Erol Özışık
http://blog.milliyet.com.tr/psychiatrist
15 Ekim '16
Siyah beyaz fotoğrafa bir bakın
önce... Bir cenaze töreni yapılıyor. Tabloya bakılırsa önemli biri olmalı.
Balkonda ise tabutta yatanı selamlayan bir asker var. Kıyafetine bakılırsa Türk
değil gibi. Ama yüksek rütbeli bir asker olduğu belli. Hadi gelin bu adamın
hikayesine kulak verelim. Bu adamın duygu dolu ibretlik hikayesine..
Gördüğünüz kişi Sir WilliamBirdwood. Çanakkale savaşında Anzak Orduları Başkomutanı. Asker ve donanım
açısından daha üstün olmalarına rağmen Atatürk’e üç kere yenilir savaşta,
bacağı da sakatlanır ama buna rağmen onun dehasına ve kişiliğine karşı büyük
hayranlığı vardır. Bu hayranlık savaş sonrasında da devam eder. 1935 yılında
Mareşal olur son görevi “Hindistan Ordusu Başkomutanlığı”dır. Atatürk
hayranlığı ve sevgisi hala sıcaklığını korumaktadır. Atatürk öldüğünde de
rahatsızlığına ve emekli olmasına rağmen İngiltere adına cenaze törenine
katılmak için talepte bulunur. Talebi kabul edilince İstanbul’a gelir. Bacağını
sürükleye sürükleye tabutunun ardında yürür. Ankara’daki törende artık ayağı
incinmiş ayakta zor durmaktadır. Halkevi binası balkonuna çıkarırlar.. Geçici
kabrine götürülecek olan tabutun geçişi sırasında kılıcından destek alarak
ayağa kalkar elindeki asayı kaldırarak selamlar onu. Bu sırada artık
duygularını kontrol edemeyerek ağlamaktadır.
Tören sonrasında hemen ayrılmaz
birkaç gün daha kalır Ankara’da. Bir gün etrafında Türk yetkililerin de olduğu
bir ortamda cebinden bir kalem ve üzerinde kroki olan bir kağıt çıkararak
masaya koyar, şu anıyı anlatır onlara:
Tarih 20 Kasım 1918 (Bir kaynağa
göre 16 Kasım).. Birdwood karargahı ile Pera Palas oteline yerleşmiştir.
Mustafa Kemal’in de otelde bir dairesi olduğunu bilen Birdwood onunla görüşmek
ister. Bunun için kendisine refakat subayı olarak verilmiş olan sporcu Sedat
Rıza Bey’i araya sokar.
“Buyursunlar” der Mustafa Kemal. İki general
karşı karşıyadır. Birdwood çok saygılıdır. Mustafa Kemal Paşa’nın yanında Rasim
Ferit Bey de vardır. Hoşbeşten sonra Birdwood, iki yıldır kafasını kemiren
“bizi nasıl yendi?” sorusunun yanıtını almak ister: -“Sayın komutan bizi nasıl
yendiniz?” Mustafa Kemal’den bir başkası, dünya savaş tarihinde benzerine az
rastlanır bu başarısından böbürlenebilirdi. Oysa o, -tıpkı Trikopis’e
davrandığı gibi - yenilginin ezilmişliği altındaki bu general’in onurunu korur.
“-Sizin de, bizim de tarih dergilerimiz var”, der; tarih yazar. Birdwood
ricasını yineler: -“Ekselans, sizin ağzınızdan dinlemek istiyorum. Lütfediniz.”
Mustafa Kemal, yanındaki Rasim Ferit Bey’den kağıt kalem ister; o da bir parça
kağıt ile altın muhafazalı kurşun kalemini uzatır. Mustafa Kemal bir kroki
çizer, kağıt üzerindeki yerlerini işaret ederek; -“Su tarihte karaya çıktınız,
der; filanca saate kadar şurada durdunuz. Biz de şu hattaydık. Her şey sizin
lehinizdeydi. Niçin çizgide durdunuz ve niçin ilerlemediniz?” -“Askerlerimiz
çok yorulmuştu, diye yanıtlar Birdwood.” Mustafa Kemal bu kez de Conkbayırı
krokisini çizer: -“Siz filanca gün şu yöne hareket ettiniz, şu durumu aldınız;
niçin ilerlemediniz?” -“Biz ilerledikçe arkadan su yetişmedi. Askerlerimiz
susuz kaldı ve durdu.” Atalarımız yaralıya kurşun atılmaz der. Mustafa Kemal’de
Türk soyluluk ve erdemini şu esprisiyle dile getirir: -“Görüyorsunuz ya ben bir
şey yapmadım. Önce yorgunluk, sonra susuzluk durdurdu ordunuzu.” Birdwood ayağa
kalkar, Mustafa Kemal’i kucaklar: -“Sizin gibi kahraman ve yüksek karakterli
bir asker tanımadım.” dedikten sonra krokiyi ve kalemi işaret ederek:
-"İzin verir misiniz" der; "bu kroki ve kalemi değerli bir
hatıra olarak saklayayım.” Ve saklar. Cenaze törenine gelirken de yanında
getirmiştir.
NOT: Ne denir ki... Düşmanlarının
bile sevdiği, değerini takdir ettiği, hayranlık duyduğu bir adam. Günahıyla
sevabıyla ülkenin kurucusu. Çok daha fazlası olmalı elbet ama sakat bacağıyla
acı çeke çeke onun tabutunun arkasından yürüyen şu adamın gösterdiği saygıyı
gösteremeyen ve yetmezmiş gibi bilir bilmez hakkında atıp tutan, hakaretler eden
insanlarımız var.
Kaynak: 1- Atatürk’ün İstanbul’daki
Çalışmaları, (1899 - 16 Mayıs 1919), Sadi Borak, 2. Basım 1998, Kaynak
Yayınları, ISBN: 975-343-233-X. Sayfa:153-155 2- Doğumundan Ölümüne Kadar
Kaynakçalı Atatürk Günlüğü. Prof. Dr. Utkan Kocatürk. Atatürk Araştırma
Merkezi. Ankara 2007 İkinci Basım. ISBN: 975-16-1