Yazar: İsmail Hakkı Cengiz
Bugün Türkçemiz bilinçli veya bilinçsiz
korkunç bir saldırı altındadır. Dil konusunda hiçbir duyarlılığı, derinliği
hatta bilgisi olmayan ama bir şekilde ekranlarda, sayfalarda yer bulabilen,
kimliksiz ve yetersizlerin kullandığı çirkin sokak ağzı hızla yaygınlaşmakta,
Türkçemizi yozlaştırmaktadır.
Bu yozlaştıran, anadilimizi kemiren,
sokak ağzına, Türkçeye bu feci saldırıya birkaç örnek verelim:
“Ki” ekinden başlayalım. Olumsuz veya
soru cümlelerinin sonunda veya cümlenin ortasında bağlaç olarak kullanılan “ki”
eki, yerli-yersiz karşımıza çıkıyor. “zaten yaptım ki”, “geldim ki” gibi olumlu
cümle sonlarında, kulağımızı tırmalayacak şekilde kullanılabiliyor. Ekranda yer
bulabilen biri, “eğer ki siz de benim gibi teknoloji özürlüyseniz…” şeklinde
bir cümle kuruyor. Bu cümlede “ki”ye gerek var mı? “Eğer siz de benim gibi
teknoloji özürlüyseniz” demek neyine yetmiyor. Böyle kullanmak çok daha güzel değil
mi?
Başka yaygın ve yanlış kullanımlar;
Hele ki, meselâ, “hele ki temmuz
sıcağında…” Doğrusu, “hele temmuz sıcağında…”
Elbette ki, meselâ, “elbette ki
kazanacağız.” Doğrusu, “elbette kazanacağız.”
En feci yanlışlardan biri, “Maalesef ki”
şeklindeki kullanım. Maalesef kelimesi, Türkçedeki “ne yazık ki” kavramının
karşılığıdır. “Ki” ekini illa kullanacaksanız, “ne yazık ki” şeklinde
kullanabilirsiniz ama “maalesef ki” olmaz. Sadece, “maalesef” olur.
En yaygın yanlış kullanımlardan biri,
“tekrardan” şeklindeki, “tekrar” kelimesinin bozulmuş hali! Bu kullanım,
“yaparaktan”, ederekten, “giderekten” gibi yanlış kullanımların aynısıdır. Daha
Türkçe olarak, “yeniden” diyebilirsin ama “tekrardan” olmaz. Anlamı
kuvvetlendirmek istiyorsan, “tekrar tekrar” diyebilirsin fakat “tekrardan”
diyemezsin.
Son zamanlarda yoz bir kullanım daha
ortaya çıktı: “Sonrasında”! Bir konuşmacı veya yazar bir şey anlatıyor; “şöyle
oldu, böyle yaptık, ‘sonrasında’ şu oldu”. Peki, ben de soruyorum: “Sonra”
kelimesine ne oldu? Yine soruyorum: “Ardından”, “arkasından” kelimelerimize ne
oldu? Hayır, “sonrasında” yoz ve yanlış bir kullanımdır. “Sonra”, “ardından”,
“arkasından” gibi, bir olay zincirini anlatacak pek çok kelimemiz var.
Diğer yanlış kullanımlara geçmeden bir
soru sorayım: Biz yozlaşmanın bir parçası mı olacağız yoksa yozlaşmayla
mücadele mi edeceğiz?
Yozlaşmaya dikkat çekmeye devam
ediyorum: Diğer bir yanlış kullanım; “adına”! Sattıkları bir üründen şikâyetçi
olduğum şirketin halkla ilişkiler görevlisi bana aynen şu iletiyi gönderdi:
“Size cevap verebilmek adına telefon numaranızı yazar mısınız?” “Adına” ne
yahu? “Adına”, temsilen demek. Hiç buraya uyar mı? “İçin” olacak. “Size cevap
verebilmemiz için telefon numaranızı yazar mısınız?” “İçin” kelimesi gelmesi
gereken yerlerden, “için” kelimesini atıp, kendilerince daha havalı gözüken
“adına” terimini kullanıyor ama dilimizi de feci biçimde bozuyorlar.
