Asırların eşsiz ve tek lideri Mustafa Kemal Atatürk'tür!
Çalınan
bir yazımın ardından;
İnternette gezen paylaşıma göre ismi
bilinmeyen bir ortaokul öğrencisi bu makalenin alt kısmında yer alan “İŞTE O
YAZI” bölüm başlığı yaptığım ve benim o zaman “Atatürk olduğu için,
Atatürk’tü!..” başlığını kullandığım yazımı güya kendi yazmış ve okulunda bir
panoya asmış.
Paylaşımcıların çoğunluğuna göre
güzel ötesi sayılan ve çokça da beğeni alan bu yazıyı okuyunca en çok şaşıran
ben oldum.
Beğeni yapanlardan birisi yorum
olarak; “İnanılmaz güzel ve farklı bir bakış açısı” diye yazmış.
Başka bir kişi ise; “Bu ülkede
yaşayan her insanın bağımsızlığını ve demokrasisini borçlu olduğu
insandır, Mustafa Kemal” demiş.
www.ataturksitesi.com ve
www.ataturksitesi.net internetin en
kapsamlı “Atatürk Bilgi ve Belge Bankası” tanımlamalı siteleri internet ufkunun
Türkiye’de açıldığı yıl, 12 Nisan 1993 de,
64 Kbps kapasiteli kiralık hat ile, ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı
sistem salonundaki yönlendiriciler kullanılarak, ABD’de NSFNet (National
Science Foundation Network)’e TCP/IP protokolü üzerinden Türkiye’nin ilk
internet bağlantısı gerçekleştirildiğinin beş yıl sonrasın da, 1998 yılında
kurmuştum.
1995 li yıllarda internette basit
8-10 sayfa/içerikli bir siteyi henüz yeni yola çıkmış web tasarımcılara
yaptırabilmenin bedeli 1000-1500 ABD doları karşılığı liraydı.
O yıllarda görevle Mersin’de
bulunuyordum. Büyük bir daire kiraladım, hantal, ağır monitör ve kasalardan
oluşan o zamanın, ABD doları karşılığı satılan bilgisayarlarından 10 adet satın
alarak bir web atölyesi kurdum.
Sonra ulusal yayınlı gazetelere
verdiğim ilanlarla deneyimli web kadrolarını oluşturdum.
Gazetelere verdiğim ilanlarla kıyıda
köşede kalmış Atatürklü resimleri, bilgileri ve benzeri dokümanları kimi
sahiplerinden, kimi
kolleksiyonerlerinden, kimi de sahaflardan satın alarak, ödediğim teliflerle
sitemiz için arşivledim.
Adı geçen siteleri ilk başta
10, sonrasında 100, devamında 1000, kısa bir süre zarfında 200 binli sayfalara
ulaştırmayı başarmıştık. Yıllar sonra bu
devasa sitenin 20 milyon civarında dokümanla, resimli, videolu bir veri tabanı
oluşmuştu.
Sık sık İslami adlarla tanınan
illegal çetelerce site saldırıya uğruyor olsa da bizler yine de siteyi
canlandırmayı başarıyorduk.
Reklam almak gibi bir olguyu Atatürk
sitemize asla yakıştırmıyor olmamız maddi destekler bulmamızın da önünü
kesmişti.
Geçen yıllarda bu sitemize çok
övgüler, çok ödüller aldık.
Dünyanın en kapsamlı “Atatürk Bilgi
ve Belge Bankası” olmayı hak etmiştik.
1998 de başlayan bu yolculuğumuz,
15. yılını tamamladığında ve tarihler 2013’ü gösterirken
www.ataturksitesi.com-net 20 milyon
sayfalık bir içeriğe sahipti.
Ziyaretçi trafiğindeki sayı ise 219
Milyon küsur civarındaydı.
Kendimizce bir de slogan
belirlemiştik; “Sözde değil Özde,
Rozette değil Yürekte Atatürk Sitesi”
Bu sloganımızda iyi tutmuştu. Bir
gün büyük bir ulusal gazetenin manşetinde dönemin genelkurmay başkanı aynen bu
sloganımızı söyleminde kullanmış ve bazı yerlere sanıyorum ki mesajlar iletmek
istemişti.
O günlerden sonra, kamuoyunda da bu
slogan çok dillenmişti.
Atatürk sitemiz güçlü bir elektrik
trafosu gibi enerji savururken diğer taraftan da bendeki tüm yakıt stoklarını
tüketmişti.
Tüm maddi ve manevi varlığımı
kimseden yardım talebim bile olmaksızın bu sitelere harcayan ben ekonomik
çöküşe girdiğim için yürütmekte ayakta tutmakta zorlanınca çözüm arayışlarım
başlamıştı.
