İslamlaşırken Araplaştığımızı fark eden aydınlarımız yanlış
kültür etkileşimi olmasın, dini kendi değerlerimizi yok etmeden uygulayabilelim
diye dört büyük kitap yazdılar...
Tek
tanrılı ve gök tanrılı Şamanizm terbiyesiyle farklı yerlerde zaman zaman uzunca
konaklayarak üç yüz yıldan fazla süren göçün ardından Anadolu topraklarına
gelen Türkler, İslamiyet’inde tek tanrılı ve gök tanrılı olmasından dolayı çok
çabuk kabullendiler. İlk önceleri İranlılardan tanıdılar ve öğrendiler...
Bu
sürede sosyal, ticari ve yaşamsal ilişkilerle beraber dini etkileşim de yaşandı
ve Türkler dünyada çok da benzeri görülmeyen bir hızla iki yüz yılda
İslamiyet’e geçişi tamamladı... Hazar’ın diğer tarafındaki Türklerin çoğu da
buna dâhildi...
Bu
sürede o dönemin ‘aydınları’ ( Bugünlere gelineceğini önceden görebilen,
gerçekten o dönemin ve korktukları olduğu için de ne yazık ki bugünün de
aydınlarıdır hâlâ hepsi ) İslamlaşırken Araplaştığımızı fark ettikleri için
yanlış kültür etkileşimi olmasın, dini kendi değerlerimizi yok etmeden
uygulayabilelim diye dört büyük kitap yazdılar...
Yüzyıllardır
ders kitaplarına giremeyen, adı bile geçmeyen bu kitaplar bu toplumun ‘tabiri
caizse’ saklandı... Çünkü asılları UYGUR ALFABESİYLE yazılmıştı...
11.
ve 13. yüzyıllar arasında verilen bu büyük dört kitap, Cumhuriyet dönemiyle
beraber uzmanlar tarafından incelenmeye başlanmıştır.
Veriliş
sıralamasına göre dört büyük kitap:
KUTADGU BİLİG ( Mutluluk
Veren Bilgi )
Dünyada
ilk verilen kitaplar çoğunlukla aşk öyküleri, destanlaşmış öyküler,
yöneticilere medhiyeler üzerine olurken Türkler ilk kitaplarını ‘siyasetname’
olarak vermişler ve kim ne yaparsa bir devletin gönenç içinde nasıl
yönetilebileceği anlatılmıştır . Türklerin ilk kitabını YUSUF HAS HACİP’le
‘devlet yönetimi’ üzerine vermesi bile o döneme kadar Türklerin oturmuş devlet
yönetimlerini hatırlatmak istenmesindendir ve bunun üzerinde çok düşünülmesi
gerekir...
Bizim
toplumca içeriğini çok da bilmediğimiz bu kitap dünyadaki siyaset ve devlet
yönetimi eğitimlerinin verildiği fakültelerde ders kitabı olarak
okutulmaktadır.
Kitap
ütopik bir dille ve sembollerle yazılmıştır... Kitabın konusunun bu insanlık
çizgisinden belki de hiçbir zaman gerçekleşemeyecek olması da kitabı hep
‘ütopik’ yapacaktır... Kitabın sembolik ana kimlikleri:
• Küntogdı hükümdardır ve hukuku/adaleti
temsil eder;
• Aytoldı vezirdir ve saadeti/devleti temsil
eder;
• Ögdülmiş de vezirdir ve Aytoldı’nın oğludur
/ ve aklı temsil eder;
• Odgurmış ise Zahiddir. Akibeti/kanaati
temsil eder.
KİTABIN GENEL ÖZELLİKLERİ:
• 11. yy’da (1069 - 1070) YUSUF HAS HACİP
tarafından yazılmıştır.
• Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a
sunulmuştur.
• Kutadgu Bilig "mutluluk veren
bilgi", "hükümet olma bilgisi" gibi anlamlara gelir.
• Didaktik bir eserdir.
• Mesnevi şeklinde ve aruz vezniyle 6645
beyit olarak yazılmıştır.
