Bu
her pir-i fâniye nasip olmayan bir mazhariyettir.”
Doğumu
ve Ailesi
Tahsin
Ünal, 25 Nisan 1920’de Karaman’ın Akçaşehir beldesinde dünyaya geldi. Karaman
ili merkez ilçeye bağlı olan Akçaşehir kasabası, adını buraya yerleşen Avşar
Türklerinden almıştır. Kasabanın adı “Avşar şehri” anlamına gelen “Avceşar”
iken zamanla “Ağdışar, Akçeşar ve nihayet Akçaşehir” olmuştur.
Dr.
Tahsin Ünal’ın babası Yahya, Annesi Hanım (Hanımaba) Ünal’dır. Behçet ve Hacı
Kâmil isminde iki kardeşi vardır. Ünal ailesi Karaman’ın köklü ailelerinden
biri olup, Akçaşehir’de çiftçilik ile iştigal eden bir ailedir.
Öğrenimi
İlk
ve ortaokulu Karaman’da okuyan T. Ünal, 1936’da ortaokul eğitimini tamamlayarak
lise öğrenimi için Konya’ya gitti. Konya Lisesi Edebiyat Kolundan 1939’da mezun
oldu. Lise eğitiminin ardından Konya Cihanbeyli Merkez İlkokulunda bir süre
“vekil öğretmen” olarak çalışan Ünal (1940), ileride âdeta bir aşkla bağlı
olarak yürüteceği öğretmenlik mesleğine ilk adımı atmış ve “eğitimci”
kişiliğinin ilk deneyimlerini de burada kazanmıştır. Nüfus cüzdanındaki
bilgilere göre Tahsin Ünal, ilk “askerlik yoklamasını” da buradayken
yaptırmıştır.
Tahsin
Ünal, 03 Eylül 1940’ta o zamanlar Beyazıt’ta bulunan İstanbul Askerî Tıbbiye
(sonradan İstanbul Fakülte ve Yüksekokullar Askerî Öğrenci Komutanlığı)
bünyesinde askerî öğrenci olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih
Bölümünde tarih eğitimine başladı. Aralık 1943’e kadar burada süren tarih
eğitimi, fakültedeki bütün askerî öğrencilerin “nakli” sebebiyle bundan sonra
Ankara’da devam edecektir. Bu nakillerin sebebi İkinci Dünya Harbi’dir. Bilindiği
gibi o dönemde Askerî Tıbbiye Ankara’ya, Kuleli Askerî Lisesi Konya’ya, Maltepe
Askerî Lisesi Akşehir (Konya)’e geçici bir süre için nakledilmişlerdir.
Tahsin
Ünal, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde esas zümre olarak
tarih, yardımcı zümre olarak da felsefe okumuştur. 1944 yılının Mayıs ayında
çok sevdiği tarih eğitimini pekiyi derece ile başarılı bir şekilde tamamladı.
05. 06. 1944 tarih ve 466 numaralı lisans diplomasında Rektör Prof. Dr. Şevket
Aziz Kansu, Dekan olarak Prof. Dr. Enver Ziya Karal’ın imzası bulunmaktadır.
Yükseköğrenimini
başarılı bir şekilde bitiren Tahsin Ünal, 1944 yılında Yedek Subay Okulu
Komutanlığı Piyade sınıfında 21. Devre olarak kıta kursunu tamamlamıştır.
Evliliği
Tahsin Ünal Karaman’ın tanınmış müderrislerinden
merhum Mahmut Fevzi Erdoğdu Hoca’nın kızı Fatma Kevser Erdoğdu ile yaklaşık üç
seneye yakın bir zaman süren nişanlılık döneminden sonra 4 Ocak 1945’te
evlendi. Bahadır isminde bir erkek ve Mukadder, Mükerrer ile Fevziye isminde üç
kızları oldu.
Tahsin Ünal Hoca, nişanlılık döneminde
yazdığı mektuplara yansıyan duygu ve düşüncelerinden de anlaşılacağı gibi, eşi
merhum Kevser Ünal Hanım’a derin bir muhabbet ve saygı ile bağlı idi. “Her
başarılı erkeğin arkasında fedakâr bir kadın vardır” düsturu gereği eşinin
desteğini, fedakârlıklarını hep gurur ve övgüyle dile getirmiştir. Şehitler ve
Gaziler isimli eserinin ikinci baskısını çok sevdiği eşine ithaf etmiştir.
Görevleri
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesindeki yükseköğrenimini pekiyi derece ile bitiren Tahsin Hoca, askerî
öğretmen olarak Silahlı Kuvvetler saflarında göreve başladı. İlk görev yeri, o
zamanlar geçici bir süre için (1941-1947) İstanbul’dan Akşehir (Konya)’e
taşınmış olan Maltepe Askerî Lisesi idi. Okulun taşınması İkinci Dünya Harbi
içinde İstanbul’un bombalanması ihtimaline karşı alınmış bir tedbir idi.
Nişanlılığının son dönemi burada geçmiş ve evliliği burada gerçekleşmiştir.
1947’de savaş sonrasında askerî liseler
tekrar İstanbul’a taşınınca Tahsin Ünal ve ailesi de tekrar İstanbul’a geldi.
