#TürkTarihi, #Orhun Yazıtları #Göktürk Alfabesi
Orhun Yazıtları Müzesinde bulunan
Kültiğin Yazıtı, Karakurum, Moğolistan
Orhun Yazıtları'ndan olan Kültiğin
Yazıtı, Moğolistan'da Orhun Yazıtları Müzesi'nde ziyaretçilere
sergilenmektedir.
Orhun Yazıtları, Göktürk Yazıtları ya
da Köktürk Yazıtları, Eski Türkçe (𐰆𐰺𐰴𐰣∶𐰖𐰔𐱃𐰞𐰺𐰃) Türkler'in bilinen ilk Alfabesi olan
Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Bu yazıtlar
Türkçenin tarihsel süreçteki gramer yapısı ve bu yapının değişimiyle ilgili
bilgiler verdiği gibi Türklerin devlet anlayışı ile yönetimi, kültürel ögeleri,
komşuları ile soydaşlarıyla olan ilişkileri ve sosyal yaşantısıyla ilgili
önemli bilgiler içermektedir.
Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarını
Yollıg Tigin yazmıştır. Yollığ Tigin aynı zamanda Bilge Kağan'ın yeğenidir.
Yazıtlarda bu abidelerin sonsuzluğa kadar kalması temennisi ile "Bengü
Taşlar" denmiştir.
Yazıtlar, 1889 yılında Moğolistan’da
Orhun Vadisi'nde bulunmuşlardır.[2] Bu yazıtlar II. Göktürk Kağanlığı'na
aittir. Yazılış tarihleri MS. 8. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Yazıtlardan
Kül Tigin Yazıtı 732 yılında, Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında yazılmışlardır.
1893 yılında Danimarkalı dilbilimci
Vilhelm Thomsen tarafından, Rus Türkolog Vasili Radlof’un da yardımıyla
çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisi'nde
bilim dünyasına açıklanmıştır.
Bulunması ve üzerinde yapılan
incelemeler
Göktürk alfabesi ile Türkçe yazılı
olan Bilge Tonyukuk yazıtları Orhun Yazıtlarının bir parçasıdır
Orhun harfleriyle yazılan yazıtlardan
13. yüzyıl Moğol tarihçisi Alaaddin Ata Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan-güşa adlı
yapıtında söz etmiştir. Çin kaynakları da yazıtların dikilişini bildirmekteydi.
Yine de bu durum 18. ve 19. yüzyıllara kadar bilim dünyasının bilinmeyeni
olarak kalmalarına engel olamadı. İlk olarak Rus çarı I. Petro'nun emriyle
Sibirya'nın bitki örtüsünü incelemek için görevlendirilen bitki bilimci Daniel
Gottlieb Messerschmidt ve kendisine rehber olarak verilen İsveçli tutsak subay
Johan von Strahlenberg, 1721 yılında Güney Sibirya'da, Yenisey Nehri'nin yukarı
mecrasında bu yazı ile yazılmış ve Kırgızlara ait oldukları düşünülen mezar
taşlarını içeren Yenisey Yazıtları'ndan bir tanesini keşfetti. Bir yıl sonra
tutsaklığı son bulan Strahlenberg, İsveç'e dönüşünde bu inceleme ile ilgili
izlenimlerini kitap hâline getirip 1730 yılında Stockholm'de yayınladı. Böylece
Orhun Yazıtları bilim dünyasının dikkatini çekmiş oldu.
Bu gelişmeye rağmen Sibirya'ya araştırma
amacı ile ilk bilimsel heyetler ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru
gönderilebilmiştir. Bu ilk heyetler 1887 ile 1888'de Finlandiya'dan Sibirya'ya
gönderilen Fin araştırma heyetleri idi. Fin heyetlerinin bu bilimsel gezileri
sonucu Yenisey mezar yazıtlarının kopyaları ilk kez olarak yayımlanmıştır. Aynı
yıl Rus arkeologlarından Nikolay Mihailoviç Yadrintsev Moğolistan'da, Orhun
Irmağı kıyılarında aynı yazı ile yazılmış çok daha büyük iki yazıt buldu.
Yadrintsev'in Orhun Yazıtları adı verilen bu iki büyük yazıt ile ilgili eseri
1890 yılında yayımlandı. Moğolistan'daki bu yeni keşif üzerine Axel Olai Heikel
başkanlığında bir Fin araştırma heyeti Orhun Irmağı kıyılarına gitti. Fin
heyetinin yaptığı bu bilimsel gezi sonunda Orhun Yazıtları'nın mükemmel
kopyaları yayımlandı.