• Eserde 173 de dörtlük vardır.
• Eserde, toplum hayatındaki bozuklukları
düzeltecek, insanı mutlu edecek yolların neler olduğu belirtilmiş; bunun
yolları, devrin hükümdarına öğütler halinde gösterilmiştir. Eserde ahlak ve
dinin önemi, devlet idaresi gibi konulara da değinilmiştir. Bu açıdan esere bir
siyaset kitabı da denebilir.
• Edebiyatımızda aruz ölçüsünün kullanıldığı
ilk eser olarak kabul edilmektedir. Eserde adaleti, aklı, saadeti ve devleti
temsil eden dört kahramanın çevresinde gelişen olaylarla yazar, devlet
idaresinin ve sosyal düzenin nasıl olması gerektiğini anlatır. Eserde dört
sembolik şahsiyet yer alır. (Ögdülmiş, Odgur-mış, Aytoldı, Güntogdı)
• Karahanlı Türkçesiyle ve Uygur Alfabesiyle
yazılmıştır.
NOT
: Kitap hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyenler için link adresi: Türk
Dili ve Edebiyatı sitesinden : www.turkedebiyati.org/kutatgu-bilig.html
.......................................................................
DİVAN – I LÜGAT’İT TÜRK
( Türk Dilleri Büyük Sözlüğü )
İslamiyet’in
Türkler tarafından kabulünden sonra kültür alışverişiyle denge sağlanacağını
düşünen KAŞGARLI MAHMUD Araplara Türkçe öğretmek için 7500 sözcüğe karşılık
yazdığı kitabını Türkçe – Arapça olarak yazmıştır... Bu kitap bizim ilk
sözlüğümüzken, içinde ilk kez çizimler ve haritalar olduğu için de dünyanın ilk
ansiklopedik sözlüğüdür.
İlk
dil bilimcimiz KAŞGARLI MAHMUD’un yazdığı kitabın önsözünde kitabı neden
yazdığını iki gerekçeye dayandırır.
1- "Ben Buhara’nın, sözüne güvenilir bir
imamından, ayrıca Nişaburlu bir imamdan işittim, ikisi de senedlerle
bildiriyorlar ki Peygamberiniz, kıyamet alametleriyle, ahir zaman fitnelerini
ve Oğuz Türklerinin ortaya çıkacaklarını bildirirken,
"Türk
Dilini öğreniniz! Çünkü onların uzun sürecek bir saltanatları olacaktır."
buyurmuş. Kaşgarlı Mahmut bu hadisi senetlerle naklettikten sonra şu muhakemeyi
yürütüyor:
"
Bu hadis doğru ise Türk Dilini öğrenmek vacib demektir. Eğer uydurma ise (o
zaman da) akıl ve iz’an bunu icab ettirir.84
2- 2.3. Türk Kavmi ve Türk Dili hakkındaki
hadisler:
-"
Benim bir ordum vardır. Ona Türk adı verdim. Onları doğuda yerleştirdim. Bir
kavme gazaplanırsam Türkleri o kavmin üzerine yollarım." 87
KİTABIN GENEL ÖZELLİKLERİ:
• 11. yüzyılda yazılmıştır.
• Türkçenin ilk sözlüğü, antolojisi,
ansiklopedisi ve dil bilgisi kitabıdır.
• Araplara Türkçe öğretmek, Türkçenin
yaygınlığını göstermek için yazılmıştır.
• Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılmıştır.
• Yazarı, birçok Türk boyunu gezerek
derlemeler yapmıştır.
• Sözcükleri güzel örnekleyen deyimler,
atasözleri ve şiirler kullanmıştır.
• Divanu lügati’t-Türk 7500’den daha fazla
Türkçe sözcük içerir.
• Dönemin özelliklerini yansıtan kelimeleri
barındırır. Karahanlı Türkçesi ile yazılmıştır.
• Uygur alfabesiyle yazılmıştır.
