Göktürk Kağanlığı Dönemine Ait Anıt Bulundu

            


         Göktürk Kağanlığı dönemine ait, etrafı yazılı 14 sütun ile çevrilmiş anıt bulundu. Osaka Üniversitesi ve Moğolistan Bilimler Akademisi Tarih ve Arkeoloji bölümünün yürüttüğü çalışmalarda bulunan anıtın etrafında, Göktürk yazıtlı 14 adet sütun bulundu. Kare şeklinde dizayn edilmiş alan Moğolistan’ın Dongion bölgesinde 3 yıl süren çalışmalar sonrasında açığa çıkartılmıştır.

2015’de Kazılar başlamadan önce önde gelen bilim adamlarının da dahil olduğu bilirkişiler, Türk yöneticilerine ait eserlerinin ve yerleşimlerin Ulan Batur’un batısı olduğunu düşünüyorlardı. Prof. Takaşi Osava (Takashi Osawa) tarafından yürütülen çalışmalar sonrasında, Doğu Moğolistan’da kalan bölge ile nasıl bir güç ilişkisi olduğunu netleştiren 12 yazıt bulundu. Anıtın asıl dikkat çeken tarafı yapısal düzeni olup merkezde büyük ihtimal bir ölünün gömüldüğü taş bir mezar anıt ve anıtın çevresinde ise 14 adet yazılı dikilitaş bulunmaktadır. Her bir taşta 100’den fazla tamga adı verilen Türklere ait boy simgeleri yeralmaktadır. Bu yazıtlar Moğolistan içinde bulunan en zengin yazılı bilgilerdir. Anıtın içinde bulunan at kemikleri ve koyun postu üzerinde yapılan karbon testleri ile bu yapının 8. yüzyıla, Göktürk İmparatorluğuna ait olduğu tespit edilmiştir.


Dongoin Shiree’deki Eski Türk kurganının drone ile hava çekimi. (Üstteki Kuzey) Kurganın ortasındaki delikten çıkarılan yazıtların ve lahitler bölümleri görülebilir. (Eylül 2016)

2015’de Kazılar başlamadan önce önde gelen bilim adamlarının da dahil olduğu bilirkişiler, Türk yöneticilerine ait eserlerinin ve yerleşimlerin Ulan Batur’un batısı olduğunu düşünüyorlardı. Prof. Takaşi Osava (Takashi Osawa) tarafından yürütülen çalışmalar sonrasında, Doğu Moğolistan’da kalan bölge ile nasıl bir güç ilişkisi olduğunu netleştiren 12 yazıt bulundu. Anıtın asıl dikkat çeken tarafı yapısal düzeni olup merkezde büyük ihtimal bir ölünün gömüldüğü taş bir mezar anıt ve anıtın çevresinde ise 14 adet yazılı dikilitaş bulunmaktadır. Her bir taşta 100’den fazla tamga adı verilen Türklere ait boy simgeleri yeralmaktadır. Bu yazıtlar Moğolistan içinde bulunan en zengin yazılı bilgilerdir. Anıtın içinde bulunan at kemikleri ve koyun postu üzerinde yapılan karbon testleri ile bu yapının 8. yüzyıla, Göktürk İmparatorluğuna ait olduğu tespit edilmiştir.


Antik Türk yazılarının ve kurganlarının Moğolistan platosundaki yerlerini gösteren harita.

Takashi Osawa, yazıtlar üzerinde yaptığı çözümlemenin ardından, mezarda gömülen kişinin Yabgu, yani Kağandan sonra gelen en yetkili kişi, olduğunu ortaya çıkartmıştır. Aynı zamanda bu Yabgu’nun Tölis-Şad yani Doğunun yöneticisi olduğu ve Tengri-Kağan döneminin Doğu Moğolistan yöneticisi olduğunu bulmuştur.

Araştırmalar anıtların bulunduğu Dongoin bölgesinin şu ana kadar yerini Çin ve Türk kaynaklarından da öğrenemediğimiz Göktürk İmparatorluğu’nun Doğu Sancağı’nın merkezi olduğunu göstermektedir.

Bu anıtın Göktürk Kağanlığının Doğu Sancağı’nın askeri ve politik gücünü, ilişkilerinin yoğunluğunu ve Moğollarla olan bağlarını ortaya çıkartması bekleniyor. Bunların yanısıra bu anıtın inanç sistemini anlamakta da fikirler vereceği ve konar-göçer dünyasına bakış açısına yardımcı olacağı beklenmektedir.