Orhun Yazıtları aynı yıl Rusya'da da
yayınlandı. Bu ikinci yayın Vasili Radlof'un başkanlığında yapılan Rus bilim
heyetinin gezisi sonucu ortaya çıkmıştı.
Orhun Yazıtları'nın Finlandiya'da
yayınlanan atlası bu taşlardan birinin üzerinde bulunan Çince yazıtın
okunabilen kısımlarının bir çevirisini de içeriyordu. Bu kısa Çince metin hiç
şüphesiz bilinmeyen bir yazı ve dille yazılmış olan asıl metnin çevirisi
olamazdı; fakat bu Çince metin bu iki yazıttan birinin 732 yılında ölen bir
Türk prensinin anısına dikilmiş olduğunu haber veriyordu. Böylece, bu
yazıtların kimlere ait olduğu ve hangi dilde yazıldığı sorusunu cevaplamış
oluyordu. Bu iki yazıt Türklerin atalarından kalma idi; bunlarda kullanılan dil
de eski bir Türk lehçesinden başka bir şey olamazdı.
Bu husus, ünlü Danimarkalı dilbilimci
Vilhelm Thomsen'in 15 Aralık 1893'te Kopenhag Bilimler Akademisi'nin bir
toplantısında Orhun ve Yenisey yazıtlarında kullanılan "runik" yazıyı
çözümlediğini bilim dünyasına duyurduğu zaman hiçbir şüpheye yer bırakmayacak
bir şekilde aydınlanmıştı. Thomsen'in eski Türk "runik" yazısının
çözümü ile ilgili raporu çok geçmeden Danimarka Bilim ve Edebiyat Akademisi
bülteninde yayımlandı.
Thomsen'in eski Türk "runik"
yazısını çözümü bilim dünyasında, özellikle Türkologlar arasında büyük bir
heyecan yaratmıştı. Vasili Radlof, daha 1894 Mart'ında Orhun Yazıtları üzerine
hazırlayacağı eserinin ilk kısmı olan Erste Lieferung'u yayımladı. Bu eserin
ikinci kısmı aynı yılın Mayıs ayında, üçüncü kısmı da 1895'te yayımlanmıştır.
Orhun ve Yenisey yazıtlarının bu yayını acele ile hazırlanmış bir eser
olduğundan okuma ve açıklama yanlışları ile doludur.
Orhun alfabesini çözen Danimarkalı
dilbilimci Vilhelm Thomsen.
Radlof gibi aceleci davranmayan
Thomsen ise iki büyük yazıtın yayınını 1896'da gerçekleştirmiştir. Birinci
kısımda eski Türk "runik" yazısı ile yazının sistemi
"runik" harfli örneklerle ayrıntılı şekilde incelenmektedir. Bu
kısımda ayrıca eski Türk yazısının kökeni sorunu da ele alınmıştır. Eserin
ikinci kısmı eski Türk tarihi ile ilgili bir inceleme yazısı ile başlamakta,
bundan sonra da iki yazıtın yazı çevrimli metinleri ve Fransızca çevirileri
verilmektedir. Metin ve çevirileri, açıklama ve yazıtlarda geçen kelimelerin
alfabetik dizini izler. Thomsen'in yayını ayrıca Kül Tigin yazıtındaki Çince
yazıtın Edward Harper Parker tarafından yapılmış İngilizce bir çevirisini de
içermektedir. Thomsen'in bu başarılı yayını kendisinden sonra Orhun Yazıtları
üzerine çalışan bilginler tarafından da örnek alınmıştır.
Radlof, 1897'de yazıtları incelediği
eserinin ikinci basımını yayımlamıştır. Kül Tigin yazıtının Rusça bir yayını da
1899'da Platon Mihayloviç Melioranski tarafından yapılmıştır. Aynı yıl, Radlof
yazıtların yeni basımının ikinci cildini yayımlamıştır. Radlof'un bu eseri F.
Klementz tarafından Bain-Tsokto mevkiinde bulunan Tonyukuk yazıtının
"runik" harfli metni ile yazı çevrimi ve Almanca çevirisini içerir.
Bunları açıklamalar ve sözlük bölümleri izler. Bu eserin devamına ayrıca çok
önemli iki inceleme yazısı da eklenmiştir. Bunlar Friedrich Hirth'in ve Wilhelm
Barthold'un deneyimlerinde oluşan incelemeleridir.
