Ekonomi
üzerine
Atatürk
Devrimlerinin sonucunda, Türkiye'nin ekonomik yapısı tümüyle iyi yönde bir
gelişme göstermiştir. Kapitülasyonların kaldırılması ile birlikte, ulusal bir
ekonomi için gerekli olan temel atılmıştır. Atatürk'ün ülke ekonomisi
hakkındaki düşüncesini, "Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan
köylüdür" sözlerinde bulmak mümkündür.
Dış
Politika üzerine
O dönemde
birçok ülke yöneticisinin izlediği iç çatışma
politikalarına, polis devleti taktiklerine ve nihayet uluslararası ihtilaflara yönelmelerine
rağmen, Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözüne sıkı bir
biçimde, bağlı kalan Türkiye, bu dönemde ülke
içerisindeki devleti ve onun kurumlarını içten çökertme girişimlerini
engelleyebildiği gibi, savaşlara da bulaşmamayı başarmıştır.
iSTiKLAL
MARŞI
Korkma,
sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden
yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin
yıldızıdır, parlayacak!
O benimdir,
o benim milletimindir ancak!
Çatma,
kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman
ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz
dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır,
Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden
beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi
çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş
sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım
dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın
âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman
dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun,
korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyyet!'
dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş,
yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et
gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır
sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir,
belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın
yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı!
Düşün
altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid
oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme,
dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu
cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ
fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı,
cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek
vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun
senden ilahî, şudur ancak emeli:
Değmesin
ma' bedimin göğsüne na-mahrem eli!
Bu
ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî
yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman
vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her
cerîhamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman
yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan
sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık
dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen
sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır,
hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır,
Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Akif
Ersoy
ATATÜRK'ÜN
TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABESİ - ASIL METİN
Ey Türk
Gençliği!
Birinci
vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa
etmektir.
Mevcudiyetinin
ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici,
bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine
düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve
şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür
edebilir. İstiklal ve
Cumhuriyetine
kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili
olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütün
tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi
bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim
olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve
hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi
menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet,
fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk
istikbalinin evladı!
İşte, bu
ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini
kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Ankara, 20
Ekim 1927
-o-
ATATÜRK'ÜN
TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABESİ - YENİ TÜRKÇE
Ey Türk
Gençliği!
Birinci
ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluğa değin korumak ve
savunmaktır.
Varlığının
ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli güven
kaynağındır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun
etmek isteyen kötücüller bulunacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyetini
savunmak zorunda kalırsan; ödeve atılmak için, içinde bulunacağın durumun
olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar çok
elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek
düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir utku kazanmış olabilirler.
Zorla ve aldatıcı düzenlerle sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün
gemilikleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine
düşman girmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak
üzere, yurdunda, iş başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık içinde
olabilirler. Üstelik, hainlik de yapabilirler. Daha kötüsü, iş başında bulunan
kişiler, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların siyasal erekleriyle
birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezgin ve bitkin düşmüş
olabilir.
Ey Türk
geleceğinin gençliği!
İşte, bu
ortam ve koşullar içinde bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini
kurtarmaktır! Bunun için gereken güç, damarlarındaki soylu kanda vardır!
Söylev' den
20 Ekim 1927