Çeviri: Erdinç Tunçbilek – www.osaka-u.ac.jp/en/index.html

 

bilimdili.com adresinden alınmıştır.

İlteriş Kağan Anıtı Bulundu

 

Moğolistan’da Kültigin ve Bilge Kağan’ın babası olan İkinci Göktürk Devleti kurucusu İlteriş Kutluğ Kağan’a ait anıt bulundu. Yazıtta ‘Tanrı’, ‘Türk’, ‘Kutluk’, ‘Tümen’ yazıları yer alıyor. Keşifle ‘Türk’ adının ilk kez geçtiği düşünülen Orhun Anıtları’ndan daha eski bir Türk anıtı bulunmuş oldu.


Uluslararası Türk Akademisi ile Moğol Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü iş birliğinde Moğolistan’ın Ötüken bölgesinde yürütülen bilimsel kazı çalışmaları sonucunda Göktürk Devleti’nin hükümdarları Bilge Kağan ve Kül Tigin ’in babası İlteriş Kağan’ın külliyesi ile yazıtı keşfedildi.

Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’da konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında konuşan Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Darhan Kıdırali, 2019’da Moğolistan’ın Arkeoloji Enstitüsü uzmanlarıyla Ötüken bölgesindeki Nomgon ovasında ortaklaşa başlattıkları kazı çalışmalarının başarıyla sonuçlandığını söyledi.


Kazı çalışmaları sonucunda Bilge Kağan ile Kül Tigin’in babası İlteriş Kağan’ın külliyesi ve yazıtını keşfettiklerini kaydeden Kıdırali, “Anıt metninden elde edilen bilgilere dayanarak, Nomgon külliyesinin Göktürk Kağanlığını yeniden canlandıran Kül Tigin ve Bilge Kağan’ın babası İlteriş Kutluk Kağan’a ithaf edildiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca bu külliye, ‘Türk’ adının ilk kez geçtiği Göktürk döneminin en eski yazılı anıtı olarak kabul edilmektedir” dedi.

12 SATIRLIK ESKİ TÜRK YAZISI BULUNUYOR

Kıdırali, batıdan doğuya oval biçimde inşa edilen külliyenin toplamda 49 metrekare alandan oluştuğunu belirterek, “Külliyenin etrafına hendek kazılmış ve buradan toprak yığılarak bir kale inşa edilmiş. Külliyenin batı tarafında, alanın ortasına delikli taştan bir küp (sunak), taştan insan figürleri, iki yavrusu olan aslan heykeli ve iki koyun heykeli bulunmaktadır” ifadesini kullandı.


Bunun yanı sıra külliyenin kapısında 51 balbal taşın sırayla yerleştirildiğini kaydeden Kıdırali, bunlar arasında 5 balbal taşından Aşina ailesine ait “dağ keçisi” sembolünün tespit edildiği bilgisini paylaştı.

Kıdırali, ayrıca külliye içinde bir ibadet yerinin olduğunu kanıtlayan tuğla kalıntıları ile patika üzerine serilen kil kaplamanın da bulunduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“İLTERİŞ KAĞAN ANITI, ORHUN ANITI GİBİ GÖKTÜRK DEVLETİ İÇİN ÖNEMLİ BİR ANIT”

Kıdırali, İlteriş Kağan’ın Nomgon külliyesinin genel olarak oğulları Bilge Kağan ve Kül Tigin’in anıtlarına benzediğini söyledi.

Nomgon’daki İlteriş Kağan yazıtının üst tarafında vücudu ejderha şeklinde iki kurt başı simgelendiğini belirten Kıdırali, “Taspar Kağan, Bilge Kağan, Kül Tigin ve diğer anıtların tepesine de bu tür kağanlık simgeleri olan ejderha biçimli kurt başlı bir şeklin çizildiği bilinmektedir. Nomgon anıtının, Orhun anıtları gibi Göktürk devleti için önemli bir anıt olduğu anlaşılmaktadır” değerlendirmesini yaptı.

TÜRK DEVLETLERİNDE TANITIMI YAPILACAK

Kıdırali, Uluslararası Türk Akademisi olarak Nomgon kazı sonuçları ile ilgili bilimsel kitap hazırlayacaklarını ve tanıtımını ise tüm Türk devletlerinin başkentlerinde yapmayı planladıklarını belirterek, “Moğolistan’daki Göktürk dönemine ait anıtların kazıları gelecekte de devam edecek” diye konuştu.