Türkiye'de Orhun Yazıtları ile ilgili
ilk kitap 1924 yılında Türkolog Necib Asım tarafından Osmanlı Türkçesi ile
yazılmış ve Orhun Abideleri adıyla yayımlanmıştır. Necib Asım bu kitabını
Radlof ile Thomsen'in eserlerinden yararlanarak hazırlamıştır. Harf devriminden
önce Osmanlı alfabesi ile yayımlanmış olan bu eserin bugün ise ancak tarihî
değeri vardır.
Orhun Yazıtları ile ilgili bir kitap
Türkiye'de ikinci kez Hüseyin Namık Orkun tarafından yayımlanmıştır. Dört cilt
olarak yayımlanan bu eserin birinci cildi Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarına
ayrılmıştır. Orkun, Thomsen'in yayınını örnek almış, onun daha sonradan yaptığı
düzeltmeler ve Kâşgarlı Mahmud'un sözlüğünden yararlanmıştır. Orkun, Thomsen'in
bazı okuyuşlarını düzeltmek istemiş ise de bu pek başarılı olamamış, Thomsen'in
doğru okuduğu bazı kelimeleri de düzeltmek isterken yeni yanlışlar yapmıştır.
Orhun yazısının okunuşu yarışına dahil
olan, Türkolojiye büyük katkılar sunan ünlü bilim adamı Vasili Radlof.
Orhun Yazıtları üzerinde Annemarie von
Gabain de incelemelerde bulunmuş, 1941'de yayımlanan ünlü eski Türkçe
dilbilgisi antolojisi kısmında Kül Tigin yazıtının metnini yayımlamıştır.
Gabain, Kül Tigin yazıtının metnini hazırlarken Thomsen'in 1896'da yayımlanan
ilk eserini esas almakla birlikte onun daha sonra yapmış olduğu düzeltmeleri de
göz önünde bulundurmuştur.
Orhun Yazıtları Gabain'den sonra Rus
Türkolog Sergey Yefimoviç Malov tarafından yayımlanmıştır. Malov, 1951'de
yayımlanan eserinde Kül Tigin ve Tonyukuk yazıtlarının "runik" harfli
orijinal metinleri ile Kiril harfli yazı çevrimlerini ve Rusça çevirileri
vermiştir. Malov, 1959 yılında yayımlanan ikinci eserinde de Küli Çor ve Ongin
yazıtları ile birlikte Bilge Kağan yazıtının Kül Tigin yazıtı ile ortak olmayan
kısımlarının "runik" harfli metnini, yazı çevrimini ve Rusça
çevirisini vermiştir. Malov, Orhun Yazıtları'nın yayınında Thomsen'in ve
Radlof'un yayınlarından yararlanmış ve bazı düzeltmeler yapmıştır.
Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının
ilk yayınlarından sonra yazıtların türlü yerlerinde farklı okunan ve anlaşılan
veya anlaşılmayıp bırakılan kelime ve ibareler üzerine türlü araştırmacılar
tarafından incelemeler yayımlanmıştır. Orhun Yazıtları'nın dili üzerine bir
gramer denemesi daha Radlof tarafından yapılmıştı. Thomsen'in yayını da
gramerle ilgili notlarla gramer ve kelime dizinleri içermektedir. Ancak Kül
Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının ilk grameri yine Radlof tarafından
hazırlanmıştır.
Orhun Yazıtları'nın belirli bazı
kısımları ile ilgili düzeltme denemeleri de Wilhelm Bang tarafından yapılmıştır.
20. yüzyıl başında Karl Foy, Orhun
Türkçesi'nde kelimenin kök hecesindeki ä,e ve ı ünlüleri ve bunların ayırımı
ile ilgili önemli bir araştırma yayımlamıştır. 1913'te Thomsen, Yenisey
Yazıtları'nda geçen ve ses değeri daha önce bilinmeyen bir "runik"
harf (kapalı ė ünlüsünü gösteren işaret) üzerine olan makalesini yayımladı.
Thomsen'in bu makalesini yazıtların türlü yerlerinde düzeltmeler yaptığı eseri
izledi.
1932'de Martti Räsänen Türkçede ünlü
uyumunun tarihsel gelişimi ile ilgili bir makale yayımlamıştır.[44] Räsänen bu
makalesinde Orhun Türkçesi'nde 3. kişi iyelik ekinin sadece -i/-si olduğu
görüşünü destekleyen kanıtlar göstermiştir. Ancak bu görüş yeni değildi ve otuz
yıl önce Radlof tarafından ileri sürülmüştü. Radlof, 3. kişi iyelik ekinden
sonra gelen belirli nesne ekinin yazıtlarda daima N2 (ince n) harfi ile
yazılmış olduğuna bakarak bu görüşü savunmuştu.