Kuleli Askerî Lisesinde tarih öğretmenliğine atanan Tahsin Ünal, Ankara Kara
Harp Okulu’na tayini çıkıncaya kadar (1952) burada görev yaptı.
Dr. Tahsin Ünal, 1952’den itibaren Ankara
Kara Harp Okulundadır. Burada hem Cumhuriyet tarihi, hem de Siyasi tarih
derslerine girmiş, kamuoyumuz tarafından yakından bilinen “Türk Siyasi Tarihi”
kitabı uzun seneler Harp Okulunda ders kitabı olarak okutulmuştur.
Altmışlı yılların başlarında bir süre
Erzincan Askerî Lisesinde görev yapan Tahsin Ünal, tekrar Kara Harp Okuluna
döndü. Buradan son olarak atandığı 4. Kolordu Komutanlığı Karargâh ve Eğitim
Şubesinde Kütüphane Müdürlüğü görevinde iken 2 Eylül 1974’te öğretmen albay
rütbesinde emekli oldu.
Mezun olduğu fakültede yüksek lisans ve
doktora eğitimini bitirerek tarih doktoru olan Tahsin Ünal, Silahlı
Kuvvetlerden ayrıldıktan sonra bazı yüksekokullarda Atatürkçülük ve Cumhuriyet
tarihi ile siyasi tarih derslerine girdi. (Mesela Ticaret ve Turizm Yüksekokulu
gibi). Doktora tezini Erzincan Askerî Lisesinde görevli iken bitirmiştir. Tezi,
“IV. Murat ve Bağdat Seferi” konusunda idi. Tezi, Hocası Prof. Dr. Bekir Sıtkı
Baykal ile birlikte hazırlamıştır.
Siyasi
Hayatı
Dr.
Tahsin Ünal, 1974 yılında Millîyetçi Hareket Partisinde siyasete atıldı. MHP’de
1975-1980 yılları arasında Genel İdare Kurulu Üyeliği ve Genel Başkan
Yardımcılığı yaptı. 12 Eylül 1980’deki darbe üzerine açılan MHP ve Ülkücü
Kuruluşlar Davası’nda yargılanan Dr. Tahsin Ünal, 14 Nisan 1987 günü verilen
kararla bu davadan beraat etti. Referandumla siyasi yasakların kaldırılması
üzerine 20 Eylül 1987’de Millîyetçi Çalışma Partisi saflarında yeniden siyasete
dönen Tahsin Ünal, MÇP’de de Genel İdare Kurulu Üyeliği ve Ekim 1987’de
seçildiği Genel Başkan Yardımcılığı görevlerini yapmıştır.
12
Eylül'de Alpaslan Türkeş ile tutuklananlar arasında bulunan Dr. Tahsin Ünal,
önce Dil Okulunda tutuldu. Daha sonra milletvekili olmayan yöneticilerle
birlikte Mamak Askerî Cezaevine gönderildi. Burada bir süre kalan Dr. Tahsin
Ünal'a, Harp Okulunda öğretmenliğini yaptığı subaylar tarafından “Kafes'te”
akıl almaz işkenceler ve hakaretler edildi. MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nın
görüldüğü mahkemede, sorgusu sırasında mahkeme heyetine hitaben; “Bugün burada
faşist devlet kurmaktan yargılanıyorum ve utanıyorum. Çünkü ben şerefli bir
Türk subayıyım. Harp Okulu'nda yıllarca öğretmenlik yaptım. Sizler de dâhil
binlerce subay yetiştirdim. Evlatlarım ben hanginize faşistliği övdüm veya
öğrettim.” şeklinde çok duygulu bir konuşma yapmış ve gözyaşlarını
tutamamıştır.
Vefatı
1988 yılında eşiyle birlikte Hacca giden Dr.
Tahsin Ünal, 17 Temmuz günü hac görevini ifa ederken, Mekke/Cervel’de ikamet
ettiği evde bir kalp krizi geçirdi. Hastaneye götürülürken yolda vefat etti.
Naşı kutsal topraklarda defnedildi. Merhum Tahsin Ünal’ın ölümü resmen Ankara
Valiliği İl Müftülüğünün 28 Temmuz 1988 tarih, 06/10 5603 sayılı Yazısı ile
Ankara Müftüsü Hasan Şakir Sancaktar tarafından ailesine resmen bildirilmiştir.
Tahsin Ünal ve eşi Kevser Ünal’ı hac
yolculuğuna uğurlayan çocukları ve yakınları esasında bazı rahatsızlıklarından
dolayı Kevser Hanım’dan endişe etmekte idiler. Oğulları Bahadır Ünal, otobüste
vedalaşırken, babasına “Anneme iyi bak baba.” dedi. Tahsin Hoca oğluna, “Oğlum
annene bir şey olmaz, fakat ben orada kalırım.” dedi. Öyle anlaşılıyor ki, sapa
sağlam bir şekilde hac yolculuğuna çıkan merhum Tahsin Ünal Hoca’ya orada vefat
edeceği malum olmuş, sanki o mübarek ölüm içine doğmuştu. Tahsin Hoca, bu kutlu
yolculuğu, kutlu bir ölümle sonuçlandırmıştı.