“İbadet yerinin önünde yazıtın üst kısmı ve kaplumbağa şeklindeki temeli keşfedildi. Bulunan eserin iki yüzünde 12 satırlık eski Türk yazısı, üçüncü yüzünde ise eski Soğd yazısı bulunmaktadır. Keşfe katılan bilim adamları, anıtın metninden ‘Tanrı’, ‘Türk’, ‘Kutluk’, ‘Tümen’ gibi bir dizi kelime tespit etti.”



#Google, #Facebook, #Türk Alemi, #Atatürk,

Türklüğümüzle Gurur Duymalıyız

 


Tarih derslerinde neden bize Osmanlı ve Selçuklu öncesini doğru dürüst öğretmiyorlar?

Anadolu medeniyetini kuranların eski Yunanlılar olduğu tezi bize yıllardır yutturuldu. Bu tarihi yalanlara karşıyız!

Herodot tarihine bakalım;

M.Ö.625 yılında Zile yakınlarında Pers ordusu bir hile ile Saka/iskit ordusunu (Alper Tunga'yı) yenene kadar tüm Anadolu'ya Saka'lar hakimdi.

Saka'lar MÖ. 5. Yüzyılda altından elbise yaparken, o tarihte ne Ruslar ne Almanlar ne de Fransızlar vardı.


Biraz daha geriye, Sümerlere (yani Orta Asyalı Kengerler) Turukku'ya, "Türk" Turku krallığına gidelim... Oralarda da Türklerin izlerine rastlıyoruz.

Şimdilerde Türkiye’ye araştırma yapmak için gelen dünya çapındaki arkeologlar topraktan çıkardıkları değerlendiriyor.

 

Belçika LEUVEN Katolik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Marc WAELKENS, Burdur -Isparta antik Ağlasun SAGALASSOS kazıları esnasında toprak altından çıkan 6-8 bin yıl öncesinin kemikleriyle işçi olarak çalıştırdığı köylülerin DNA'sını karşılaştırınca yüzde 97 oranında aynı olduğunu gördü. Yani şu anda orada yaşayan köylüler Ön-Türklerin bir kolu olan SAGALASSOS çıktı.

Frigya'sı da böyle Yazılıtaş’ı da böyle,

Urartu'su da böyle Hitit'i de böyle...

Eskiden Batılı Arkeologlar buluntuları çalıp çırpıp ülkelerine kaçırıyor, Anadolu tarihini uyduruk “Helen Uygarlığı” diye bize yutturmaya çalışıyorlardı. Şimdilerde bilim aksini ispatlamayı başarıyor.


Buna bir örnek de Assos. Assos'u kuranlar da Ön-Türklerin bir kolu Lelegler ve Pelasglar çıktı. 

Atatürk Alacahöyük kazılarını yaptırdığında,

“Benim hayatta yegâne övüncüm, servetim Türklük'ten başka bir şey değildir. Bana, insanlar üstünde bir doğuş yöneltmeğe kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük, Türk olarak dünyaya gelmemdir. Bu memleket tarihte Türk'tü, bugün de Türk'tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.” Demiştir.

Çeşitli araştırmalar gösteriyor ki Anadolu uygarlığını eski Yunan'ın kurduğu tezi doğru değildir.

Tabii ki Göbeklitepe Turukku krallığı ve yine Urumiye deki Urmu da Ön-Türk uygarlığıdır.

S.N Kramer ile Prof. Osman Turan hoca, “Sümerce ‘deki 950 kelimenin kökeni Türkçedir” dedi.


Yunan’a, Helen’e bağlamaya çalışan tarihçiler suspus oldular.

Bu kelimeler Türkçe değil de örneğin Yunanca veya Ermenice çıksaydı!!??

O zaman dünyayı ayağa kaldırırlardı.

Bugün pek çokları kökenlerini Sakalara /İskitlere bağlama telaşında.

Hemen hepsi köklerini Azerbaycan’ın Gobulistanına, Albania'sina, Gabanasına ve daha kuzeyine bağlamaya başladı...

 


Çünkü tarihte biraz geri gidince kökleri olmadığını öğrendiler.

Antik Yunan tanrılarının bile Mısırdan çalıntı olduğunu öğrendiler. 