Bu
kitabın bizlere ulaşması için ciddi ilk girişim Mustafa Kemal Atatürk
tarafından yapılmıştır. Atatürk’ün öncülüğünde 26 Eylül 1932 günü Dolmabahçe
Sarayı’nda toplanan Birinci Türk Dili Kurultayı’nın ardından Türk Dili Tetkik
Cemiyeti, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün söz varlığını dizin hâlinde toplama ve eseri
çevirme görevini Kilisli Rıfat Emiri Efendi’ye verir.
NOT
: Bu konuda daha detaylı bilgi edinme isteyenler için Türk Dil Kurumunun ilgili
sayfasının linki: www.tdk.gov.tr/?option=com_dlt&view=dlt&kategori1=hikayesi
.............................
ATABET’ÜL HAKAYIK (
Hakikatlerin / Gerçeğin Eşiği )
Bir
toplumdaki kişilerin kendilerini yeterine eğitmeleri ve kontrol etmeleri
amacıyla yazılmış, başkasının aklıyla davranmamaları için kişisel gelişimi
önemsemiş bir kitaptır. Yazarı EDİP AHMET BİN YÜKNEKİ doğuştan görme
engellidir, kitapları çok sever ve çok kitap okutur, dinler... Kitabın bu güne
kadar benzeri yazılamayan en önemli özelliği bir deyim ve atasözü deposu
olmasıdır. Yazarımız okuduklarını daha kolay hatırlamak için özleştirmiş midir
‘yani sözlerin bazıları kültürümüzden mi gelir ‘ yoksa anlatacaklarını
dinlediği bilgiler eşliğinde kendisi mi öz şekilde anlatmıştır ve kültürümüze
armağan etmiştir... bu hiçbir zaman bilinemeyecek... Bilinen bir şey varsa o da
‘kişilik gelişimini’ o dönemde bile çok önemseyerek bu kitabı yazdığıdır...
Bu
konuda eserin dünyadaki en büyük benzeri İranlı büyük şair Ferîdüddin Attâr’ın
Pendnâme’sidir.
Eserde
dünyayı, tanrıyı, insanı bilmenin sadece ‘bilim’ yoluyla olabileceği anlatılır.
Bilginin faydası ve bilgisizliğin zararı hakkında olan konuyu işlemiştir.
KİTABIN GENEL ÖZELLİKLERİ:
• Gerçeklerin eşiği anlamına gelir.
• Konusu din ve ahlaktır.
• Didaktik (öğretici) bir eserdir.
• Mesnevi tarzında yazılmıştır.
• Nazım birimi olarak beyit ve dörtlük
kullanılmıştır.
• Aruz ve hece ölçüsüyle yazılmıştır.
• Arapça ve Farsça kelimeler vardır.
• Telmih (hatırlatma) sanatı kullanılmıştır.
• Eserin Konusu: Eser 14 bölümden oluşur.
Baştaki 5 bölüm giriş, şairin adını verdiği 8 bölüm asıl konu, sondaki 1 bölüm
de bitiriş bölümüdür.
NOT:
Bu konuda daha detaylı bilgi edinme isteyenler için link adresi :
www.turkedebiyati.org/Atabetul-Hakayik.html
..........................
DİVAN-I HİKMET ( Büyük
Oluşum )
Türkistan’n
Yesi kentinden yaşayan HOCA AHMED YESEVİ, Türk kültürüyle İslam bilgisinin
sentezini yaparak oluşturduğu ‘tasavvuf’ felsefesini bu kitapla aktarmış ve
böylece tasavvufun kurucusu olmuştur... Başka hiçbir Müslüman kültürde olmayan
tasavvuf anlayışında yaratan ve yaratılan konu alınarak ‘yaratılışın gerekçesi’
sorgulanmıştır...
İslamlaşırken
Türk kültüründen uzaklaşılmaması gereği üzerine yazdığı kitapta sık sık
kültürel ögelere gönderme de vardır... Yazar, o döneme göre oluşmaya başlayan
Osmanlıcaya uzak durarak kitabını gününün öz Türkçesiyle yazmıştır...
Kitabın
yazıldığı dönemdeki tasavvuf anlayışı yıpranan birçok değerimiz gibi zamanla
yozlaşmış, bugünkü uygulamaların çıkıştaki mantıkla ilgisi kalmamıştır.