Kişiliği
Aile efradı, yakınları, öğrencileri,
arkadaşları ve kendisini tanıyanların anlattığına göre Tahsin Ünal, içinden
çıktığı saf Anadolu, Türk insanının bütün asil meziyetlerini kişiliğinde
toplamış bir insandı. İnandığı gibi yaşayan, inandığı doğruları her ortamda
ifade etmekten çekinmeyen, her yönüyle başta öğrencilerine ve çevresine örnek
olan bir kişiliğe sahipti.
İyi bir aile babası, iyi bir öğretmen,
kendisini yetiştirmiş, düşünen, yazan kısacası etrafına ışık saçan kaliteli bir
aydın idi.
Güzel giyinir, güzel konuşur, dinleyenlerini
kendisine hayran bırakırdı.
Hayatının her döneminde, bulunduğu her görev
ve yerde yakınlarının, tanıdıklarının, yardıma muhtaç olanların elinden tutar,
onların meselelerine sahip çıkar, elinden geldiği, imkânlarının elverdiği
nispette problemlerini çözmeye çabalardı.
Mütevazı bir kişiliği vardı. İçinden çıktığı
toplumu, köyü ve köylülerin yaşadığı ağır şartları hiçbir zaman unutmamış;
siyasi hayatta da bunların meselelerini çözmek için gayret göstermiştir. “Tarım
Kentleri” isimli eseri bu istek ve düşüncelerin esaslı bir ürünü olmuştur.
Dr. Tahsin Ünal, Türk milletinin maddi ve
manevi değerlerini aşk derecesinde seven, onu yüceltmek için gece gündüz ilmî,
fikrî ve siyasi alanda faaliyet gösteren samimi bir Türk millîyetçisi idi. İlmî
araştırmalarının büyük bir bölümünü hasrettiği Atatürk ve Cumhuriyet tarihi
konusu onun vazgeçilmezleri arasında yer almıştır. Öğrencilerini samimi bir
Atatürkçü, samimi bir Türk millîyetçisi olarak yetiştirmiştir.
Beş vakit namazını kılan, her sabah sesli
olarak tilavetiyle Kur’an-ı Kerim okuyan ve bütün bunları çok yakınında bulunan
insanlardan başkasının bilmediği ölçüde gösterişten uzak olarak yapan temiz,
inançlı bir Müslüman idi. Hayatı boyunca yobazlığa pirim vermemiş, dini siyasete,
ticarete ve menfaatlerine alet edenlerle hep mücadele etmiştir.
Merhum Tahsin Ünal’ın belki de en fazla öne
çıkan kimliği eğitimci ve tarihçi kimliğidir. Öğrencilerine samimi davranır,
onları notla korkutmaz, tarihimizi sevdirmek için gayret gösterirdi. Hem Kuleli
Askerî Lisesi, hem de Kara Harp Okulundan öğrencisi olan Sayın Dursun Yaşa
(Emekli Piyade Albay, Şair)’nın anlattığına göre; “Dersleri çok zevkli geçer,
tarihî olayları anlatırken âdeta tarihi yaşatır, anekdot ve bazı hikâyelerle
dersi sevdirirdi. Başarılı öğrencileri sahiplenir, onların yetişmesi için her
türlü fedakârlığı yapardı. Derslerinde en çok ‘badehu’ ifadesini kullanırdı.”
Her sınavda soruları sorduktan sonra başarılı bir öğrenci olan Dursun Yaşa’nın
boş kâğıdına 10 yazarak, diğer öğrencilerin ondan bakmaması için, “Sen hele bir
dışarı çık bakalım.” diyerek onu sınıftan çıkarırdı.
Merhum Tahsin Ünal’ın öğrencileri ile ilgili
bir diğer uygulaması da şudur: Mezun olduktan sonra önemli makam ve mevkilere
gelen, zor şartlarda Türk milletine hizmet eden, yetişmelerine emek verdiği
öğrencilerini unutmaz, onlarla bir dost, bir arkadaş gibi ilişkilerini düzeyli
bir şekilde sürdürürdü. Bu satırların yazarı Ali Güler, 1986 yılında yeğeni
Hülya Güler (Erdoğdu) ile evlenmek istediğinde, onun hakkında bilgi almak için
aklına gelen ilk isim yine bir öğrencisi, damat adayının üzerinde en az babası
kadar emeği olan Sayın Dursun Yaşa olmuştu. Tahsin Ünal Hoca, kendisi gibi
sonradan Işıklar Askerî Lisesi ve Ankara Fakülte ve Yüksekokullar Askerî Öğrenci
Komutanlığında Silahlı Kuvvetlerimize yüzlerce Atatürkçü, millîyetçi Türk
subayı yetiştiren öğrencisi Dursun Yaşa’dan müspet bilgileri alınca evliliği
onaylamış, hayırlı bir işe vesile olmuştu.
