kadar ilerlemişlerdi.
Sultan Alp Arslan 1067 yılında Erran'a geldi Şeddâdî emiri Fazl ile Şîrvân
emiri Ebu'l-Esvâr itaatlerini bildirdikten sonra Gürcistan'a girdi, Şekki
bölgesini aldı. IV. Bagrat ise, Selçuklular ile savaşa cesaret edemeyerek
kaçtı. Sultan, Gürcistan'ın her tarafına akıncılar gönderip Tiflis'i feth etti.
Sonuç olarak Bagrat aman dileyerek Alp Arslan'a tâbi oldu.
Mekke
Şerifi Muhammed b. Ebî Hâşim 1070 yılında Alp Arslan'ın huzuruna gelerek,
Mekke'de hutbenin Abbasi Halifesi ve Selçuklu Sultanı adına okunduğunu
bildirdi.
Sultan Alp
Arslan, Fatımi devleti veziri Nâsır ed-Devle b. Hamdân'dan aldığı bir davet
üzerine adı geçen devleti ortadan kaldırmak ve Mısır'ı ele geçirmek maksadıyla
bir sefer düzenledi ve önce Bizans topraklarına girdi. Sultan ilk olarak
Malazgirt ve Erciş'i ele geçirdi, Diyarbakır bölgesinde Süveyda (Siverek) ve
Tulhum başta olmak üzere birçok kaleleri ele geçirdi. Daha sonra 1071 yılında
Bizans hâkimiyetindeki Urfa'yı kuşattıysa da başarılı olamadı. Urfa'dan Haleb'e
hareket eden Sultan burayı kuşatarak Mirdasoğullarından Mahmûd tarafından
şehrin anahtarlarını teslim aldı ve onu affederek makamını bağışladı. Şam'a
yönelen Sultan; Bizans imparatoru IV. Romanos Diogenes'un büyük bir ordu
toplayarak Müslüman topraklarına sefere çıktığını haber aldı ve süratle geri
döndü. İki ordu Malazgirt ovasında karşılaştı. Sultan Alp Arslan komutasındaki
Selçuklu ordusu kendinden sayıca üstün olan Bizans ordusunu Hilal taktiğiyle
mağlup etti ve Bizans imparatoru IV. Romanos Diogenes'i esir aldı.
Sultan Alp
Arslan batıda olduğu kadar doğuda da topraklarını genişletmeye çalışmıştı.
Nitekim o zaman anlaşmazlığa düştüğü Karahan’ılar üzerine bir sefer düzenledi
ve Ceyhun nehrini geçti. Ancak onun ölümü ile bu sefer yarıda kaldı. Yusuf El
Harezmi adlı bir kale kumandanı Sultan'ı hançerleyerek ölümüne sebep oldu.
Bizans'la
Savaş
1068'te
Bizans İmparatorluğu'na karşı savaş ilan ettikten sonra, kazandıkları savaşlar Türkleri
Ortadoğu'ya doğru geri çevirmiş; bu başarılar Bizanslıları, Türkleri Anadoludan
çıkarmak için Malazgirt'e kadar getirmiştir. Alp Arslan 1071 yılında, Türk
tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Malazgirt Savaşı'nı kazanmıştır.
Bu dönemde
Bizans bir nevi fetret devri yaşamıştır. Alparslan, Bizans İmparatoru Romen
Diyojen'in canını bağışlamış, onu sadece yıllık vergiye bağlayıp bir süre esir
tutmuştur. Fidyesi ödenen Romen Diyojen ülkesine döndüğünde, tahtından
indirilmiş ve VII. Mikhail'in yeni bir Bizans imparatoru olarak tahta çıkmış
olduğunu görmüştür. Tahtını geri almak için yaptığı savaşlarda mağlup düşmüş;
kaçtığı Kilikya'da bir küçük kalede yakalanarak gözlerine mil çekilmiş;
İstanbul'a getirilmiş ve Proti adasında (Kınalıada'da) sürgün edilmiştir.
Gözlerinin kör edilmesinden dolayı oluşan yaranın enfeksiyonu sonucu ölmüştür.
Bu nedenle Malazgirt Savaşı sonunda esir Romen Diyojen'in imzaladığı vergi
ödeme vaadi geçersiz kalmıştır.
Alparslan,
esir aldığı bir Karahanlı kale komutanı olan Yusuf Harzemi tarafından 1072
yılında şehit edilmiştir.
Türkmen
takviminde 2002 yılından Temmuz 2008'e kadar Ağustos ayı Alp Arslan olarak
adlandırılmıştır.
2005
yılından bu yana Yusuf Halaçoğlu başkanlığında yapılan kazı ve çalışmalarda
mezarının Merv şehrinde olduğu tespit edilmiştir.
vikipedia / internetten