1936'da Türk dilinin gramer yapısı
üzerine son derece önemli bir araştırma, Kaare Grønbech'in doktora tezi
yayımlandı. Bu eserde Orhun Türkçesi ile ilgili pek çok sorun tartışılmış ve
açıklığa kavuşturulmuştur.
1939'da Macar Türkolog Julius Nèmeth, Türk
dilinde kapalı e (ė) sorunu üzerine önemli bir araştırma yayımladı. İki yıl
sonra Eski Türkçenin ilk grameri Annamarie von Gabain tarafından yayımlandı.
1941'de Hüseyin Namık Orkun, Orhun ve
Yenisey yazıtlarının sözlüğünü yayımlamıştır. Aynı yıl Nèmeth, Orhun
Yazıtları'nda geçen ve pek iyi anlaşılmayan iki cümleyi açıklayan bir makale
yayımlamıştır.
1947'de Martti Räsänen, Bilge Kağan
yazıtının batı yüzündeki son parçayı yeniden incelemiş ve yorumlamıştır. İki
yıl sonra, Orhun Türkçesi'nin kısa fakat ilginç bir fonolojisini Ahmet Cevat
Emre yayımlamıştır.
1950'de Gabain Eski Türkçedeki bazı yer
zarfları ile ilgili bir araştırma yayımlamıştır. Bundan iki yıl sonra, Eski
Türkçede ünlü uyumu sorununu ele alan iki araştırma daha Gabain ve Alessio
Bombaci tarafından yayımlandı.
Gabain, 1955'te Eski Türkçede
tarihlendirme sistemi üzerine bir araştırma yayımladı. Ertesi yıl Ahmet
Temir'in Eski Türkçedeki bağlama edatları ile ilgili bir makalesi yayımlandı.
1957'de Osman Nedim Tuna, Orhun Yazıtları'nda uygulanan bazı yazım kuralları
ile ilgili bir araştırma yayımladı. Aynı araştırmacının 1960'ta iki makalesi
daha yayımlandı.
1959'da Gabain Eski Türkçenin bir
gramer özetini yayımlamıştı. Ertesi yıl Vladimir Mihailoviç Nasilov'un Orhun ve
Yenisey kitabelerinin grameri yayımlandı. Nasilov, SSCB dışında bu konuda yayımlanmış
olan eserleri dikkate almamış, bu nedenler de daha sonra düzeltilmiş olan bazı
eski okuma yanlışları bu gramere yanlış haliyle girmiştir.
1963'te Omeljan Pritsak, Orhun
Türkçesi üzerine bir araştırma yayımlamıştır.
1968'de Pritsak'ın bir diğer
araştırması olan "Orhun Türkçesi Grameri" yayımlanmıştır. Eser beş
yazıtın yazı çevrimli metinleri ve İngilizce çevirileri ile yazıtlarda geçen
kelimelerin analitik bir sözlüğünü içermekteydi.
1970'te Muharrem Ergin'in Orhun
Abideleri isimli eseri yayımlanmıştır. Bu eser, Kül Tigin, Bilge Kağan ve
Tonyukuk yazıtlarının metinleri ve Türkçe çevirileri ile küçük bir sözlüğü
içermekteydi.
Joseph Matuz, 1972'de Çek ve Moğol
arkeologların 1958 yılında Kül Tigin yazıtında yaptıkları bilimsel araştırmalarda
buldukları Kül Tigin yazıtından kopmuş parçalarla yazıta ait mermer kaplumbağa
heykeli üzerindeki sekiz kelimelik yazıtı yayımladı. Matuz'un yayımladığı
parçalardan birinin üstünde b(i)t(i)d(i)m(i)z "yazdık" kelimesi
okunmaktadır. Bu kelime, Matuz'un tespit ettiği gibi, Kül Tigin yazıtının
güneybatı kenarındaki ...t(a)ş bit(i)d(i)m yoll(u)g tig(i)n ibaresinden sonra
gelmelidir.
Bunun altındaki lg2n2:b2 harfleri ise
aynı yazıtın güney yüzünün sonuna aittir: Bu bit(i)g bit(i)gme (a)tısi yol(lu)g
t2[ig(i)n b2] ... Sonuncu harf b2 ile başlayan kelimede, b[it(i)d(i)m]
"yazdım" kelimesidir.
İkinci parçada üst satırda r2I:b1Ul1çA
harfleri okunmaktadır. Bu harf dizisi yazıtın yine güneybatı kenarındaki
b(e)g(im) tig(i)n yüg(e)rü t(e)ñ... ibaresinin devamı olacaktır: t(e)ñ[ri
bolça]...