Dr. Tahsin Ünal, derslerinde en çok
öğrencilerine “millî şuur” vermek için çalışır, bu maksatla zaman zaman
“kahramanlık menkıbeleri” anlatırdı. Bu metodu ile ilgili olarak 1952’de
yayınlanan “Şehitler ve Gaziler” isimli kitabının önsözünde şunları
söylemektedir:
“Derslerde münasebet düştükçe talebelerime, millî
hislerini okşamak ve takviye etmek maksadıyla kahramanlık menkıbeleri
anlatırım. Anlatılan her kahramanlık menkıbesinin, onların hoşuna gittiğini ve
millî hisleri galeyana gelerek dinlediklerini gördüm. Onların bu hâli,
yuvalarında ağızlarını açarak analarından bir şeyler bekleyen kuş yavrularını
hatırlatıyordu.
Talebenin bu fazla alâkası, beni
anlattıklarımdan birkaçını bir araya toplamak hevesine sevk etti. Maksadım, şu
birkaç menkıbeyi okuyanlara da o hazzı tattırmak ve millî hislerini takviye etmektir.
Galibiyeti de mağlubiyeti de şanlı, şerefli
ve ibretli olan Türk’ün tarihini karıştırırsanız hemen her sahifede bir
kahramanlık menkıbesine rastlarsınız. Şu birkaç menkıbeyi bile okuyunca insan
bir kere daha ‘Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır.’ hükmünü verir.
Binaenaleyh ben de bu küçük eserimi kanın yine o kan olduğunu bir kere daha
gösteren ve ispat eden ‘Kore Şehitlerine’ ithaf ediyorum.”
Üniversiteden arkadaşı olan Merhum Prof. Dr.
Aydın Taneri, “Tahsin Ünal’ın Fazilet ve İlim Mücadelesi” başlıklı bir
yazısında (Yeni Düşünce Dergisi 19 Şubat 1982) Dr. Tahsin Ünal için şunları
yazdı: “Altmış yıllık ömrünün kırka yakın senesini Türk Ordusu’na hasretmiş
olan Tahsin Ünal’dır. Tahsin Hocalar haysiyet mücadelesini dimdik verdiler. Bu
her pir-i fâniye nasip olmayan bir mazhariyettir. İlmî mücadelesini yapmak
isteyenlere de verilen ilahî bir emirdir.”
Merhum Tahsin Ünal, hocamız merhum Prof. Dr.
Aydın Taneri’nin yukarıdaki satırlarda ifade ettiği gibi, mensubu olmakla
övündüğü ve 34 yıl fiilî olarak saflarında çalıştığı Türk Silahlı Kuvvetlerini
her şeyin üstünde bir bağlılıkla severdi. 1980-1982 arasında 12 Eylül
öncesindeki siyasi hayatı nedeniyle bir müddet Mamak Askerî Ceza ve Tutukevinde
tutuklu kaldı. Çoğu kendi arkadaşı ve öğrencisi olan dönemin etkin yöneticileri
tarafından işkence ve psikolojik ağır baskılar dâhil haksız muamelelere maruz
bırakıldı. Cezaevinde beyin travması geçirmişti. Bütün bunlara rağmen Türk
Silahlı Kuvvetleri hakkındaki düşünce ve yargılarını değiştirmedi. Türk ordusuna
yöneltilen her türlü ithamın karşısında dimdik durdu.
Bu satırların yazarının eserlerinden çok iyi
tanıdığı fakat şahsen tanışmadığı rahmetli Tahsin Ünal ile ilk yüz yüze gelerek
tanıştığı gün onun cezaevinden çıktığı zamanlara rastlamıştı. O gün şöyle bir
olay yaşandı:
1982 yılının ilk ayları. Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Genel Türk Tarihi Anabilim Dalında ikinci
sınıfta öğrenciyim. Silahlı Kuvvetlerde askerî öğretmen olmak için askerî
öğrenciliğe müracaat edeceğim. Bunun için noterden yüklenme senedi yaptırmam
gerekiyor. Karaman’a gideceğim. Fakültenin yanında bulunan Türk Tarih
Kurumu’nda her hafta seri olarak yapılan konferanslardan birine dinleyici
olarak katıldım. O günkü konferansta rahmetli hocam Prof. Dr. Aydın Taneri de
dinleyici olarak bulunuyordu. Konferans çıkışında, hocama kısaca durumu
anlattım müsaade istedim. Hocanın yanında altmış yaşlarında, düzgün giyimli bir
beyefendi vardı. Hoca beni takdim etti ve “Bak Tahsin Albayım, Ali senin
hemşehrin. O da sizin gibi askerî öğretmen olmak istiyor, ne dersiniz?” dedi.
Rahmetli Tahsin Ünal cezaevinden yeni çıkmış, maruz kaldığı kötü muamelelerden
dolayı beyin rahatsızlığı geçiriyor, ilaçla tedavi oluyordu. Aydın Hoca, onun
biraz da açılması, dışarıdaki ortama yeniden uyum sağlaması düşüncesiyle her
hafta konferanstan önce arabası ile Gazi Mahallesi’ndeki evinden alır (veya
aldırır) Türk Tarih Kurumuna getirir, konferanstan sonra da evine bırakırdı.
Tahsin Albay, “Bak evladım Silahlı
Kuvvetlerde görev yapmak en şerefli işlerden biridir. Fakat meşakkatlidir.