Bunu ilk kez Herodot da demişti ama her ne hikmetse unutmuşlardı.

 

Türklüğümüzle Atatürk gibi gurur duymalıyız.

 


#Google, #Facebook, #Türk Alemi, #Atatürk,

Bilen Biliyor da!

 


Arap Düşünür Semame İbn-i Eşreş Araplarda bir söz vardır diyor, “Mısırlılar Allah’tan başka kimseden korkmaz, Türkler de onlardan korkmaz!”

 -

Fransız Tarihçi Albert Sorel – 1839 diyor ki, “Dünyada iki bilinmeyen vardır; Biri kutuplar diğeri Türkler”

 -

“Türkçeyi öğrenmek benim için büyük bir mutluluk oldu. Çünkü Türk’ü anlamak için kendisiyle mutlaka tercümansız konuşmalıdır. Tercüman, ışığı örten zevksiz bir perde gibidir”

Fransız Bilgini Antonie Gelland – 1704

 -

“Bugün Türklerin esiriyim. Demirin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar bana yaptılar, esir ettiler. Yalnız ayağımda zincir yok, zindanda da değilim; istediğimi yapıyorum. Fakat bu defa da şefkatin, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar. Bu kadar alicenap, asil ve bu kadar nazik bir milletin arasında hür bir esir olarak yaşamak ne kadar değerli bir bilseniz”

İsveç Kralı Demirbaş Şarl

 -

“Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri başka hiçbir ulusta bulamazsınız. Yalnız ona iyi bir komutan gereklidir”

Alman Binbaşı Mullman – Çanakkale

 -

“Türk dilini incelerken insan zekasının dilde başardığı büyük mucizeyi görürüz. Türkçe bir dilbilgisi kitabını okumak, bu dili öğrenmek niyetinde olmayanlar için bile gerçek bir zevktir. Türlü dilbilgisel biçimlerin belirtilmesindeki ustalık, ad ve eylem çekimi sistemindeki düzenlilik, bütün dil yapısındaki saydamlık ve de kolayca anlaşılabilme yeteneği, insan zekâsının dil aracıyla beliren üstün gücünü kavrayabilenlerde hayranlık uyandırır. Türk dilindeki duygu ve düşüncenin en ince ayrımlarını belirtebilme, ses ve biçim öğelerini baştan sona dek düzenli bir sisteme göre birbiriyle bağdaştırıp dizileme gücü bize, insan zekâsının dilde yarattığı mucizeyi gösterir. Birçok dillerde bu gibi olaylar gözden perdelenmiştir; onlar çözülmez kayalar gibi karşımızda durur ve ancak dilcinin mikroskopuyla dil yapısındaki organik öğeler ortaya çıkarılır. Türk dilinde ise, her şey saydamdır, apaçıktır. Dilin iç ve dış yapısı, berrak kristal bir arı kovanı yapısını seyrediyormuşuz gibi ortadadır”

Ünlü Alman Filolog Friedrich Max Müller

 -

“Onlar farkında değillerse de Avrupalılar bir gerçeğin farkındadır. Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih adına pek bir şey kalmayacaktır”

Alman İktisatçı Fritz Neumark

 -

“Onlara ‘Türk’ adını Tanrı’nın kendisi verdi.

Tanrı dünya milletlerinin idare dizginlerini onlara verdi ve zamanımızın hükümdarlarını hep onlardan seçti. Türklerin oklarından korunmak isteyenler onlara düşman değil dost olsun. Onlarla dost olmanın en iyi yolu onların diliyle konuşmaktır. Türkler onların diline sığınıp Türkçe konuşanları kendilerinden sayarlar”

Kâşgarlı Mahmud - Divan-ı Lügati-t Türk

 -

“Haydi beni bir daha tutuklayın İngilizler! Ama görüldü ki tutuklama ve öldürmeyle iş bitmiyor! İşte Türkler, kendi cenaze merasimi için hazırlanan tabutlarını, sahiplerinin başlarına geçirdiler. Biz ki Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar Tanrı’yı da İngiliz zannediyorduk”

Hindistan Ulusal Kahramanı Mohandas Gandhi

 -

"Altay dağlarını yol olmaksızın aştık. İrtiş nehrini geçit olmaksızın geçtik. Gece akın ettik. Tan doğarken Bolçu’ya ulaştık. O sırada casus haber getirdi.

