Çukurova 'da Salur damgalı sin (mezar) taşı.

Bediz: Fatih Tülüce
Dîvânu Lugâti’t-Türk’te Salur şeklinde geçen bu boyun adı Oğuz Kağan’ın altı oğlundan biri olan Dağhan’ın büyük oğlu ile başlamıştır. Soyları Dağhan’a kadar uzanan Salur boyu diğer Oğuz boyları ile birlikte Seyhun ırmağı vadisi, İli, Issık Göl havzalarından ayrılarak Harezm ve Horasan bölgelerine göç etmişlerdir. Büyük Selçuklu Devletinin Oğuz kabilelerini dağıtma politikası doğrultusunda batıya göç etmeye zorlanan Salurlar Merv taraflarına yerleşerek bugünkü Türkmenlerin bir boyu haline gelmişlerdir.

Bu arada damgaların nasıl ortaya çıktığı hakkında kısa bir not paylasiyorum : “Oğuz Han vefat ettikten sonra yerine geçen oğlu Gün Han’ın müşiri ve veziri olan aynı zamanda devrin bilgesi kabul edilen yengü Kinetlü Arkıl Hace adlı kişi Gün Han’a kardeşlerinin aralarında ileride ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların önüne geçmek için şu şekilde bir teklifte bulunur. “Oğuz’un her oğlu ve torunu için birer nişan, tamga olarak tesbit olunsun. Yarlıg ve hazinelerini, yılkı ve davarlarını bu nişanla tamga etsinler, bu sayede mal ve mülkten ötürü ileride anlaşmazlıklar ortaya çıkmasın. Zaman içerisinde Oğuz’un oğul ve torunları kendi adını ve lakabını unutmasın”. Bu teklifi beğenen Gün Han Yengi Kinetlü Arkıl Hace’den her Oğuz boyu için bir nişanı damga olarak tespit etmesini ister, o da yirmidört boy için ayrı ayrı bir tamga hazırlar, böylelikle Oğuz damgaları ortaya çıkmıştır. "
Dr. Abdullah Bakır- Yazıcızade Ali Tevarih-i Al-i Selçuk (Selçuklu Tarihi ) adlı yapıtından yararlanılmıştır.
Yazan: Kumsal Şimşek