İyice düşündün mü? Memleketin kaderinde etkili olacak insanlar yetiştireceksin
Bunun sorumluluğu çok ağırdır. Fakat bu hizmetin gururu ve şerefi insana bir
ömür yeter. Şimdiden hayırlı olsun.” dedi. Rahmetli Tahsin Ünal işte böyle bir
insandı. Bu satırların yazarı onun geçtiği yoldan geçerken hep bu sözleri
hatırladı. Daima bu ulvi görevin ağırlığını, rütbeleriyle birlikte omuzlarında
hissetti.
Tarih
Anlayışı ve Eserleri
Dr. Tahsin Ünal, genç yaşından itibaren hem
makale hem de kitap olarak eser vermeye başlamış, çok verimli çalışmış bir
asker bilim adamımızdı. Eserlerinin birçoğu bugün bile hâlâ aşılamamış eserler
durumundadır. Berikan Yayınları arasında çıkan Tahsin Ünal Tarih ve Kültür Seti
(Bütün Eserleri) içinde toplam yirmi üç kitap bulunmaktadır. Makaleleri ve
bilimsel araştırmaları ise yüzün üzerindedir.
Bütün bu çalışmalar incelendiği zaman Dr.
Tahsin Ünal’ın Türk tarihini devamlılık ve bütünlük içinde ele alan “Köprülü
tarih ekolü”nün güçlü bir temsilcisi olduğu rahatlıkla söylenebilir. Prof. Dr.
Aydın Taneri’ye göre, “Tahsin Ünal’ın bütün eserlerinde başlıca üç husus göze
çarpar: Objektif olmak, Mantıkî Teselsül ve Tahlil Gücü.”
Tahsin Ünal Hoca, “II. Viyana Kuşatması”nı
konu alan bir eserinin ön sözünde tarih bilimi ve tarihçilik anlayışının bazı
temel özelliklerini şu sözlerle anlatmaktadır:
“Tarihte, bir ordunun hatalar yüzünden mağlup
olduğu, hata yapmayıp zafer kazandığı çok görülen hâllerdendir. Tarihte bir
cemiyet ve milletin fena hareketler yüzünden münkariz olduğu yahut iyi
meziyetler yüzünden itilâ ettiği görülür. Tarih okuyoruz ki, biz o hatalara
düşmeyelim. İşte biz cemiyetleri mahveden hatalardan birkaçına temas etmek
istedik. Aynı sebeplerin aynı neticeler doğurduğunu pozitif ilim kabul ediyor.
Evvelce gelip geçen milletlerin ikbal ve izmihlalleri tetkik edilince aşağı
yukarı aynı sebeplerle izmihlale yüz tuttukları görülüyor. Pozitif ilim
formülünü sosyal ilimlerin bir kolu olan tarih için de kabul etmek zorundayız.
Saniyen, tarih çok defa serapa vesikalara
istinat eden, mücerret, ağır başlı, asık suratlı, okuyan ve dinleyenleri sıkan
bir ilim zannediliyor. Bu zan ile olacak ki, tarihlerimizi hafızaları
körletici, ömür törpüleyici bir nefret yükü hâline getiriyoruz. Tarihi
benimseyerek, kendisinde millî bir tarih şuuru uyandırılması istenilen
çocuklarımızda, ecdada hürmet, vatana muhabbet, maziye inanıp, istikbale emin
adımlarla yürümek azmi ve arzusu yerine; lakaydi, ihmal ve lanet ile nefret
yaratıyoruz. İlmi zemmettiğim zannedilmemelidir. Asla. Kastım, her sahamızda
olduğu gibi tarih sahasında da halka inmeyi, ona bir şeyler anlatıp öğretmeyi
düşünmediğimizi söylemektir. Tarih, o asık suratını terk ederek talebenin,
tüccarın ve halkın yüzüne tebessüm etmelidir. Tarih, maziden ibret dersleri,
fıkralar, şiirler, efsaneler fısıldayarak istikbal için nurlu yollar gösteren
bir ihtiyar dede olmalıdır…”
Dr. Tahsin Ünal, bir “Genel Türk Tarihçisi”
olarak Türk tarihinin hemen her alanında eser vermiştir. Türk askerî tarihi,
Orta Asya, Selçuklu devri, Osmanlı dönemi ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti ve
Atatürk konularında kitapları ve makaleleri bulunan Tahsin Hoca; aynı zamanda
Türk tarihinin felsefesini yapan eserlere de imza atmıştır.
Uzun yıllar Kara Harp Okulunda siyasi tarih
dersleri okutan Tahsin Ünal, bu konuda bir kitap da yazmıştır: “Türk Siyasi
Tarihi (1700-1958).” Bu eseriyle siyasi tarihe yeni bir bakış açısı getirmiş,
önce ders kitabı olan eseri sonra kamuoyumuz tarafından çok beğenilmiş ve
birçok baskı yaparak geniş kitlelere mal olmuştur. Türk Siyasi Tarihi’ni
merkeze alarak yazdığı yazıda T. Ünal’dan “sentez-terkip yapan büyük bir
tarihçi” olarak bahseden Prof. Dr. Aydın Taneri şunları söylüyor:
“Ziya
Gökalp-Fuat Köprülü-Kemal Atatürk Tarih Okulu, Türk Tarih Tezi’nin esasıdır. Bu
tez, Hun öncesi devri ile beraber takriben 2500 yıllık tarihimizin devamlılık
ve bütünlük teşkil ettiği esasına dayanır. Tek kelime ile Türkiye Cumhuriyeti,
Hun Devleti’nin vârisidir.