Önce CHP ve ADD’nin kapılarını
çaldım. Bizim sitelerimizde Atatürk köşelerimiz var diyerek destek isteğimi
geri çevirdiler. Yazdığım yazılara yanıt vermediler.
Ulusal Kapsamlı varlıklı dernek ve
sendikalara yaptığım müracaatlarımla bu siteye sahip çıkın başkaca bir şey
istemiyorum diyerek ilettiğim tüm beklentilerime de çözümlü cevaplar alamadım.
Ancak o günlerde hiç unutamayacağım
bir ileti, bugünlerde müritleriyle ve tavşancık kızlarıyla namlınmış, entelektüel görünümüyle maruf tarikat mensubu
zatın teşkilatından geldi.
Tekliflerinde siteyi kendi
mecralarına tüm haklarıyla devretmemi isteyerek, taleplerini şu unutamayacağım
sözlerle sonlandırmışlardı.
“Hocam bize siteyi tüm haklarıyla ve
içeriğiyle devrediniz sizi ihya edelim!” İhya, ortaokuldan arkadaşımdı ama
böyle bir durumda karşımda olması şaşırtmıştı beni.
Atatürk ile ilgili büyük emekler
verdiğim bir siteyi nasıl olur da satabilirdim.
Atatürk ile ilgili büyük emekler
verdiğim bir siteyi nasıl olur da menfaatim için kullanabilirdim.
Üstelik o teklifin geldiği mecralara
asla bir iletimim olmamıştı. Nasıl öylesi bir özelimi bilerek teklif
sunmuşlardı bunu da hala bu yaşıma kadar çözebilmiş değilim.
Tabii elimin tersiyle fazlası
gelişmelere de muhatap bile olmadan, bu büyük maddi teklifi ret etmiş olmaktan
hiçbir zaman pişman olmadım.
Sitenin ziyaretçi trafiğindeki
sayıları gün gün izleyen ben 219 milyon 999 uncu sayıya gelince siteyi önce
yayınında durdurdum, sonrasında 220 milyonuncu son ziyaretçisi olarak
gözyaşlarım arasındaki, “Türkiye ve Dünyanın en kapsamlı Atatürk Sitesi”nin
Editörü olmak mutluluğuma, önümdeki sek duble rakıya fon dip yaparak son
verdim.
Yıllarımızı, emeklerimizi,
paralarımızı akıttığımız o devasa www.ataturksitesi.com-net sadece bir “delete” komutuyla sekiz on
dakikada sanal boşlukta yedeksizce yok olmuştu.
Bilişim uzmanı bir dostum sitenin
tamamının tam anlamıyla okunup izlenmesi için asgari 6 aylık aralıksız süreye
gereksinim olduğundan söz etmişti.
Oya final sekiz, on dakikalıktı.
220 milyonuncu ziyaretçi ise; Öner
Samanlı isimli, hackerliği kesinlikle bilmeyen, Atatürk ilkeleri savunucusu,
küskün bir eğitim emekçisiydi.
Tüm bunları neden sizlerle paylaştım
sanıyorsunuz?
Yukarıda yazmadıklarım için.
İnternette her şeyin engelsiz herkes tarafından hırsızlığının yapılabildiğini o
büyük emekler verdiğimiz, telifler ödediğimiz dokümanların başka başka
sitelerde yer aldıklarını gördüğüm için.
Nice makalelerimin aşırılıp da
altında başkaca isim ve imzalara rastladığım için.
Bu nedenle eğer doğruysa bir
ortaokul öğrencisinin üstelik Atatürk içerikli bir yazımı aşırmasına hiç de
tavır almadım.
Ne güzel o isimsiz öğrenci, Atatürk
adına yazılmış bir güzel yazımın altına adını yazıp okulunda paylaşmış, başkaca
birileri de alıp bu kez o yazımı milyonlarca ziyaretçisi olan bir sosyal
paylaşım sitesinde paylaşarak güzelliğe güzellikler katmış.
Ben başka bir pencereden bakarak
esasında o çocuğa teşekkür de etmek istiyorum.
Çünkü o çocuk bendeki adıyla; “
Atatürk, Olamazsınız ki, Atatürk Kim,
Siz Kimsiniz?” yazımı bir şekilde okumuş, yazımı biraz biraz değiştirmiş,
yazıma başkaca bir başlık vermiş ve Atatürk sevgisinin yansıması olarak da
paylaşmış.
Keşke ülkemin tüm insanları büyük
Atatürk’ün “Nutuk”unu okusalar, okuduklarını kendileri yazmış gibi orada burada
dillendirseler, paylaşsalar.
Atatürkçülük güneşinde aydınlanmış
olsalar.