Gelen bilgi,  “Yarış Ovası’nda yüz bin asker toplandı!”

Bu sözü işitince beylerim, “Dönelim, hiç bir şey yapmamış olmak yenilginin utancından daha iyidir” dedi.

Şunu söyledim, “Ben, Bilge Tunyukuk ve beraberimdekiler buraya Altay dağlarını aşıp geldik. İrtiş Irmağını geçip geldik. Gelmesi zordu. Ama hiç kimse hissetmedi. Belli ki Umay Tanrı, kutsal Yer ve Su Ruhları bize yardım etti.

Dolayısıyla savaşmaktan ne diye kaçacağız?

Düşman çok diye niçin korkacağız?

Sayımız az diye niçin yenilecekmişiz ki? Saldıralım” dedim.

Saldırdık!

Ertesi günü üzerimize ateş gibi kızmış halde geldiler.

Tekrar savaştık.

Onların iki kanadı bizim yarımızdan fazlaydı. Tanrı lütfettiği için onlar çok diye korkmadık, kızıl kanımızı akıtıp ölesiye bitesiye savaştık!" 

Bilge Tonyukuk - 720 Ötüken

 -

“Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geri kalan her şeyi de Atatürk'e.”

Belçikalı Düşünür Daniel Dumoulin

 -

"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni özelliği ve kabiliyeti bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. Taş kırılır tunç erir ama Türklük ebedidir.

Ne mutlu Türküm diyene!”

 

Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK


.


DAVETİYE / ATSIZ

 

                          ATSIZ

Ey benito musolini! Ey gayet yüce,

İtalyanlar başvekili muhterem Duce!

Duydum ki, yelkenleri edip de fora

Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.

 

Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür;

Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür.

Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa

Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.

 

Hem karadan, hem denizden ordular indir!

Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!

Kalem, fırça, mermer nedir? birer oyuncak!

Şaheserler süngülerle yazılır ancak!

 

Çağrı Beğ'le Tuğrul Beğ'in kurduğu devlet

İtalyalı melezlerden üstündür elbet;

Bizim eski uşakları alda yanına

Balkanlardan doğru yürü er meydanına;

 

Çelik zırhlı kartalları göklere saldır...

Fakat zafer sizin için söz ve masaldır...

Dirilerek başınıza geçse de Sezar

Yine olur Anadolu size bir mezar.

 

Belki fazla bel bağladın şimal komşuna,

Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna,

Tanıyoruz Atilla'dan beri cermeni,

Farklı mıdır prusyalı yahut Ermeni?

 

Senin dostun cermanyaya biz Nemşe deriz,

Bir gün yine bec önünde düğün ederiz.

Söyle, kara gömlekliler etmesin keder;

Ölüm-dirim savaş bir gün mukadder!

 

Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;

Fakat yine biz Osmanlı, sen Venediksin!

Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,

Hayal bütün insanlarda olan bir haldir.

 

Bu hayaller zamanları hızla aşmalı,

Gök Türklerle Romalılar karşılaşmalı!

Görmüyorsan gönlümüzün içini, körsün!

Kılıçlarımız kınlarından çıkmayagörsün!

 

Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;

17'ye karşı 44 milyon az gelir.

Arnavudu yendim diye kendini avut,

Yiğit Türkle bir olur mu soysuz Arnavut?

 

Kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!

Dalmalıdır gövdelere çelik süngüler!

Sert dipçikler ezmelidir nice başları!

Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!

 

En yiğitler serilmeli en önce yere!

Kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!

Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!

Büyük devlet kurmak için büyük kan ister.

 

Damarında var mı senin böyle bol kanın?

Türk'ün kanı bir eşidir lavlı volkanın!

Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,

Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir,

 

Karşısında olmasaydı şanlı "Türk Budun"

Belki gerçek olacaktı bir gün umudun,

İnsan oğlu ümitlerle dolup taşmalı,

Aryalarla Turanlılar karşılaşmalı.

 

Tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;

Hız verecek biricik şey ona savaştır!

Keskin olur likörlerden ayranla kımız,

Karnerayı yere serer Tekirdağlımız.

 

Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru

Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru...

Biz güleriz façyoların felsefesine,

Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine?

 

Bizim yanık Fuzuli'miz engin bir deniz!

Karşısında bir göl kalır sizin Dante’niz!

Bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşık!

"General"ler "Paşa" larla atamaz aşık!..

 

Ey İtalyan başvekili! Ey Mussolini!