Türk tarihi, artık araştırmacılarını
bulmuştur. Ancak bir devri ihtiva eden toplu eserler yazmak müşkülatı ile karşı
karşıyadır. Bu durumda ‘sentez-terkip’ yapan büyük tarihçilere ihtiyacımız
vardır. Tahsin Ünal Hoca, ‘Türk Siyasi Tarihi (1700-1958) (Ankara, 1978, 604
sahife)’ adlı eserini kaleme alırken böyle bir hüviyetle karşımıza çıkıyor…”
Tahsin Ünal, uzun yıllar askerî öğretim
kurumlarında öğretmenlik yaptığı için, Türk askerî tarih çalışmalarına çok önem
vermiş; hem askerî eğitim-öğretimle ilgili, hem kurum tarihi hem de bazı
savaşlar ile kahramanlık hikâyelerini arşiv kaynaklarına dayanarak ilk elden
bazı hatıralara dayanarak ortaya koymaya çalışmıştır. Denilebilir ki askerî
öğretmenlerimiz içinde en verimli çalışan bilim adamlarımızdan birisi merhum
Tahsin Ünal olmuştur.
Tahsin Hoca’nın askerî tarih araştırmaları
çerçevesinde üzerinde durmamız gereken ilk eseri “Fatih ve Fetih” isimli
müsveddeleri kendisi tarafından hazırlanmış, fakat daha önce yayımlanma imkânı
bulamamış, ilk defa tarafımızdan hazırlanan “Dr. Tahsin Ünal’ın Bütün Eserleri”
kapsamında yayınlanmış olan eseridir. İstanbul’un fethi ve fetihle ilgili
tartışmalar eserde çok değişik açılardan ele alınmıştır.
Doktora tezi olarak hazırladığı ve 2000’li
yıllara kadar basılma imkânı bulunamayan “IV. Murat ve Bağdat Seferi” mükemmel
bir askerî tarih çalışmasıdır. Eser, IV. Murat’ın Bağdat Menzilnameleri (Gidiş
ve Dönüş) ile birlikte konuyu bütün cepheleri ile ele alan bilimsel bir
çalışmadır.
Onun önce seri makaleler hâlinde yayımladığı
ve “Bütün Eserleri” kapsamında tarafımızdan kitap haline getirilen “Harp Okulu
Tarihi”, bu alanda yapılmış ilk ve en ciddi çalışmadır. Son yapılan konuyla
ilgili çalışmalar hep Tahsin Ünal’ın bu çalışmasına dayanmaktadır.
“Türk Askerlik Kültürü” ismiyle bir araya
getirilen çok sayıda askerî tarih ile ilgili makale ve araştırmasını içeren
eseri de bu kapsamda zikredilmelidir.
Tahsin Ünal’ın Türk askerî tarih
araştırmalarından biri de “II. Viyana Kuşatması Işığında Mağlubiyetimizin Gizli
Sebepleri” isimli hacmi küçük fakat ilmî değeri çok yüksek olan eseridir. Eser,
tarihten ders almanın; bugünü ve yarını kurmak için ne kadar önemli olduğunu
anlatmaktadır.
Bilindiği gibi Türk askerlik kültürünün iki
temel değeri “şehitlik ve gazilik”tir. Merhum Tahsin Ünal’ın beş baskı yapan
“Şehitler ve Gaziler” isimli eseri, Türk tarihinin değişik dönemlerinden
seçilen anekdotlarla şehitlik ve gaziliği en iyi işleyen eserlerden biridir.
Tahsin Ünal’ın askerî tarih bakımından
üzerinde durmamış gereken bir diğer eseri de “Teslim mi Olacağız (Türk
Kahramanlık Menkıbeleri)” isimli eseridir. İlk baskısını 1957’de yapan bu küçük
eserde on dört adet kahramanlık menkıbesi yer almaktadır.
Dr. Tahsin Ünal’ın akademik çalışmalarının
önemli bir kısmını Atatürk ve Millî Mücadele tarihi araştırmaları
oluşturmaktadır. Bu konularda çoğu ilk defa kendisi tarafından bulunup
yayımlanan hatıralar ve belgeleri bilim hayatına kazandırdığı gibi; hâlâ
aşılamayan bazı çalışmalara da imza atmıştır. Mesela Mustafa Kemal’in
Harbiyedeki öğrencilik yıllarını ilk defa o aydınlatmıştır. Yine Mustafa
Kemal’in Sofya’daki ataşemiliterlik dönemini ilk defa belgeleriyle aydınlatan
da Tahsin Ünal’dır. Onun bu konuda yayımladığı ve yayımlama fırsatını
bulamadığı makale ve araştırması toplam yirmi altı adettir. Bu makaleler “Bütün
Eserleri” kapsamında “Atatürk ve Millî Mücadele” isimli eserinde toplanmıştır.