Teşekkür ederim sana yazımı aşıran
çocuk.
Teşekkür ederim. Keşke adını
bildirebilsen, o yazımın tüm içeriğinin altına senin adını yazabilmeyi
gerçekleştirebilsem.
Sen bunları yapmamış olsaydın, ben
içimdeki kanayan ırmaklarımı okurlarımın uçsuz bucaksız denizlerine
aktaramazdım, www.ataturksitesi.com-net’in
ölümünün öyküsünü paylaşamazdım.
Teşekkür ederim evladım, istediğin
zaman Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin aydınlığındaki yazılarımı oku oku çal,
çal çal oku ve paylaş…
Buyurun şimdi okuyun!
Çocuğun başlığıyla “İŞTE O YAZI” ya
da; benim “ATATÜRK, OLAMAZSINIZ Kİ, ATATÜRK KİM, SİZ KİMSİNİZ?” yazım.
Atatürk olduğu için; padişah ona
Trablusgarp Cephesinde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, first class
koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiştir.
Atatürk olduğu için; halkına
bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej eşliğinde Mercedeslerle
gezememiştir.
Atatürk olduğu için; Anadolu’da, kurtuluş hareketini başlatmak
için 19 Mayısta Samsuna ayak bastığında dönüp arkasına baktığında gördüğü
vapuru, transatlantiklerden birisi değildir.
Atatürk olduğu için; ayağında
markalı spor ayakkabıları ya da kovboy çizmeleri, kot blujeanı olmamıştır.
Atatürk olduğu için; sevgilisinin
elinden tutup, hasılat rekorları kıran bir sinema filmine gidememiştir.
Atatürk olduğu için; Yunanlıları İzmir’den kovaladığından sonra
timsah yürüyüşü yapamamıştır.
Atatürk olduğu için; kazandığı her
savaştan sonra, meydanlara fırlayıp da moral veren mini etekli ponpon kızları
seyredememiştir.
Atatürk olduğu için; savaş
harekâtını son model telsiz (gsm) cep telefonlarından yönetememiştir.
Atatürk olduğu için; ülkesinde
yapacağı devrimleri, unutmamak adına not alacağı bir tableti, notebooku
olamamıştır.
Atatürk olduğu için; kendisine
suikast girişiminde bulunacakları dinleme teknolojisi tele kulaklardan
yararlanarak öğrenememiştir!
Atatürk olduğu için; beni Türk
hekimlerine teslim ediniz diyerek milletine madden yük olmamıştır.
Atatürk olduğu için; mübarek
gecelerde meclisinde dini sohbetler yaptırmış, Kuran okutup dinlemiş, Kuranı
yorumlatmış, üstelik çağdaş din rehberi ilmihalin yazılmasını sağlamıştır.
Atatürk olduğu için; köylü ile
tarlada, esnaf ile dükkânında, millet ile kahvehanelerde sohbet etmiştir.
Atatürk olduğu için; yer
sofralarında yemek yiyebilmiştir.
Atatürk olduğu için; öyle görkemli
bir Safiye Ayla, Müzeyyen Senar konserleri izleyememiş, masasında söylenen
birkaç şarkının ahengiyle neşelenmiştir.
Atatürk olduğu için; Cumhuriyetin
ilanından sonra arabaya atlayıp,
sabahlara kadar korna çalıp, elinde
bayraklarla sokaklarda tur atamamıştır.
Atatürk olduğu için; esasen formasındaki ay yıldızına hayranım
dediği, Beşiktaş takımında gönlü olsa da diğer takımlarla kıyaslamalarda
bulunmamış, taraftarları tahrik etmemiştir.
Atatürk olduğu için; çevresinde
onlarca dünya güzeli kadın olmasına rağmen onlardan birini kendine eş
seçmemiştir. Türkiye’nin ulusal menfaatlerinin sağlanması amacıyla, Yunan
saflarında bulunan eşkıyaları, başkaldıranları yok etmek üzere, mutaassıp bir
aile olan Uşaklıgil ailesinin boydan kısa, yüzden çirkin, huyda kaprisli kızı
Latife hanım ile evlenerek, yani o ailenin bölgedeki büyük gücünden istifadeyle
düşmanı ve düşmana taraf olanları yok etmiştir.
Atatürk olduğu için; kurmuş olduğu
parti olan Cumhuriyet Halk Partisi’ne muhalefet yapsın, ülkeye demokrasi
yerleşsin, diktatörlük yol almasın diye Demokrat Parti’yi kurdurmuştur.
Atatürk olduğu için; çok iyi silah
kullansa da, mekânından balkonuna çıkıp, birkaç şarjör mermiyi havaya
sıkamamıştır.
