Sırasıyla
Göktürk Hanedanlığının iki dönemi, sonrasında Uygur Hanedanlığı dönemi,
sonrasında Karahanlı Hanedanlığı dönemi ve Asya’da yaşamış olan birçok diğer
Türk devletleri hep Doğu Merkezli bir anlayış ile idare olunmuşlardır.
Örnek
olarak Göktürk Devleti ikiye ayrıldığında ve iki ayrı Kağan tarafından
yönetildiğinde dahi, gerek sembolik olarak gerekse fiili olarak, Doğu’da
bulunan merkez sayılmış, bir çeşit başkent veya devletin merkezi olarak kabul
edilmiştir.
Bu
konuda bir örnek vermek gerekirse, Hazar Devleti sembolik olsa dahi Doğu’da
Karakurum veya Ötüken’in içinde bulunduğu merkez’i devlete biat içerisinde idi.
Türk Boyları için, Türk insanı için bu kendiliğinden kabul edilen, aksi
düşünülemez bir olması gereken kabuldü denilebilir.
Hazar
Devleti bünyesinde yaşayan en kalabalık kafile olan Oğuz’lar(Türkmen/Yörük) bir
ara Hazar Devletinden kopup bağımsızlık ilan ettiler. Bağımsızlık ilanından
sonra, etraflarında bulunan diğer Türkler ile, örneğin suan yeryüzünden Ruslar
tarafından malesef soykırım ile tamamen silinmiş olan o zamanlar kalabalık olan
Peçenekler ile, veya işte Kuman Kıpçakları ile, Harzemlilerle ve Hazar devleti
bünyesinde kalan diğer Oğuzlarla, kısacası etraflarındaki bütün Türklerle dost
olmakta dahi zorlanır ve heran savaşmaya hazır beklerken, yine de kendi
Hakan’larını liderlerini Yabgu olarak tanımlamışlardır. Burada bu çok önemli
bir husustur, ki dört tarafındaki Türklerle uyum içerisinde değilken dahi,
Doğu’daki merkeze biat ettiklerinin göstergesi liderlerine Yabgu demeleridir.
Yabgu
Doğu’daki merkezden ayrı herhangi biryerde, yani batıda kurulan bir Türk
devletinin, Doğu merkezine bağlılıklarını bildirmesi manasına gelen lider
ünvanıdır.
Bu
Milattan birkaç asır önce Hun devletinin kurulmasından, onbeşinci yüzyıla kadar
yaşamış olan bütün Türk devletleri için geçerli olmuştur. Timur devleti ve
Altınorda devletine kadar. Bu çok uzun bir tarihi dönemdir.
Kah
Avrupa’da boy gösteren Attila’nın devleti, kah müslümanlığı seçen ilk Türk
devletleri ki buna istisna gibi görünen Selçuk’lular da dahil bu dönemler
içinde kalmasına rağmen, ana hatları ile bu tespit hepsi için geçerliliğini
korumuştur. Selçuklular biraz daha farklı bir istisna, o konuya birazdan
gireceğim.
Buraya
kadar anlattıklarımızdan çıkarabileceğimiz sonuç, Türkler hangi devleti her
nerede kurmuş olurlarsa olsunlar, hangi boy ve boylar devlet kurmuş olurlarsa
olsunlar, hangi hanedan önderliğinde kurmuş olurlarsa olsunlar, Doğu
Merkez’inde bulunan, Doğu’daki merkezi elinde bulunduran devlet erkine bağlılık
duymuşlardır. Kendileri doğudakilerden üstün, büyük ve güçlü olmuş olsalar
dahi, buradaki bağlılık güç kıyaslamasından ziyade sembolik bir bağlılıktır,
Türkleri "bir" yapan şeyin ta kendisidir.
Selçuklular
kimdir? Selçuklular Kavimler Göçü döneminde batıya gelmeye başlamış olan,
sonradan Attila’nın devletinde toplanmış olan, Attila devletinin sonrasında
Hazar Devleti bünyesinde bulunmuş olan, sonrasında Hazar devletinden kopup Oğuz
Yabgu Devletinin bünyesinde yer almış olan Oğuz Türkleridir.
Selçuk
beg ve babası Dukak beg bu Yabgu’luğun ordusunda komutanlıklar yapıyorlardı.
Yabgu’luğun
daha önce anlattığımız, kendileriyle komşu olan bütün Türk devletleriyle
dostane ilişkiler kurmama kuramama sebepleri, tarihte varolmuş olan belkide tek
Tengrici Türk devleti olmasıdır. Bu dönemde kah Hazar devleti bünyesindeki
farklı hristiyan ekoller, kah musevi Türkler ve kah islam dininin Türkler
arasında yayılıyor olması, Yabgu’luğun diğer komşu Türklerle bu sorunların
olmasına sebepti.