1974 yılında Norveçli Türkolog Even
Hovdhausen, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının orta kısımlarındaki ufak
fakat önemli farklarla yazım yanlışlarını inceleyen bir araştırma yayımladı.
Aynı yıl Fransız Türkolog Louis Bazin'in 12 Hayvanlı Türk Takvimi üzerine 800
sayfalık ünlü araştırması yayımlandı. Bazin, profesörlük tezi olan bu derin
araştırmasında Orhun Yazıtları'nın yazılış ve dikiliş tarihleri ile Kül
Tigin'in ve Bilge Kağan'ın ölüm ve cenaze törenlerinin tarihlerini de tam
olarak saptamayı başarmıştır.
1980 yılında Sovyet Türkolog Andrey
Nikolayeviç Kononov'un Orhun Yazıtları ile "runik" harfli bütün eski
Türk yazıtlarının grameri yayımlandı.[66] Kononov, bu eserinde Orhun Yazıtları
üzerine yalnız SSCB'de değil SSCB dışında yapılmış araştırmaları da dikkate
almıştır.
1983'te Osman Fikri Sertkaya, Kül
Tigin ve Küli Çor yazıtlarında sık sık geçen oplayu teg- deyimi üzerine küçük
fakat ilginç bir makale yayımlamıştır.
Ayrıca tarihçi Kazım Mirşan da yaptığı
araştırmalarla yazıtların okunamayan bazı bölümlerini okumuş ve 1990'lı
yıllarda yayınlamıştır. Kendisi yirmiden fazla Türk lehçesini konuşabildiği
için birçok uzmanın yaptığı bazı çeviri hatalarını da düzeltebilmiştir.
Yazıtlar
Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları
Moğolistan'daki Orhun Irmağı'nın eski yatağı yakınlarında, Koço Çaydam gölünün
civarındadır. Yazıtlar arasındaki uzaklık 1 kilometre kadardır. Matematik
koordinatları 47o kuzey enlemi ve 102o doğu boylamıdır. (47°33'51"N, 102°49'55"E)
Orhun Yazıtları bir hitap metni
özelliğindedir. "Hem maddi bakımdan, hem manevi bakımdan bu yazıtlar birer
abidedirler.(…) Kül Tigin abidesi, kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde
birinci derecede rol oynamış bulunan kahraman kardeşine karşı Bilge Kağan’ın
duyduğu minnet duygularının ve kendisini sanatkârane bir vecd ve coşkunluğun
içine atan müthiş teessürün edebî bir ifadesidir."
Metinlerin dili olan Türkçe kısımların
dışında, Çince çevirisi de vardır. Bilge Kağan yazıtı, Bilge Kağan'ın ölümünden
bir yıl sonra oğlu Tenri Kağan tarafından yaptırılmıştır. Yazıtta Bilge Kağan
ve yeğeni Yolluğ Tigin'in sözleri yer almaktadır. Bilge Kağan yazıtı hem devrilmiş
hem de parçalanmıştır. O yüzden tahribat ve silinti Bilge Kağan yazıtında çok
fazladır. Bu yazıtın etrafında yine türbe enkazı ve heykeller bulunmaktadır.
Kül Tigin yazıtı
Ana madde: Kül Tigin Yazıtı
Kül Tigin yazıtı düşük nitelikli kireç
taşı ya da mermerden yapılmış dört yüzlü tek parça büyük bir taştır. Taşın
yüksekliği 3.75 metredir. Taşın doğu ve batı yüzleri dipte 1.32 metre, üstte
ise 1.22 metre genişliğindedir. Yazıtın kuzey ve güney yüzlerinin eni de 46 ile
44 santimetredir.
Kül Tigin yazıtının bütün yüzleri 2.75
metre boyunda yazıtlarla kaplıdır. Batı yüzünde uzun bir Çince yazıt vardır.
Yazıtın diğer yüzleri baştan başa Türkçe yazıtlarla doludur. Yazıtın doğu
yüzünde 40 satır, güney ve kuzey yüzlerinde de 13'er satır vardır. Ayrıca,
yazıtın kuzey ve doğu, güney ve doğu yüzleri ile güney ve batı yüzleri arasındaki
kenar kısımlarında da küçük yazıtlar bulunmaktadır. Türkçe küçük bir yazıt da
yazıtın batı yüzüne kazınmıştır.
Altın kaplumbağa heykeli biçimindeki
mermer kaidesi üzerine de 8 satırlık, fakat 7-8 kelimesi okunabilen küçük bir
yazıt yontulmuştur.
