Türk Milliyetçiliğine Dair (3)

Sırasıyla Göktürk Hanedanlığının iki dönemi, sonrasında Uygur Hanedanlığı dönemi, sonrasında Karahanlı Hanedanlığı dönemi ve Asya’da yaşamış olan birçok diğer Türk devletleri hep Doğu Merkezli bir anlayış ile idare olunmuşlardır.

Örnek olarak Göktürk Devleti ikiye ayrıldığında ve iki ayrı Kağan tarafından yönetildiğinde dahi, gerek sembolik olarak gerekse fiili olarak, Doğu’da bulunan merkez sayılmış, bir çeşit başkent veya devletin merkezi olarak kabul edilmiştir.

Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, Hazar Devleti sembolik olsa dahi Doğu’da Karakurum veya Ötüken’in içinde bulunduğu merkez’i devlete biat içerisinde idi. Türk Boyları için, Türk insanı için bu kendiliğinden kabul edilen, aksi düşünülemez bir olması gereken kabuldü denilebilir.
Hazar Devleti bünyesinde yaşayan en kalabalık kafile olan Oğuz’lar(Türkmen/Yörük) bir ara Hazar Devletinden kopup bağımsızlık ilan ettiler. Bağımsızlık ilanından sonra, etraflarında bulunan diğer Türkler ile, örneğin suan yeryüzünden Ruslar tarafından malesef soykırım ile tamamen silinmiş olan o zamanlar kalabalık olan Peçenekler ile, veya işte Kuman Kıpçakları ile, Harzemlilerle ve Hazar devleti bünyesinde kalan diğer Oğuzlarla, kısacası etraflarındaki bütün Türklerle dost olmakta dahi zorlanır ve heran savaşmaya hazır beklerken, yine de kendi Hakan’larını liderlerini Yabgu olarak tanımlamışlardır. Burada bu çok önemli bir husustur, ki dört tarafındaki Türklerle uyum içerisinde değilken dahi, Doğu’daki merkeze biat ettiklerinin göstergesi liderlerine Yabgu demeleridir.

Yabgu Doğu’daki merkezden ayrı herhangi biryerde, yani batıda kurulan bir Türk devletinin, Doğu merkezine bağlılıklarını bildirmesi manasına gelen lider ünvanıdır.

Bu Milattan birkaç asır önce Hun devletinin kurulmasından, onbeşinci yüzyıla kadar yaşamış olan bütün Türk devletleri için geçerli olmuştur. Timur devleti ve Altınorda devletine kadar. Bu çok uzun bir tarihi dönemdir.
Kah Avrupa’da boy gösteren Attila’nın devleti, kah müslümanlığı seçen ilk Türk devletleri ki buna istisna gibi görünen Selçuk’lular da dahil bu dönemler içinde kalmasına rağmen, ana hatları ile bu tespit hepsi için geçerliliğini korumuştur. Selçuklular biraz daha farklı bir istisna, o konuya birazdan gireceğim.

Buraya kadar anlattıklarımızdan çıkarabileceğimiz sonuç, Türkler hangi devleti her nerede kurmuş olurlarsa olsunlar, hangi boy ve boylar devlet kurmuş olurlarsa olsunlar, hangi hanedan önderliğinde kurmuş olurlarsa olsunlar, Doğu Merkez’inde bulunan, Doğu’daki merkezi elinde bulunduran devlet erkine bağlılık duymuşlardır. Kendileri doğudakilerden üstün, büyük ve güçlü olmuş olsalar dahi, buradaki bağlılık güç kıyaslamasından ziyade sembolik bir bağlılıktır, Türkleri "bir" yapan şeyin ta kendisidir.