Selçuk
beg’in kendi oymağı ile islama girmesiyle birlikte, bir müddet sonra Yabgu
ordusuna hizmet etmeyi imkansız hale getirecekti. Bu yüzden Yabgu’luktan
müslüman olan ve hatta daha henüz müslüman olmamış bir kısım Oğuz’lar ile
ayrıldı. Bu ayrılık kabul edilebilir değildi ve nitekim cezalandırılmaları
gerekti. Kendilerine Yabgu diyen devletten her ne sebep ile koparsan kop,
elbette Doğu Merkezinde bulunan idari erki karşına almış olursun ve
cezalandırılmanı da Doğu merkezli idari erk sağlamalıdır. Burada ortaya ilginç
bir manzara çıkıyor ki, bu o dönemdeki Türklerin önceliğinin "din"mi
yoksa "devlet"mi sorusuna da cevap oluyor.
Doğu
merkezi o zaman Karahanlı Hanedanının elinde, Karahanlı’lar müslüman olmuş.
Doğu
merkezli müslüman Karahanlı hanedanına biat eden tengrici Yabguluk var.
Müslüman
olduğu için Yabgu’luktan kopan Selçuk tayfası var ve kendileri gibi müslüman
olan Karahanlı’lar tarafından cezalandırılmaları gerek Türk devlet geleneğine
göre.
Bu
örnek gösteriyor ki, bu bahsi geçen dönemde devlet, din’in önünde gelen bir
olgu olarak yansıyor.
Nitekim
Selçuklular kaç defa kendileri gibi müslüman olan Karahanlı kuvvetleriyle
savaşıyorlar, fakat bunlar çok büyük savaşlar değil, küçük muharebeler
denilebilir.
Gazneliler
ile yapılan Dandanakan Savaşı’nın Selçuklular tarafından galibiyet ile
sonuçlanması ise, Yabgu’luğun bünyesinde kalan ve henüz islam olmamış
Oğuz’ların Selçuklulara meyletmesinin en önemli sebebi olarak gösterilebilir,
nitekim Dandanakan Savaşından çok fazla seneler geçmeden, Yabgu’luk ortadan
kalkıyor ve Oğuz’ların tamamı Selçuklulara katılıyor.
Artık
Selçukluların Doğu Merkezinden tamamen kopuk bir anlayış ile kendilerine yeni
bir yurt bulma, müstakil kendi başlarına bağımsız bir yapıya bürünmeleri,
nihayet Anadolu’yu yurt edinme olarak tezahür etmiştir.
Burada
ekleyebileceğimiz bir husus, Dandanakan Savaşından 30 sene kadar öncesinden
itibaren Selçukluların bugünkü Anadolu’ya kuvvetler göndermiş olduğu, birçok
savaşın kazanıldığı bu 30 yıllık dönemde, Bizans ıyice korkmaya başlıyor, ki
Pasinler Savaşı bu savaşların en büyüğüdür. Selçuklular Bizans’ın karşılarına
Gürcü’leri çıkaracağını çok evvelden bildikleri için, Gürcüleri zayıflatacak
onlarca akınlar, Tiflis’e yapılan cihadlar, Doğu Anadolu’ya yapılan cihadlar
bilinmektedir.
Selçuklular
Doğu merkezine isyan bayrağını açan ilk Türkler olmalarına karşın, bunda
tamamen başarılı oldular diyemeyiz. Selçuklular 4-5 ayrı parçaya kısa sürede
ayrıldıkları için, kendi merkezi devletlerinin zayıflaması ya da uydurma tarih
anlatımındaki gibi Büyük Selçuklu devleti ve Anadolu Selçuklu devleti ve diğer
Selçuklu kolları ayrı devletlermiş gibi anlatıldığında, kendi aralarındaki
birliğin bozulması denilebilir.
Selçukluların
bünyesinden kopan bir tayfa olan Oğuz’ların 3 en kalabalık boyundan birisinin
mensupları olan Kayı’lar, Selçukluların başaramadığını başaracak ve Doğu
Merkezi anlayışından tamamen kopacaklardır.
Burada
bir hususa daha değinmek istiyorum kısaca, Selçukluların maruz kaldığı Cengiz
Han’ın evlatlarının yaptığı akınlar, işte bu Doğu Merkezinden kopmanın aslında
haklı bir neticesidir dersek, bunun doğruluk payı ve etkisi kesinlikle
olmuştur. Her ne kadar bugün birtakım tarihçiler Moğollar diyip ayırsa da,
Moğolları Türkten ayrı gibi gösterse de, Cengiz Han ve evlatları şu bağlamda
Selçuklu devletinden daha Türktürler, o da Doğu merkezli Oğuz Han ile başlayan
bu Türk geleneğini devam ettirmek açısından. Cengiz Han devleti evlatları
arasında pay ettiğinde dahi, en kuvvetli evladı devletin Merkezi olan Doğu
merkezinde yani bu kimi zaman Beşbalık, kimi zaman Ötüken, kimi zaman Karakurum
kimi zaman Ordabalık olarak adlandırılmış olan Doğu merkezini muhafaza
etmesinden dolayıdır. Yani burada meseleye devlet geleneğinin devamı açısından
bakıyoruz.
Bir
sonraki bölümde yine başka milletlerde görülmediği şekilde, Türkleri diğer
milletlerden ayıran ve tarihin akışını değiştirmiş olan, başka bir önemli
hususa değineceğim. Buraya kadar anlaşılmayan veya akla takılan sorular varsa
sorabilirsiniz.
.