Bu yazıt, koṅ yılka yiti
yigirmike yani "koyun yılının onyedisine" denk gelen 27 Şubat 731
tarihinde ölen Kül Tigin'in anısına dikilmiştir. Kül Tigin'in cenaze töreni
tokuzunç ay yeti otuzka yani "dokuzuncu ayın yirmiyedisine" denk
gelen 1 Kasım 731'de yapılmıştır. Batı yüzündeki Çince yazıt 1 Ağustos 732
tarihinde, Türkçe yazıtlar ise bundan yirmi gün sonra yani 21 Ağustos 732
tarihinde tamamlanmıştır. Buna göre yazıtın dikiliş tarihi de 21 Ağustos
732'dir.
Bilge Kağan yazıtı
Ana madde: Bilge Kağan Yazıtı
Bilge Kağan yazıtının Gazi
Üniversitesi'nin bahçesinde bulunan bir kopyası.
Bilge Kağan yazıtı Kül Tigin
yazıtından birkaç santimetre daha yüksektir. Ancak, bu yazıt Kül Tigin yazıtına
göre daha kötü durumdadır. Yazıtın doğu yüzünde 41 satırlık, çok daha dar olan
kuzey ve güney yüzlerinde ise on beşer satırlık Türkçe yazıt bulunmaktadır.
Bilge Kağan yazıtının batı yüzünde de Kül Tigin yazıtında olduğu gibi, Çince
bir yazıt vardır. Ancak bu yazıt büyük ölçüde tahribata uğradığından çok az
kısmı okunabilmiştir.
Bilge Kağan yazıtının kuzey yüzündeki
yazıt son 7 satırı dışında Kül Tigin yazıtının güney yüzündeki ile birebir
aynıdır. Yazıtın doğu yüzündeki 2. ve 24. satırlar da ufak farklarla Kül Tigin
yazıtının doğu yüzündeki 1. ve 30. satırlarla aynıdır.
Bu yazıt, ıt yıl onunç ay altı otuzka
yani "köpek yılının onuncu ayının yirmialtısında" ölen hükümdar Bilge
Kağan anısına dikilmiştir. Bilge Kağan'ın ölüm tarihi Bazin'in hesaplamalarına
göre 25 Kasım 734'tür. Bilge Kağan'ın cenaze töreni yine yazıta göre laģzin yıl
bişinç ay yiti otuzka yani "domuz yılının beşinci aynın
yirmiyedisine" denk gelen 22 Haziran 735'te yapılmıştır. Bazin, yazıtın
batı yüzündeki Çince yazıtın 19 Ağustos 735 tarihinde yazıldığından ve Türkçe
yazıtların otuzdört günde tamamlandığından hareketle Bilge Kağan yazıtının 20
Eylül 735 tarihinde dikilmiş olduğunu tespit etmiştir.
Bilge Kağan yazıtı, Bilge Kağan'ın
küçük oğlu Tenri Kağan tarafından diktirilmiştir.
Bilge Kağan yazıtında yer alan ve
yazıtların en ünlü kısmı:
« Türk Oğuz Beyleri, işitin! Üstte gök
çökmedikçe, altta yer denizi delinmedikçe, ilini töreni kim bozabilir?
Ey Türk ulusu! Kendine dön. Seni
yükseltmiş Bilge Kağanı'na, özgür ve bağımsız ülkene karşı hata ettin, kötü
duruma düşürdün.
Ulusun adı, sanı yok olmasın diye,
Türk ulusu için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Kardeşim Kül Tigin ve iki Şad
ile ölesiye, bitesiye çalıştım... »
(Bilge Kağan yazıtından)
Tonyukuk yazıtı
Ana madde: Tonyukuk Yazıtı
Tonyukuk yazıtı 731 yılında yazılıp
dikilmiş olan Orhun Yazıtları'nın ilkidir. Bilge Kağan yazıtı ile Kül Tigin
yazıtının yaklaşık olarak 350 kilometre doğusunda yer alır.
Dört yönlü iki taş üzerinde
yazılmıştır. Birinci taş üzerinde batı ve doğu yüzlerinde yedişer, güney
yüzünde 10, kuzey yüzünde ise 11 satır olmak üzere toplam 35 satır yer
almaktadır. İkinci taşın ise batı yüzünde 9, doğu yüzünde 8, güney yüzünde 6 ve
kuzey yüzünde 4 olmak üzere toplam 27 satır vardır. İki taşın toplam satır
sayısı 62'yi bulmaktadır. Yazıtı, Bilge Kağan dönemine kadar başkomutanlık ve
vezirlik yapmış olan Tonyukuk dikmiştir. Metnin yazarı da yine Tonyukuk'tur.