İki ırkın kabarmalı asırlık kini...

Hesabını göreceğiz elbette yarın

Yedi yüzlü, yedi dilli İtalyanların!

 

Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih.

Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih

Ne Venedik kalacaktı, ne Floransa...

Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa!

 

Haydi, hamle kafirindir... İlkönce sen gel

Ecel ile zaman bize olmadan engel!

Burada tanklar yürümezse etme çok tasa;

Süngülerle çarpışmadır savaşta yasa.

 

Olma boyle sinsi çakal, yahut engerek!

Bozkurt gibi, kartal gibi döğüşmek gerek!

Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!

Atilla'nın ateşi var içimizde!

 

Kanije'nin gazileri daha dipdiri!

Sınırdadır Plevne'nin kırkbir askeri!

Edirne'de Şükrü Paşa bekliyor nöbet!

Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!

 

Şehitlerden elli milyon bekçisi olan

Aşılmaz bir kayadır bu ebedi vatan!


       Hüseyin Nihal Atsız


.

Türkçe

 

Dünya'da, geçmişi 10.000 yıl ve öncesine giden diller, bir elin parmaklarını geçmez.

 

Türkçe de bu 'bir elin parmaklarını geçmeyen' dillerden biridir.

 

Türkçe, yoğun bir dildir ve kökleri çok derindir. Türkçe dilinin Kökeni, çok derinlerde olduğundan uzun yıllar içinde, fazlalıklardan arınmıştır. Böylelikle her hangi bir fikir, Türkçe dilinde kısa cümlelerle yada sözcüklerle rahatça anlatılabilir.

 

Örneğin;

 

"Okutturdu" sözcüğünü, Farsça söyleyebilmek için kaç kelimeye ihtiyaç vardır?

 

5 mi ?  10 mu? 15 mi?  

 

"Okutturmuştum" sözcüğünü söyleyebilir misiniz peki?

 

Yada mesela,

 

 "Gelemeyecekmiş” kelimesinin İngilizcesine bir bakalım :

 

"it has been learned that he will not be abla to come"

 

Türkçe öyle kelimelerimiz vardır ki, bir İngiliz dil bilimcisi bir sayfa yazı yazsa bile o anlamı çıkartamaz.

 

 

 

İnanmayan deneyebilir!

 

Türkçeyi sonradan öğrenmiş İngiliz bir türlü "işe gidiyorum" diyemezdi. "İşemeye gidiyorum" derdi. Herkesi çok güldürürdü. Söylediği tek şey ise; "Bu dili matematikçiler mi yaptı?"

 

Yukarıda verilen İngilizce örneklerin yanında, bunu bir Almanca örnekle destekleyelim.

 

Türkçe = yaptırdım.

 

Almanca = ich habe es machen lassen.

 

Türkçe = yaptırttım.

 

Almanca = ich habe es zu ihn machen lassen.

 

Bir eylemi bizler, bir sözcük ile ifade edebiliyorken, Almancada ise, bir cümle kurmanız şarttır.

 

Ne kadar hızlı ve pratik değil mi?

 

"Türk dilinin yapısı matematikseldir."

Elimizde böyle hazine gibi bir dil varken, onu asla bozmayalım.

 

Absurt mapsurt, Okey mokey, Jenerasyon menarasyon falan demeyelim. Türkçe dil yapısını bozacak kelimelerden uzak duralım lütfen!

 

Konuştuğunuz Türkçeyi geliştirelim yada geliştirebilmek için gayret sarf edelim!

 

Türkçe dil yapısını iyi öğrenip doğru kullanalım.

 

Unutmayalım yaşayan bir dil o Milletin karakterini ve düşünce yapısını da belirler.

 

Bu nedenle tam ve öz Türkçe konuşalım!

 

Yale Üniversitesi'nde (ABD) "Tam Profesörlük" unvanını en genç yaşta kazanan Türk bilim adamı rahmetli, Oktay Sinanoğlu “Türkçe; ‘Bilim dili’ olmaya en layık olan dildir.” diyor.

Çünkü "Türkçe" dünyanın en matematiksel dilidir.

Türk Medeniyeti, bugüne kadar yok olmadan gelebilmiş, Dünya'nın en eski 3 medeniyetinden biri olarak kabul edilir. Kökleri çok derinlere dayanan bir dil, güçlü bir dildir.

 

"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE"

 

.