KİTABIN GENEL ÖZELLİKLERİ :
• Kitapta Allah aşkı Peygamber sevgisi
işlenmiştir.
• Hikmet: Hoş, hayırlı anlamlarına gelir.
• Sade ve yalın bir dil kullanılmıştır.
• Aruz ve hece ölçüsü kullanılmıştır.
• Dörtlük ve beyitle yazılmıştır.
• 144 hikmet ve 1 münacaat’tan oluşur.
• Eser Karahanlı Türkçesinin Hakaniye
Lehçesiyle yazılmıştır.
• İstifham (soru sorma) ve Tecahül-i Arif
(bilmezlikten gelme) sanatları kullanılmıştır.
• Ahmet Yesevi’nin hikmetlerinin
birleşmesiyle oluşmuştur.
• Hikmetler dini-tasavvufi şiirlerdir.
• Şiirlerde ulusal ögeler (ölçü, nazım
biçimi, yarım uyak) ile İslamlıktan gelme yabancı ögeler (din ve tasavvuf
konuları, yabancı sözcükler) bir arada kullanılmıştır.
• Eserin uyaklanışı abcd dddb eeeb
şeklindedir. Dördüncü dizelerin birbiriyle uyaklı oluşu hatta zaman zaman aynen
tekrarlanışı bu şiirlerin musiki ile okunmak için söylendiğini gösterir.
• Divan-ı Hikmet’i Ahmet Yesevi yazmamıştır;
Ahmet Yesevi’nin kurduğu tarikattaki Şaban Durmuş, Ahmet Yesevi’nin görüşlerini
ve düşüncelerini kitap haline getirmiştir.
• Didaktiktir ve manzum bir eserdir.
NOT: Bu konuda daha detaylı bilgi edinme
isteyenler için link adresi: www.turkedebiyati.org/divani-hikmet-ve-ozellikleri.html
Dört büyük kitap
Serap IRKÖRÜCÜ
***************
Divan-ı Hikmet ve
Özellikleri- Ahmet Yesevi
|
Divan-ı Hikmet, 12. yüzyılda Ahmet Yesevitarafından dörtlüklerle ve hece
ölçüsüyle yazılmış dini, tasavvufi ve öğretici bir eserdir.
Dörtlüklerin her birine "hikmet"
adı verilmiş ve bu hikmetler Orta Asya ve Anadolu'da yayılarak halkı derinden
etkilemiştir. Yesevilik tarikatının da kurcusu olan Ahmet Yesevi daha sonra
Anadolu'da kurulan pek çok tarikata kaynak olmuştur.
Genel olarak dervişlik hakkında
övgülerden bu dünyadan şikayetten cennet ve cehennem tasvirlerinden,
peygamberin hayatından ve mucizelerinden bahsedilir. Dini ve ahlaki öğütler
veren şiirlerede yer vermiştir. Hece ölçüsü olarak 4+3 ve 4+4+4
kullanılmıştır.
Divan-ı Hikmet'in Özellikleri:
·
Kitapta
Allah aşkı Peygamber sevgisi işlenmiştir.
·
Hikmet:
Hoş, hayırlı anlamlarına gelir.
·
Sade
ve yalın bir dil kullanılmıştır.
·
Aruz ve hece ölçüsü kullanılmıştır.
·
Dörtlük
ve beyitle yazılmıştır.
·
144
hikmet ve 1 münacaat'tan oluşur.
·
Eser
Karahanlı Türkçesinin Hakaniye Lehçesiyle yazılmıştır.
·
İstifham (soru sorma) ve Tecahül-i Arif (bilmezlikten gelme)
sanatları kullanılmıştır.
·
Ahmet
Yesevinin hikmetlerinin birleşmesiyle oluşmuştur.
·
Hikmetler dini-tasavvufi şiirlerdir.
·
Şiirlerde
ulusal ögeler (ölçü, nazım biçimi, yarım uyak) ile İslamlıktan gelme yabancı ögeler
(din ve tasavvuf konuları, yabancı sözcükler) bir arada kullanılmıştır.