Tonyukuk yazıtının sanal ortama
geçirilmiş hali.
Yazıtların yazıcısı
Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının
yazıcısı Kül Tigin'in yeğeni Yolluğ Tigin'dir. Eski Türkçede yeğenin karşılığı
olan atı bugün yalnızca Sarı Uygurca'da ati, hati şekillerinde yaşamakta olup
"çocuk, torun" anlamlarına gelmektedir.
Kül Tigin yazıtının güneydoğu ve
güneybatı kenarlarındaki yazıtlarla Bilge Kağan yazıtının güneybatı kenarındaki
kısa yazıt Yolluğ Tigin'in sözleridir. Kül Tigin yazıtının güney yüzündeki son
cümle de yine Yolluğ Tigin'e aittir.
Kül Tigin yazıtının doğu, güney, kuzey
yüzleri ile kuzeydoğu kenarındaki yazıtlar ve Çince yazıtının bulunduğu batı
yüzündeki iki satırlık Türkçe yazıt Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Bilge
Kağan yazıtının büyük kısmı da onun ağzından olmakla birlikte, yazıtın güney
yüzündeki 10. satırın altıncı kelimesinde sonra yazıtı diktiren Tenri Kağan
konuşmaktadır. Yazıtın Çince yazıtının bulunduğu batı yüzünün üst kısmındaki
lirik yazıt da yine Tenri Kağan'ın ağzındandır.
Yolluğ Tigin, Kül Tigin yazıtını yirmi
günde, Bilge Kağan yazıtını da otuz günde yazmıştır.
Orhun Abideleri'nde Binicilik
Moğollar ve Türkler, Hunlar zamanından
beri gerçek anlamda binicilikte usta halklar olarak ün yapmışlardır. Önemli dil
belgesi olarak kabul edilen Orhun Yazıtlarında, eğer yaya olarak gidilmek
mecburiyetinde olunsaydı o zaman biz bunu büyük bir yoksulluğun işareti olarak
kabul edecektik.
Orhun Abideleri'nde Sosyal Devlet
Anlayışı
Yazıtlara baktığımızda; Köktürklerde
sosyal devlet anlayışının, devrine göre oldukça ileri düzeyde olduğunu
görmekteyiz. Yazıtların birçok bölümünde, devletin; fakir, yoksul ve aç
milleti, zengin hâle getirip, karnını doyurduğundan, hatta çıplak kişilerin
giydirildiğinden bahsedilir. Bu mesajların verildiği yerlerde, Türk milletinin,
önceki yoksul dönemleri ile şimdiki zengin ve kalkınmış milletin de, mukayesesi
yapılır.
Eski Türk runik yazısı
Ana madde: Orhun alfabesi
Orhun Yazıtları'nda kullanılan
Türklerin millî alfabesi olan eski Türk "runik" yazısı 38 harf veya
işaretten oluşur. Bu harflerin dört tanesi ünlü işaretlerdir. Her ünlü işareti
Türkçenin 8 temel ünlüsünden ikisini yazmakta kullanılır. Başka bir deyişle,
eski Türk runik yazısında a/e için bir harf, o/u için bir harf ve ö/ü için de
bir harf vardır.
Geri kalan 34 işaretin 20 tanesi b, d,
g, k, l, n, r, s, t ve y ünsüzleriyle çifte harflerdir. Diğer bir deyişle eski
Türk runik yazısında bu ünsüzlerin her biri için biri kalın öbürü de ince olmak
üzere ikişer harf vardır. Kalın ünsüz işaretleri kalın ünlülü kelimelerin, ince
ünsüz işaretleri de ince ünlülü kelimelerin yazımında kullanılır.
Yazıtlarda uygulanan yazım kuralları
Orhun Yazıtları'nda uygulanan yazı
sistemi, hece yazısı ile alfabetik sistemin bir karışımı gibidir. Ünlü
işaretlerinin kullanılışı sınırlı olup belirli yazım kurallarına bağlıdır.
Ünsüz işaretleri de çoğu kez ünlü ile başlayıp ilgili ünsüzle sona eren
heceleri veya ses gruplarını gösterir. Belirli bazı durumlarda ise ünsüz
işaretleri yalnızca ünlü veya ünsüz çifti değerindedir.