Selçuklular kimdir? Selçuklular Kavimler Göçü döneminde batıya gelmeye başlamış olan, sonradan Attila’nın devletinde toplanmış olan, Attila devletinin sonrasında Hazar Devleti bünyesinde bulunmuş olan, sonrasında Hazar devletinden kopup Oğuz Yabgu Devletinin bünyesinde yer almış olan Oğuz Türkleridir.
Selçuk beg ve babası Dukak beg bu Yabgu’luğun ordusunda komutanlıklar yapıyorlardı.
Yabgu’luğun daha önce anlattığımız, kendileriyle komşu olan bütün Türk devletleriyle dostane ilişkiler kurmama kuramama sebepleri, tarihte varolmuş olan belkide tek Tengrici Türk devleti olmasıdır. Bu dönemde kah Hazar devleti bünyesindeki farklı hristiyan ekoller, kah musevi Türkler ve kah islam dininin Türkler arasında yayılıyor olması, Yabgu’luğun diğer komşu Türklerle bu sorunların olmasına sebepti.
Selçuk beg’in kendi oymağı ile islama girmesiyle birlikte, bir müddet sonra Yabgu ordusuna hizmet etmeyi imkansız hale getirecekti. Bu yüzden Yabgu’luktan müslüman olan ve hatta daha henüz müslüman olmamış bir kısım Oğuz’lar ile ayrıldı. Bu ayrılık kabul edilebilir değildi ve nitekim cezalandırılmaları gerekti. Kendilerine Yabgu diyen devletten her ne sebep ile koparsan kop, elbette Doğu Merkezinde bulunan idari erki karşına almış olursun ve cezalandırılmanı da Doğu merkezli idari erk sağlamalıdır. Burada ortaya ilginç bir manzara çıkıyor ki, bu o dönemdeki Türklerin önceliğinin "din"mi yoksa "devlet"mi sorusuna da cevap oluyor.
Doğu merkezi o zaman Karahanlı Hanedanının elinde, Karahanlı’lar müslüman olmuş.
Doğu merkezli müslüman Karahanlı hanedanına biat eden tengrici Yabguluk var.
Müslüman olduğu için Yabgu’luktan kopan Selçuk tayfası var ve kendileri gibi müslüman olan Karahanlı’lar tarafından cezalandırılmaları gerek Türk devlet geleneğine göre.
Bu örnek gösteriyor ki, bu bahsi geçen dönemde devlet, din’in önünde gelen bir olgu olarak yansıyor.
Nitekim Selçuklular kaç defa kendileri gibi müslüman olan Karahanlı kuvvetleriyle savaşıyorlar, fakat bunlar çok büyük savaşlar değil, küçük muharebeler denilebilir.
Gazneliler ile yapılan Dandanakan Savaşı’nın Selçuklular tarafından galibiyet ile sonuçlanması ise, Yabgu’luğun bünyesinde kalan ve henüz islam olmamış Oğuz’ların Selçuklulara meyletmesinin en önemli sebebi olarak gösterilebilir, nitekim Dandanakan Savaşından çok fazla seneler geçmeden, Yabgu’luk ortadan kalkıyor ve Oğuz’ların tamamı Selçuklulara katılıyor.
Artık Selçukluların Doğu Merkezinden tamamen kopuk bir anlayış ile kendilerine yeni bir yurt bulma, müstakil kendi başlarına bağımsız bir yapıya bürünmeleri, nihayet Anadolu’yu yurt edinme olarak tezahür etmiştir.
Burada ekleyebileceğimiz bir husus, Dandanakan Savaşından 30 sene kadar öncesinden itibaren Selçukluların bugünkü Anadolu’ya kuvvetler göndermiş olduğu, birçok savaşın kazanıldığı bu 30 yıllık dönemde, Bizans ıyice korkmaya başlıyor, ki Pasinler Savaşı bu savaşların en büyüğüdür. Selçuklular Bizans’ın karşılarına Gürcü’leri çıkaracağını çok evvelden bildikleri için, Gürcüleri zayıflatacak onlarca akınlar, Tiflis’e yapılan cihadlar, Doğu Anadolu’ya yapılan cihadlar bilinmektedir.

Selçuklular Doğu merkezine isyan bayrağını açan ilk Türkler olmalarına karşın, bunda tamamen başarılı oldular diyemeyiz. Selçuklular 4-5 ayrı parçaya kısa sürede ayrıldıkları için, kendi merkezi devletlerinin zayıflaması ya da uydurma tarih anlatımındaki gibi Büyük Selçuklu devleti ve Anadolu Selçuklu devleti ve diğer Selçuklu kolları ayrı devletlermiş gibi anlatıldığında, kendi aralarındaki birliğin bozulması denilebilir.
Selçukluların bünyesinden kopan bir tayfa olan Oğuz’ların 3 en kalabalık boyundan birisinin mensupları olan Kayı’lar, Selçukluların başaramadığını başaracak ve Doğu Merkezi anlayışından tamamen kopacaklardır.

Burada bir hususa daha değinmek istiyorum kısaca, Selçukluların maruz kaldığı Cengiz Han’ın evlatlarının yaptığı akınlar, işte bu Doğu Merkezinden kopmanın aslında haklı bir neticesidir dersek, bunun doğruluk payı ve etkisi kesinlikle olmuştur. Her ne kadar bugün birtakım tarihçiler Moğollar diyip ayırsa da, Moğolları Türkten ayrı gibi gösterse de, Cengiz Han ve evlatları şu bağlamda Selçuklu devletinden daha Türktürler, o da Doğu merkezli Oğuz Han ile başlayan bu Türk geleneğini devam ettirmek açısından. Cengiz Han devleti evlatları arasında pay ettiğinde dahi, en kuvvetli evladı devletin Merkezi olan Doğu merkezinde yani bu kimi zaman Beşbalık, kimi zaman Ötüken, kimi zaman Karakurum kimi zaman Ordabalık olarak adlandırılmış olan Doğu merkezini muhafaza etmesinden dolayıdır. Yani burada meseleye devlet geleneğinin devamı açısından bakıyoruz.


Bir sonraki bölümde yine başka milletlerde görülmediği şekilde, Türkleri diğer milletlerden ayıran ve tarihin akışını değiştirmiş olan, başka bir önemli hususa değineceğim. Buraya kadar anlaşılmayan veya akla takılan sorular varsa sorabilirsiniz.



.