·
Eserin
uyaklanışı abcd dddb eeeb şeklindedir. Dördüncü dizelerin birbiriyle uyaklı
oluşu hatta zaman zaman aynen tekrarlanışı bu şiirlerin musiki ile okunmak
için söylendiğini gösterir.
·
Divan-ı
Hikmet'i Ahmet Yesevi yazmamıştır; Ahmet Yesevi'nin kurduğu tarikattaki Şaban
Durmuş, Ahmet Yesevi'nin görüşlerini ve düşüncelerini kitap haline
getirmiştir.
·
Didaktiktir
ve manzum bir eserdir.
Ayrıca bakınız-> Divân-ı
Hikmet Nedir? Özellikleri
Divanı Hikmet'ten Seçmeler
1.
Didar üçün cannı kurban kılmagunça İsmail dik didar ârzû kılmang dostlar Candın kiçip tarfkatke kirmegünçe Âşık min dip yalşan da'va kılmang dostlar
Dostlar sevgili (Tanrı aşkı) için
canınızı kurban etmeyince, İsmail gibi Tanrıyı arzu etmedikçe; o yolda kurban
olacak kadar kendinizde coşku heyecan duymadıkça bu yola girmeyin. Candan
geçip Tanrı yoluna girmeyince "Ben (Tanrı yolunda) aşığım diye yalan
dava kılmayın dostlar."
2.
Âşıklışı uluş işdür bilseng munı Mihnet birle sınar irmiş Mevlâm sini Renc ü mihnet birle bolsang tüni küni Ma'şûkungdan köngül özge kılmang dostlar
Âşıklık yüce bir duygudur, bunu iyi
bilin. Tanrı sıkıntılı bir yaşam ile seni sınar.Gece gündüz eziyet ve
sıkıntıyla dolu olsanız, Tanrıdan başkasına gönül vermeyin dostlar.
3.
Kul Hoca Ahmed özdin kiçmey da'vâ kılma Halk içinde âşık min dip tilge alma Âşıklışı uluş işdür gafil bolma Gafil bolup Hak dîarın körmeng dostlar
Kul Hoca Ahmet, kendi nefsini
öldürmedikçe Tanrıya ulaşma isteğine ilişme. Halk arasında "Ben
âşığım" diyerek diline alma. Âşıklık zor bir iştir bunu iyi anla.
"Şaşkın olup Tanrı yüzünü görmemezlik etmeyin dostlar."
1. Hikmet
Bismillah
deyip beyan ederek hikmet söyleyip
Talep
edenlere inci, cevher saçtım ben işte.
Riyazeti
sıkı çekip, kanlar yutup
"İkinci
defter" sözlerini açtım ben işte.
Sözü
söyledim, her kim olsa cemale talip
Canı
cana bağlayıp, damarı ekleyip,
Garip,
yetim, fakirlerin gönlünü okşayıp
Gönlü
kırık olmayan kişilerden kaçtım ben işte.
Nerde
görsen gönlü kırık, merhem ol
Öyle
mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol
Mahşer
günü dergâhına yakın ol
Ben-benlik
güden kişilerden kaçtım ben işte.
Garip,
fakir, yetimleri Rasul sordu
O
gece Mirac'a çıkıp Hakk cemalini gördü
Geri
gelip indiğinde fakirlerin halini sordu
Gariplerin
izini arayıp indim ben işte.
Ümmet
olsan, gariplere uyar ol
Ayet
ve hadisi her kim dese, duyar ol
Rızk,
nasip her ne verse, tok gözlü ol
Tok
gözlü olup şevk şarabını içtim ben işte.
Medine'ye
Rasul varıp oldu garip
Gariplikte
sıkıntı çekip oldu sevgili
Cefa
çekip Yaradan'a oldu yakın
Garip
olup menzillerden geçtim ben işte.
Akıllı
isen, gariplerin gönlünü avla
Mustafa
gibi ili gezip yetim ara
Dünyaya
tapan soysuzlardan yüzünü çevir
Yüz
çevirerek derya olup taştım ben işte.
