Önünüze bir dünya atlası
açın.
Gözünüzü kapatın.
Parmağınızı bu atlas
üzerinde bir yere koyun: Tam Türkiye'nin üzerindesiniz.
Türkiyemiz dünyanın tam
merkezinde; en kıymetli arsa bize ait.
Türkiye’de doğmuşuz,
Türkiye’de yaşıyoruz.
Hepimizin iyi kötü bir
mesleği, bir işi, bir geliri ve ailesi var.
Peki, doğup büyüdüğümüz,
içinde yaşadığımız bu ülkeyi yeterince tanıyor muyuz?
Hep "Geri kalmışız,
geri kalmışız" deriz ya; dünyadaki yerimiz ne bizim?
Oturup ağlayalım mı?
Gelin bazı şeylere birlikte
göz atalım, gelin ülkemizi kısaca biraz tanımaya çalışalım.
Sonra da kararı kendimiz
verelim.
Türkiye, dünya üzerinde
Birleşmiş Milletler (UN)’e kayıtlı 192 ülkeden birisidir. Nüfusumuz 1927
yılında 13.648.987 iken, bu gün 74.724.269 kişiye ulaşmıştır. Türkiye bu
nüfusuyla dünyada nüfus bakımından 17. durumdadır. Bu nüfus 783.562 km² lik bir
alana dağılmış olup toprak büyüklüğü bakımından da dünyada 37. büyüklükteki
ülkedir.
Doğal kaynaklar bakımından
çevremizde bulunan bazı ülkelere kıyasla zengin bir ülke değiliz. Gerçi şu
soruda sorulabilir "Doğal kaynaklar bakımından zengin bir ülke olsaydık
dış güçler bu kaynakları bize bırakırlar mıydı?" Veya "Bu kaynakların
değerini biz bilebilir, kalkınmamız için mi kullanırdık ya da bazı milletler
gibi yan gelip yatmaya mı alışırdık?"
100 Yıl önce hiçbir şeyimiz
yoktu. Avrupalının 150-200 yıllık süreçte elde ettiği sanayi ile ilgili bilgi
birikimimiz, sermaye birikimimiz yoktu, savaşlar nedeniyle perişan olmuştuk.
Atatürk'ün öncülüğünde Kurtuluş Savaşı vererek kurduğumuz Cumhuriyet rejiminin
getirdiği taze kanın ve modernleşmenin de şevkiyle; doğal kaynaklarımızın
olmayışı bizi çalışmaya itmiş, belki süper bir güç olamamışız ama bu gün belli
bir seviyeye gelebilmişiz.
Türkiye şu anda SGP (Satın
Alma Gücü Paritesi)’ne göre 1,119 Trilyon$, GSYH (Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla)’ya
göre 1,185 trilyon $’lık milli geliri ile (ABD , Çin, Japonya, Hindistan,
Almanya, Rusya, Brezilya, İngiltere, Fransa, İtalya, Meksika, Güney Kore,
İspanya, Kanada’dan sonra) dünyadaki 15. büyük ekonomidir. Bu ekonomik
büyüklükle Endonezya, Avustralya, İran, Tayvan, Polonya gibi pek çok ülkenin
önündeyiz. Kişi başına düşen milli gelir bakımından derseniz maalesef bu
sıralama epeyce değişmektedir.
2010 Yılında dünyada üretilen
her 1000 araçtan 14’ü Türkiye’de üretilmiş, Türkiye araba üretiminde dünyada
1.094.557 Adetle 16. Sırada yer almıştır. Türkiye elektronik eşya, beyaz eşya,
inşaat, tekstil gibi sektörlerde de dünyadaki hatırı sayılır ülkeler arasına
girmiştir. Demir çelik, bir çok tarımsal ürünler, bazı madenlerin üretimi
bakımından da dünya sıralamasının önlerindedir.
Rahmetli Turgut Özal
"Türkiye’yi ilk 10 ekonomi arasına sokacağız" derdi. Son zamanlarda
dünyadaki ekonomik kutuplar değişmekte, Avrupa odaklı ekonomiler sıralamalarını
Uzak Doğu Ülkeleri’ne kaptırmaktadır. Kısa bir süre içerisinde Çin ve Hindistan
gibi iki ekonomik güç ortaya çıkarak büyük Avrupa ülkelerini sollamışlardır.
Hatta Çin ekonomisi şu anda Amerikan ekonomisini yakalamıştır.
Türkiye'de özel sektör
oldukça dinamiktir ve yeterince "BİLGİ BİRİKİMİ"ne sahip hale
gelmiştir. Türkiye’nin kısa zaman içerisinde Turgut Özal’ın dediği hedefe
ulaşması biraz zor gibi görünebilir. Ancak Türk ekonomisi son 20-30 yıllık
süreçte yakalanan kalkınma oranı korunursa 2050’li yıllarda Almanya’dan sonra
Avrupa’nın 2. büyük ekonomisi olacaktır. Bu da düyadaki ilk 10-12 ekonomi
arasına girmek demektir.
İsrail’li Gelecek Bilimci
Prof. David Passig "2050" isimli kitabında Türkiye’nin 2050’li
yıllarda dünyadaki birkaç süper güçten biri olacağını öngörmektedir. Çok fazla
kötümser olmamak gerek; milli birlik ve bütünlümüzü bozmadan, istikrarlı bir
şekilde devletimizin varlığını sürdürmemiz lazım. Dış güçler Türkiye'nin
geleceğini bizden daha net tahmin etmekte ve dünyanın en kıymetli noktasında
yeni bir süper güç istememektedir. Pek çokları bölünüp parçalanmamızı
istemektedirler ki her zamanki "PARÇALA YUT" ya da "PARÇALA
YÖNET" taktiğidir.
Gelin bir olalım, iri
olalım, diri olalım. Tahriklere kapılmayalım.
Yarınlarımızın daha iyi
olması temennisiyle.
Sevgiyle kalın...
Suat ZOBU