Şimdi, kulağımı en çok tırmalayan iki
yoz kullanıma geliyorum:
İlki, “süper”, “süppeeer”… Bu ne yahu?
“Çok iyi”, “çok güzel”, “üstün”,
“olağanüstü…” İşte onun ifade etmek istediğini fazlasıyla karşılayan birçok
Türkçe kelime…
Yetmedi mi? Peki; müthiş, harika,
şahane, muhteşem, harikulade… Ben bunları söyleyince, kimileri, “bunlar da
Arapça, Farsça, ne far var diyor”!
Fark şurada: Bunlar edebiyatımıza,
müziğimize girmiş. Edebiyatımızın zirve yazarları, şairleri hatta annelerimiz
bunları kullanmış, kullanıyor.
Biz ırkçı değiliz. Kültürümüze girmiş
olan tren, otobüs, telefon, telgraf, televizyon gibi kelimelere bir itirazımız
yok. Gerek doğudan gerek batıdan gelen, benimsediğimiz kelimeleri atalım
demiyoruz. Ana dilimizi annelerimizin dilini kullanalım diyoruz.
Gelelim, yozlaşmanın en yoğun ve yaygın
olduğu meseleye; “süreç” meselesine, süreç yangına… Süreç, her yere uyan bir
maymuncuk… Bir moda kelime… Öyle bir moda ki modern olmak için sanki her
cümleye girmeli!
Zaman içinde elbette yeni kavramlar,
yeni kelimeler üretilebilir, üretilmeli, bunlardan biri de süreç olabilir.
Fakat bu ürettiğiniz kelime yerli yerinde kullanılmalı! Unuttuğunuz, aklınıza
gelmeyen her kelimenin yerine yapıştırılmamalı! Yüzlerce kelimemizi bir tek
“süreç” kelimesiyle ifade edip dilimizi fakirleştirmemeli. Bu “moda” kelime, en
başta kendisinin de türetildiği “SÜRE”yi yedi. En çok seyredilen kanallardan
birinde sunucu şu cümleyi kurdu: “Haziran’dan Eylül’e kadar olan süreçte…”
Hayır, süreçte değil yahu, SÜREDE!
Ayrıca bu süreç seli; dönem, devir,
safha, devre, aşama, merhale, olay, hadise, vaka, dava, sorun, mesele, dönemez,
müddet, mühlet, iş, işlem, işlev, hamle, adım, girişim, durum, hal, vaziyet
gibi hemen aklıma gelen ve şimdi aklıma gelmeyen yüzlerce kelimeyi yuttu.
Hepsini atıyorsunuz yerine, “süreç” i koyuyorsunuz. Süreç kullanılan yerlere
bakın bu kelimelerden birinin yerine kullanılmış olduğunu fark edeceksiniz. Tam
bir yozlaşma, feci bir fakirleşme. Süreç, kelime yiyen kelime…
Dilimizdeki yozlaşma bunlarla sınırlı
değil. Diğer bazı yaygın yanlışları, öte yandan, Türkçenin büyüleyici
güzelliğinden örnekleri aşağıdaki bağlantılarda görebilirsiniz.
Türkçe ürkütücü bir saldırı altında.
Bunu durdurmak, yozlaşmayla mücadele etmek her Türk’ün birinci ve kaçınılmaz
görevidir.
x x x
İLGİLİ YAZILAR
Büyüleyen TÜRKÇE ve TÜRKİYE’nin
Büyüleyici İstikbali
‘Süreç’ ‘Adına’ ‘TERFİ Aldık’ ‘İzliyor
Olacağız’ da ‘Lüksümüz Yok’
Güzel TÜRKÇEMİZİ Yozlaştıran Amansız Bir
SÜREÇ!
hacengiz@gmail.com