Aşk
kapısını Mevla’m açınca bana değdi
Toprak
eyleyip "Hazır ol!" deyip boynumu eğdi
Yağmur
gibi melâmetin oku değdi
Ok
saplanıp yürek, bağrımı deştim ben işte.
Gönlüm
katı, dilim acı, özüm zalim
Kur'an
okuyup amel kılmıyor sahte âlim
Garip
canımı harcayayım, yoktur malım;
Haktan
korkup ateşe düşmeden piştim ben işte.
Altmış
üçe yaşım ulaştı, geçtim gafil;
Hakk
emrini sıkı tutmadım, kendim cahil;
Oruç,
namaz kazaya bırakıp oldum ergin;
Kötüyü
izleyip iyilerden geçtim ben işte.
Vah
ne yazık, sevgi kadehini içmeden,
Çoluk-çocuk,
ev-barktan tam geçmeden
Suç
ve isyan düğümünü burada çözmeden
Şeytan
galip, can verirken de şaştım ben işte.
İmanıma
çengel vurup kıldı gamlı,
Mürşid-i
kamil Hazır ol!" deyip saçtı koku
Lânetli
şeytan benden kaçıp korkusuz gitti kirli
Allah'a
hamd olsun, iman nuru açtım ben işte.
Mürşid-i
kamil hizmetinde gidip yürüdüm;
Hizmet
kılıp göz yummadan hazır durdum;
Yardım
etti, Şeytanı kovalayıp sürdüm;
Ondan
sonra kanat çırpıp uçtum ben işte.
Garip,
fakir, yetimleri sevindiresin;
Parçalayıp
aziz canını eyle kurban;
Yiyecek
bulsan, canın ile misafir
Hak'tan
işitip bu sözleri dedim ben işte.
Garip,
fakir, yetimleri her kim sorar,
Râzı
olur o kulundan Allah.
Ey
habersiz, sen bir sebep, kendisi saklar;
Hak
Mustafa öğüdünü işitip dedim ben işte.
Yedi
yaşta Arslan Baba ya verdim selâm;
"Hak
Mustafa emanetini eyleyin armağan"
İşte
o zamanda binbir zikrini eyledim tamam
Nefsim
ölüp lâ-mekâna yükseldim ben işte.
Hurma
verip, başımı okşayıp nazar eyledi
Bir
fırsatta ahirete doğru sefer eyledi
"Elveda"
deyip bu âlemden göç eyledi
Medreseye
varıp, kaynayıp coşup taştım ben işte.
Sünnet
imiş, kâfir de olsa, verme zarar
Gönlü
katı, gönül inciticiden Allah şikayetçi;
Allah
şahid, öyle kula "Siccin" hazır
Bilgelerden
işitip bu sözü söyledim ben işte.
Sünnetlerini
sıkı tutup ümmet oldum:
Yer
altına yalnız girip nura doldum;
Hakk'a
tapanlar makamına mahrem oldum,
Bâtın
mızrağı ile nefsi deştim ben işte.
Nefsim
beni yoldan çıkarıp hakir eyledi
Çırpındırıp
halka ağlamaklı eyledi
Zikr
söyletmeyip şeytan ile dost eyledi;
Hazırsın
deyip nefs başını deldim ben işte.
Kul
Hoca Ahmed, gaflet ile ömrün geçti;
Vah
ne hasret, gözden, dizden kuvvet gitti;
Vah
ne yazık, pişmanlığın vakti yetişti;
Amel
kılmadan kervan olup göçtüm ben işte.
Ayrıca bakınız->
·
Divanı Hikmet'in tamamı (Türkiye
Türkçesine çevrilmiş olarak) ve Ahmet Yesevî'nin Hayatı (Not:
154 sayfa. Belge içerisinde Hikmetler bentler şeklinde verilmiş, ancak
eserdeki -münacaat hariç- tüm hikmetlerin dörtlükler halinde yazılmış
olduğunu unutmayalım.)
|
.