Dr. Tahsin Ünal, Karamanlı olması hasebiyle,
Karaman’ın hem mahallî tarihine, kültürel ve tarihi değerlerine hem de
Karamanoğulları tarihine ilgi duymuştur. Karaman’ın sosyal, siyasi, kültürel
durumunu ortaya koyan ve Karaman ve çevresinde yetişen büyük insanların
özgeçmişlerini içeren eser ve makaleler yayınlamıştır. Bu anlamda üzerinde
durulması gereken en önemli eseri şüphesizdir ki “Karamanoğulları Tarihi”
isimli eseridir. Bu konuda yapılmış en derli toplu ve ilmî çalışma
diyebileceğimiz eserinde Tahsin Ünal, Karamanoğulları’nın menşeinden başlayarak
sonuna kadar siyasini tarihini; Karamanoğulları dönemindeki Türk kültür ve
medeniyetini birinci elden kaynaklara istinaden ortaya koymuştur. Eser toplam
üç baskı yapmıştır. “Bütün Eserleri” kapsamında yayınlarken “Türklüğün ve
Türkçenin Sesi: Karamanoğulları Tarihi” ismini verdiğimiz bu esere bir bölüm
ilave edilmiştir. Bu son bölüme Tahsin Hoca’nın son dönemde yapmış olduğu
yayımlanmış veya yayımlanmamış konuyla ilgili bazı yeni çalışmaları ilave
edilmiştir.
“Büyük Türk Düşünürü Yunus Emre (Hayatı,
Çevresi, Düşünceleri)” ismiyle yayına hazırladığımız eseri de Tahsin Ünal’ın
önemli çalışmalarını içermektedir. Yunus Emre’nin hayatı, çevresi ve
düşüncelerinin anlatıldığı bu eserde aynı zamanda onun yaşadığı dönemdeki
Anadolu’nun siyasi, sosyal ve kültürel durumu ile “Türk Tasavvuf Felsefesi”nin
esasları da incelenmektedir. Eserde Yunus Emre ile ilgili tartışmalı bazı
konular büyük ölçüde aydınlatılmış ve Yunus Emre’nin yaşadığı çağda Anadolu’nun
sosyal tarihi vuzuhla ortaya konulmuştur.
Bilindiği gibi, tarih felsefesi tarihin âdeta
süzülmüş bir şeklini ifade eder. Türk tarihçiliği bakımından bakıldığında belki
de en az esere sahip olduğumuz alan budur. Yaklaşık üç bin yıllık bilinen
tarihimiz yeteri kadar ortaya konulduğu hâlde, bunun felsefesini yapan eserler
yok denecek kadar azdır. Hepsi de hakkın rahmetine kavuşmuş tarihçilerimiz
Osman Turan, M. Altay Köymen, İbrahim Kafesoğlu, Bahaeddin Ögel ve Aydın
Taneri’nin açtığı bu zor ve fakat çok önemli yoldan ilerleyenlerden birisi de
şüphesizdir ki Tahsin Ünal olmuştur. Onun eserlerinin pek çoğu bu noktada
değerlendirilebilecek eserlerdir. Fakat özellikle, çoğumuzun daha ortaöğretim
çağında okuyarak millî şuur sahibi olduğu “Osmanlılarda Fazilet Mücadelesi”,
Merhum Tahsin Ünal’ın İbn-i Haldun’dan günümüze uzanan çizgide tarihimizi
(özellikle Osmanlı Devleti’ni esas alarak) sorgulayan önemli bir eserdir.
Tahsin Ünal’ın Türk tarihinin felsefesini
yapan eserlerinden biri de “Türk’ün Sosyo-Ekonomik Tarihi” isimli eseridir.
Tahsin Hoca bu kitabında zor olanı denmiş ve başarmıştır.
“Türklüğün Sembolü Bozkurt”, “Millîyet
Üzerine Düşünceler”, “Türkler ve İslamiyet”, “Tarih ve Millîyetçilik” isimli
eserleri de Tahsin Ünal’ın tarih felsefesi kapsamında değerlendirilmesi
lazımdır. Bu eserlerden son ikisi tarafımızdan daha önce yayımlanmış veya
yayınlanma imkânı bulamamış çalışmaların toplanması ile meydana getirilmiştir.
Son eserde Türk tarihinin çeşitli dönem ve konuları hakkında yapılmış toplam
yirmi dokuz araştırma bulunmaktadır.
Merhum Tahsin Ünal’ın yıllarını eğitime
vermiş bir insan olarak eğitim meselelerimize eğilmemiş olması düşünülemezdi.
O, hayatının büyük bir bölümünde hem sivil hem de askerî öğretim kurumlarımızın
değişik seviyelerinde öğretmenlik yapmış bir insan olarak memleketin eğitim
davaları ile ilgili de çok ciddi araştırmalar yapmıştır. Bu konuda özellikle
askerî eğitim kurumlarımızın meseleleri ve bu kurumların tarihleri ile ilgili
eserleri üzerinde yukarıda bilgi vermiştik. Dr. Tahsin Ünal’ın “Bütün Eserleri”
kapsamında “Millî Eğitim Davamız” adını vererek yayına hazırladığımız önemli
eseri ülkemizin esaslı meselelerinden olan Millî Eğitim hakkında yapmış olduğu
önemli araştırmaları ve değişik dönemde hazırlamış olduğu raporları
içermektedir. Eserdeki makale ve raporların tarihleri eski olmakla birlikte,
bugüne ışık tutacak önemli veriler içermektedirler.
