Kazan Hanlığı

İdil (Volga) Irmağı kıyısındaki Kazan şehrinde kurulmuş bir Türk Devleti. Kuzeydoğu Avrupa’ya göç eden Türkler tarafından 15. yüzyılda kurulup, 16. yüzyılın ortalarında Ruslar tarafından yıkıldı. Ruslar, Türkleri sevmediklerinden buranın ahâlisine Moğollara izafeten Tatar diyerek onları kötülemektedirler.


Kazan Hanlığı, Volga Bulgarlarının yaşadıkları bölgede, Altınordu Devleti’nin eski hanlarından Uluğ Muhammed Han tarafından 1437 târihinde kuruldu. Hanlığın ahâlisini Orta Asya’dan gelme yerleşik ve yarı göçebe Türkler ve Finliler meydana getiriyordu. Uluğ Muhammed Han devleti için gelişmesini mahzurlu gördüğü Moskova Knezliği’ne karşı sefere çıkıp, Rus kuvvetlerini bozguna uğrattı ve Knez Vasili’yi esir etti.

Ruslar, Kazan Hanlığı’nın hâkimiyetini tanıyıp, harp tazminatı olarak her yıl haraç vermeyi, Kazan memurlarının Rus şehirlerinde vazife yapmasını ve Oka Nehri boyunu şehzâde Kâsım’a yurt olarak vermeyi kabul ettiler. Oka Nehri boyunda kurulan “Kâsım Hanlığı" sâyesinde Moskova Knezliği kontrol altında tutuldu. Hanlığın kuruluş safhası 1437-1445 yılları arasında tamamlanmıştır.

Teşkilâtçı tedbirli, cesur ve akıllı bir idâreci olan Uluğ Muhammed Han’ın vefâtıyla oğlu Mahmûd Han (1445-1462) Kazan Hanlığı tahtına geçti. Mahmûd Han devrinde Kazanlılar sulh, sükûn huzur ve refah içinde yaşadılar. Mahmûd Han’ın 1462’de vefâtıyla oğlu Halil (1462-1467) ve İbrâhim (1467-1479) Kazan Hanı oldular. İbrâhim Han devrinde taht mücâdeleleri başladı. İbrâhim Han’a karşı bâzı beyler Kâsım Hanlığı’nın kurucusu Kâsım’ı Kazan Han’ı olarak tanıdılar.

Taht Kavgaları Başladı

Türklere karşı fırsat kollayan Moskova Knezliği bu durumu değerlendirerek İbrâhim Han’a karşı Kâsım Han’ı destekledi. Hânedanlık meselesi Moskova Knezliğinin kontrolünü gevşettiğinden Ruslar, Türklerin hâkimiyetinden kurtulmak için faâliyete geçtiler. Papalık tarafından, Bizans sülâlesinden Sofia ile evlendirilen Üçüncü İvan, 1480’de Türk hâkimiyetinden ayrılarak istiklâlini îlân etti.

Kazan Hanlığı’ndaki taht mücâdeleleri 1552 târihine kadar devâm etti. Kazan tahtına sâhib olmak isteyen prensler, Ruslar’dan da teşvik ve yardım alarak iktidar mücâdelesine devâm ettiler.

Kazan Hanlığı’nın iç işlerindeki karışıklıklardan büyük ölçüde istifâde eden Ruslar, 1487 yazında Kazan’a girdiler. Muhammed Emin Rus taraftârı görünerek, usta bir siyâset tâkib edip 1506’da Rusları Kazan’dan attıysa da bütün tehlikeyi ortadan kaldıramadı. 1521’de Kırım sülâlesinin, 1552’de Astırhanlıların hâkimiyetine geçen Kazan Hanlığı, devamlı Rus saldırılarına uğradı. İlk çar ünvanlı Moskova Knezi olan Dördüncü (Korkunç) İvan Hıristiyan Avrupa’dan silah ve asker de alarak 150.000 kişilik ordusu ve 150 top ile Kazan Hanlığına karşı harekete geçti.

Kazan’ı müdâfaa eden şehirdeki 33.000 asker ve dışardaki 15.000 atlı Hanlık kuvvetleri ile Ruslar arasında 1552 yazında şiddetli çarpışmalar meydana geldi. Kazan’daki müdâfilerin huruç harekâtı ve atlı kuvvetlerin saldırıları sonucu Rusları yok etme metodu, Avrupa’dan getirilen toplar ve İngiliz mühendislerinin duvar altı lağım tekniği karşısında tatbik edilemedi.

Rusların Korkunç Vahşeti

Ağustos başında Kazan’a giren Ruslara karşı sokak muhârebeleri yapıldı. Ruslara karşı en şiddetli mücâdele Kul Şerif Câmii ve Medresesi çevresinde oldu. Seyyid Kul Şerif dâhil bütün medreseliler şehid edildiler. Yâdigar Muhammed Han ve etrâfındakiler esir edildi. Kazanlıların çok azı dışında, genç-ihtiyar, kadın-erkek katliama uğradı. Maddî mânevî kültür eserleri imhâ edilerek şehir ve devletin hazineleri Ruslar tarafından yağmalandı. Kazan ülkesi Rusların hâkimiyetine girince çeşitli târihlerdeki istiklal mücâdeleleri kanlı şekilde bastırıldı.


Hanlıkta yerleşik Bulgar Türkleri ve yarı göçebe Kıpçak Türkleri hâkimdiler. Hanlığın başında bulunan “Han”, boyları temsilen “Karacılar Dîvânı” ile idârede söz sâhibi idârî, askerî ve dînî temsilciler hükûmeti meydana getirirdi. Saltanat, hânedândan en büyük oğulun hakkıydı. Bütün memleketi alâkadâr eden meseleler için temsilciler heyetinden meydana gelen Kurultay toplanırdı.

Kazan Hanlığı’nın iktisâdî temeli tarıma dayanırdı. İslavlara hububat mahsulleri, meyve, bal, balmumu, balık ile çeşitli kürk ve eşyâları ihraç edilirdi. Kazan’da yabancı tüccarlar için ayrı bir bölge kurulmuştu. Her yıl 24 Eylül günü Volga Nehri’ndeki adada panayır kurularak ülkenin her tarafındaki tüccarlar burada toplanır, alışveriş yaparlardı.

Kazan’da saraylar ve câmiler inşâ edilerek, âlimlerin ve dînî müesseselerin bütün ihtiyaçları devlet bütçesinden karşılanırdı. Dânişmend, derviş, hâfız, hâkim, kâdı, molla yetiştirilerek, her Kazanlı İslâm dîninin esaslarını öğreninceye kadar câmi, mekteb ve medreselerde okutulurdu. Kul Şerîf Câmii ve Medresesi en meşhur Kazan müessesesidir.

Kazan Hanlığı, Ruslar tarafından işgâl edilince maddî ve mânevî eserler yağmalanıp, tahrib edildi. Devlet adamları ve âlimler katliamlarda insafsızca, çocuklar da kadınlarla birlikte öldürüldüler.


Bugün Kazan’da Rusya Federasyonuna bağlı Volga (İdil) Tatar Cumhûriyeti hâkimdir.

Türk Alemiyiz
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…