Atatürk olduğu için; yüzlerce güzel
kadın etrafında fır fır dönerken aklını bir kadının çelmesinden ötelemiş, aşka
meşke yaşamında yer vermeyip üstelik de milletine tek eşliliği sistem olarak
getirebilmiştir.
Atatürk olduğu için; babasının
kadillak otomobilini alıp da asfaltları ağlatmamış, pati çekmemiştir.
Atatürk olduğu için; altın varaklı
koltuklarda, köşklerde, saraylarda oturmamıştır.
Atatürk olduğu için; milletin
anasını satmamıştır.
Atatürk olduğu için; milletin alın terini, göz nurunu çalmamıştır.
Atatürk olduğu için; hakkında
aleyhinde konuşanlara, yazanlara, çizenlere tazminat davaları açmamıştır
Atatürk olduğu için; bugün böyle
yarın şöyle konuşmamıştır, asla “Dün dündür bugün bugündür “ benzeri
kıvırtmalarda bulunmamıştır.
Atatürk olduğu için; yabancı devlet
adamı kralları ve maiyetlerini askeri kışlalarda tayınla doyurmuştur.
Atatürk olduğu için; şöyle dört başı
mamur beş yıldız otellerde zarafetle, ziyafetle, spalar la zaman geçirmemiş,
altın gümüş kadehlerde meyler tüketerek zevki âlemler yapmamıştır.
Atatürk olduğu için; Allah’ın aslanı Hz. Ali’den sonraki Allah’ın
başkaca bir aslanı, sarı kurdu, atmacası, şahini, kartalı olup zulmedenlerin
üzerine yürümüştür.
Atatürk olduğu için; Kuran’da
anlatıldığı üzere İstanbul’un iki kere fetih edileceğine dair işaretin ikinci
fetih tarı olmuştur.
Atatürk olduğu için; Yüce Mevla’nın
Türk milletine en büyük ödülü olarak nasiplenmiş, eşsiz ve özel yetkilendirilmiş, padişah
değil, milletine kul olmuştur.
Atatürk olduğu için; bu
anlatılanların az olduğu, anlatılmaya devam edilse asla sonlanamayacağı kadar
üstün vasıfların arşı alada ki tek resulü olmuştur.
Atatürk olduğu için; büyüktür, büyük
devlet adamıdır, Gazi Mustafa Kemal’dir, Türk’ün Atası, Atatürk’üdür, bunların
gereğidir ki, Mustafa Kemal Atatürk olmuştur.
Siz hala ona kuru birkaç leblebi
meze ile tahta masa üzerinde içtiği birkaç kadeh rakıdan dolayı ayyaş sarhoş
diye durun, o hiçbir yurttaşını azarlamamıştır, incitmemiştir, aşağılamamıştır.
Öyle kolay değil!...
Ben, sen, o, biz, siz, onlar kim?
“ATATÜRK, OLAMAZSINIZ Kİ, ATATÜRK KİM, SİZ KİMSİNİZ?”
Zaten bilen biliyor, anlayan
anlıyor, kavrayan kavrıyor, sayan sayıyor, seven seviyor.
Gerisi bir avuç teferruat değil de ne?.
Öner Samanlı
Kurucusu ve Editörü
29 Ekim 2010
Dipnot: Bu makalenin orijinal
asıllarını aşağıdaki linkli sitelerden takip edebilirsiniz.
-----------------
Prof. Dr Öner Samanlı
Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalenin ve tez önerilerinin altında imzaları bulunan bir akademisyen, aynı zamanda, SMMM, 1968'li yıllardan bu yana muhtelif yerel, ulusal gazetelerde fikir ve görüşleri, makaleleri yayınlanmış olup, dört adet şiir kitabı yayınlanmıştır. "Yardıma eğilmedikçe kimse dik duramaz" felsefesinde, yurtsever ve özverili sosyal bir kişiliktir. ATATÜRK ENSTİTÜSÜ kurucusudur. Türkiye'de 1985'den bu yana tüketicinin bilinçlendirilmesi çalışmalarının içerisinde ve öncülüğünde bulunmuştur. TC.Sanayi Teknoloji Bakanlığı, Tüketici Konseyi Üyesi ve "TÖDEF" Türkiye Tüketici Örgütleri Federasyonu Kurucu Başkanı "TÜKORDER" Tüketiciyi Koruma Derneği Genel Başkanıdır. www.tuketiciyikoruma.org Dünyanın ve Türkiye'nin en kapsamlı Atatürk sitesinin kurucusu ve editörüdür.
www.ataturksitesi.net Detaylı Özgeçmişi için:
http://cumhuriyetciuluttp:/ /blog.milliyet.com.tr/tukorderR SAMANLI