Tahsin Ünal emekli olduktan sonra siyasi
hayata atılmış, siyasette düzeyli ve ciddi bir çizginin takipçisi olmuştur.
Şüphesiz, onun siyasi hayatımız hakkındaki görüş ve düşünceleri de en az diğer
alanlardaki eserleri kadar önemlidir. Onun siyaset yaptığı yılların ilk dönemi
(1975-1980) bilindiği gibi Türkiye’nin âdeta bir ateş çemberinden geçtiği
yıllardır. O yıllar ülkemizin “Soğuk Savaş”ın iki kutuplu dünyasında acımasızca
“örtülü bir saldırıya” maruz kaldığı yıllardı.
Bugün artık yakın tarih sayılan bu dönem hakkında Tahsin Ünal’ın yaptığı
değerlendirmelerin ne kadar önem taşıdığını belirtmeye lüzum yoktur.
İlk baskısını Tahsin Yahyaoğlu müstear
ismiyle yaptığı “Tarım Kentleri: Millîyetçi Toplumcu Düzen” ve “Fikir Akımları
ve Emperyalizm”, isimli eserleri önemli siyasi projeler durumundadır. İlk eser
âdeta bir toplumsal kalkınma projesidir. İkinci eser ise tarihimizdeki fikri
tartışmaların küçük bir özeti gibidir. Tahsin Ünal’ın siyasi hatırat türünden
olan iki eseri ise “Türk Millîyetçilerine Yönelik İddialar ve Gerçekler” ile
“Siyasi Yazılar ve Konuşmalar” isimli eserleridir.
BERİKAN
YAYINEVİ’NDE YAYINLANAN
“DR.
TAHSİN ÜNAL’IN BÜTÜN ESERLERİ”
Atatürk
ve Millî Mücadele, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan
Yayıncılık, Ankara, 2001, I-X., 1-436 s.
Büyük
Türk Düşünürü Yunus Emre (Hayatı, Çevresi, Düşünceleri), Yayına Hazırlayan: Ali
Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık, Ankara, 2001, I-XIV., 1-225 s.
Dr.
Tahsin Ünal Hayatı-Eserleri-Kişiliği ve Düşünceleri, Yayına Hazırlayan: Ali
Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık, Ankara, 2001, I-X., 1-105 s.
IV.
Murat ve Bağdat Seferi, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan
Yayıncılık, Ankara, 2001, I-XIV., 1-253 s.
Fatih
ve Fetih, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık, Ankara,
2001.
Fikir
Akımları ve Emperyalizm, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan
Yayıncılık Ankara, 2000, I-VI., 1-100 s.
Harp
Okulu Tarihi, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık,
Ankara, 2001, I-XII., 1-145 s.
II.
Viyana Kuşatması Işığında Mağlubiyetimizin Gizli Sebepleri, Yayına Hazırlayan:
Ali Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık, Ankara, 2001, I-XIV., 1-71 s.
Millî
Eğitim Davamız, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık,
Ankara, 2001.
Millîyet
Üzerine Düşünceler, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan
Yayıncılık, Ankara, 2001, I-XII., 1-57 s.
Osmanlılarda
Fazilet Mücadelesi, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan
Yayıncılık, Ankara, 2000.
Siyasi
Yazılar ve Konuşmalar, Yayına Hazırlayanlar: A. Oğuz, M. A. Çırakoğlu, Berikan
Yayıncılık, Ankara, 2001.
Şehitler
ve Gaziler, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık,
Ankara, 2000, I-X., 1-78 s.
Tarım
Kentleri: Millîyetçi Toplumcu Düzen, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül,
Berikan Yayıncılık, Ankara, 2001, I-XII., 1-200 s.
Tarih
ve Millîyetçilik, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık,
Ankara, 2001, I-X., 1-218 s.
Teslim
mi Olacağız (Türk Kahramanlık Menkıbeleri), Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül,
Berikan Yayıncılık, Ankara, 2001, I-XII., 1-106 s.
Türk
Askerlik Kültürü, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık,
Ankara, 2001, I-XIV., 1-223 s.
Türk
Millîyetçilerine Yönelik İddialar ve Gerçekler,Yayına Hazırlayanlar: A. Oğuz,
M. A. Çırakoğlu, Berikan Yayıncılık, Ankara, 2001, I-XIV., 1-153 s.
Türk
Siyasi Tarihi (1700-1958), II. Cilt, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül,
Berikan Yayıncılık, Ankara, 2001.
Türkler
ve İslamiyet, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık,
Ankara, 2001.
Türk’ün
Sosyo-Ekonomik Tarihi, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan
Yayıncılık, Ankara, 2000.
Türklüğün
Sembolü Bozkurt, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat Akgül, Berikan Yayıncılık,
Ankara, 2001, I-XIV., 1-83 s.
Türklüğün
ve Türkçenin Sesi: Karamanoğulları Tarihi, Yayına Hazırlayan: Ali Güler, Suat
Akgül, Berikan Yayıncılık, Ankara, 2001.
.