Yazıtlardan örnekler
Orhun Yazıtları'nın okunuşunda bilim
insanları arasında bazı okuma farkları söz konusudur. Bunlar yazıtın
metinlerinin bütününe dair değil, bazı sözlerin okunuşuna dairdir. Bu sebeple
aşağıda iki farklı okuma tipinden örnekler verilmiştir.
Yazıtlarda sözler arasına "iki
nokta" (:) konulmuştur. Aşağıdaki metinlerin asıllarında da bu noktalar
belirtilmiştir.
Eski Türkçe Türkiye Türkçesi
teŋri : yarlıkadukin : üçün : özüm :
kuutum : bar : üçün : kagan : olurtum : kagan : olurup : yok : çıgań : bodunug
: koop : kuubratdım : çıgań : bodunug : bay : kıltım[75] Tanrı lütufkâr olduğu için, benim (de) talihim olduğu için,
hakan (olarak tahta) oturdum. Tahta oturup yoksul (ve) fakir halkı hep derleyip
topladım: Fakir halkı zengin yaptım.
üze kök : teŋri ; asra : yagız : yer :
kılıntukda : ekin ara : kişi oglı : kılınmış : kişi : oglınta : üze : eçüm apam
: bumın kagan : iştemi kagan : olurmış[75] Üstte
mavi gök (yüzü) altta (da) yağız yer yaratıldığında, ikisinin arasında insan
oğulları yaratılmış. İnsan oğullarının üzerine (de) atalarım dedelerim Bumın
Hakan (ve) İştemi Hakan (hükümdar olarak) tahta oturmuş.
Üze teŋri basmasar asra yir telinmeser
Türk bodun iliŋin törüŋün kim artatı udaçı erti Üstte gök basmasa, altta yer
delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti?
Bunça törüg kazganıp inim Kül Tigin
özi ança kergek boldı. Kaŋım kagan uçdukda inim Kül Tigin yiti yaşda kaltı. Bunca
töreyi kazanıp küçük kardeşim Kül Tigin kendisi öylece vefat etti. Babam kağan
uçtuğunda küçük kardeşim Kül Tigin yedi yaşında kaldı.
Türklerin İslam dinini kabul
etmesinden önce yazılan Orhun Yazıtları, muhteva olarak Türk tarihi ve kültürü
bakımından önemlidir. Yazıtlarda; Türklerin yabancıların siyasetine alet olduğu
zamanlarda bozulduğu, devlet kademelerinde bilgili ve ehil olmayan kadronun iş
başına getirildiği zaman yönetim düzeneğinin iyi çalışmayıp, ahalide hoşnutsuzluk
görüldüğü, yabancı kültürünün Türk birliğini zedeleyip, kişiliğini
kaybettirdiği, konuşma sanatına uygun bir anlatımla verilmiştir. Türk
milletinin en zor şartlarda bile içinden kuvvetli şahsiyetler çıkıp, ülkeyi
kurtarıp, devleti yeniden kurup, güçlendirdiği anlatılan abidelerde; devlet
deneyimi yanında Türklük, bağımsızlık fikrine yer verilmiştir. Ayrıca bu
yazıtlar, kağanların ulusa hesap vermesidir.
"Türk Oğuz beyleri, milleti,
işitin! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe Türk milleti, ilini töreni
kim bozabilecek idi?"
Yankılar
5 manatın arka yüzünde Orhun harfleri
yer almaktadır.
Orhun Yazıtları’nın bulunmasının
ardından yazıtlar yorumlanmaya başlamış ve 1896’da Vilhelm Thomsen yazıtları
"Muhammed dünyasının soluğunun henüz ulaşmadığı Türk dili ve edebiyatının
en eski anıtları" olarak tanımlamıştır.[78] Ardından kıyılarında tarih
öncesi bir Türk halkının yaşadığı, eskiden var olmuş bir Orta Asya denizi
varsayımını ortaya atmış olup, Mazarine Kitaplığı'nda başkan yardımcılığı yapan
Fransız edebiyatçı Léon Cahun, Orhun Yazıtları'nı eski Türklerin
yüceltilmesinde kullanılan formüllerin ilk defa ortaya çıktığı, Türk
tarihçilerine Türk Tarih Tezi'ni hazırlamalarında ilham kaynağı olan, dahası
bugünkü ortaöğretim ders kitaplarında rastlanılan söyleme son derece benzer
Asya tarihine giriş adlı kitabını yayınlamıştır.
Azerbaycan'ın para birimi olan manatın
arka yüzünde Orhun Yazıtları'ndan alıntı resmedilmiştir. Bu alıntı Bilge Kağan
yazıtının doğu yüzünden alınmıştır.
Vikipedi
.