Ebulfez Elçibey’in Rahmetli Türkeş’in Ardından Söyledikleri

Büyük Türk Dünyası zaman zaman yeni Başbuğlar yetiştirecek. Ancak Başbuğ denildiğinde herkesten önce gönlümüzde daim yaşayan Alparslan Türkeş yad edilecek, gelecek nesiller onu gurur ve iftiharla hatırlayacaktır…

Ebulfez Elçibey
18.03.1998

Ne zaman olursa olsun ben Başbuğ hakkında ya öz isteğimle, ya da dostların, tanışların ricası ile neyse yazmak istemişem, ancak heçbir zaman bacarmamışam. İnsan sevdiği, çok sevdiği varlıklar hakkında ne yazırsa yazsın, ne diyirse desin, yene de düşünür ki, o istediği alınmadı. Özellikle de, görkemli bir lider, bir sevimli önder. Türk milli maneviyatı uğrunda dayanmadan mübarize ve mücadele aparan, könlünü yalnız ve yalnız Türk milletine, kendi milletine Tanrı bağları ile bağlamış bir gahraman olan azizimiz, Alparslan Türkeş Başbuğ hakkında ayrı ayrı kitaplar yazmalı olduğumuz bir halda, dört beş sayfada ne yazarsan, nasıl yazasan!? Birce yol kalır: İçinden gelen bir iki söz demek!
Türk Dünyasının tanınmış şahsiyetlerinden, Türk milliyetçiliğinin ve Türk Ülkücülüğünün büyük liderlerinden biri Alparslan Türkeşin Hakkın rahmetine kavuşmasına artık bir yıl geçir. Seksen yıllık bir ömrünün büyük bir kısmını Türk milli varlığının, Türk varlığının, iç ve dış düşmanlarından korunmasına, esir Türklerin kurtuluşu, bağımsızlığı ve dünya Türklüğünün yükselişi uğrunda mübarize sarf eden büyük bir önder sürdürdüğü mücadelenin zafer çalmakta olduğunu görerek gözlerini kapattı.
Bir millet içindeki milli kimliğini derk etmek ve bu milli kimliğin gururunu taşımak ilk sırada gelen en önemli meselelerden biridir. Bu yolda milletine yol gösterip ona önderlik eden şahsiyetler, ebediyen ölümsüzlüğe kavuşur ve milletin kan yaddaşında ebedi yaşayan Alparslan Türkeş mes böyle şahsiyetlerden biridir
Dünya Türklüğüne «Türkçülük günü» bayramını kazandırmış, belli 1944 yıl mahkemesinde hiçbir korku olmadan, çekinmeden ben Türk Milleti?nin yeryüzünde benzersiz bir yaradılışa sahip olduğuna ve kahramanlıkta bu milletin üstün bir millet olduğuna iman ediyorum.? diyen Alparslan Türkeş bütün ömür boyu, Türklere Türk olmanın gururunu aşılamış ve küçümsenen, aşağılanan, geri itilen Türklüğün ilerleyişi, yükselişi, büyüklüğü, azameti, karşısında engeller karşısında yorulmadan mücadele vermiştir. Ulu Atatürkün «Nu mutlu Türküm diyene!» sözü Alparslan Türkeş?in mübarize devizi olmuş ve her yerde bu gerçekliği gururla haykırmıştır.
Başbuğ kimi şerefli bir ada layık görülen Alparslan Türkeş Türk milliyetçiliğinin teşkilatçı rehberi, milli kareket lideri, ideoloğu, hocası, vs. olarak daim yaşayacaktır.
Yıllar uzunu çokları onu hayalperest saydı. Söylediklerine inanmadı. Halen 1944. Yılı mahkemesinde Alparslan Türkeş bildirmiştir ki, 1917-de olduğu gibi, 1965-de veya 1990-da en büyük düşmanımız, Rusyada bir devrin baş verecektir. Ve Türkiye buna hazırlıklı olmalıdır.
Tarih büyük liderin önce görümünü birkaç yıllık cüzi farkla doğruladı. Rus emperyası dağıldı. Lakin ne yazıklar ki, Türkiye bunu beklemiyordu. Ve Alparslan Türkeşe inanıp zamanında hazırlanamadı.
Bir zamanlar dünyada kime gururla «Men Türkem» deseydi, buna «bakın, bu milliyetçidir, şovenisttir» deyirdiler. Türkiye?de milletini sevenlere özellikle de Alparslan Türkeşe «faşist», «gerici», «kafatasçı» deyip hapse atıyorlardı.
O zamanlar Türkiyemizde enteresan bir durum vardı: Ne olursan, kim olursan ol, milliyetçi olma! Ne yazık ki şimdi de Türk devletlerinde Türk milletini içten sevenlerin durumu başkalarından zor durumdadır? Yalnız, Rus emperyasının, Çin?in, İran?ın esareti altında olan Türkler arasında, hatta yegane bağımsız Türk devletinde, Türkiye?de böyle, Türk milliyetçiliği mahkum edildi, aşağılandı, kötülendi ve kendileri şövenistlik yapan Türk düşmanları türk milliyetçiliği suç sayılarak bütövlükte Türklük zayıflatıldı. Lakin defalarla hapse atılıp, ölüm tehlikesi ile özleşse ve her türlü tehlikelere, işkencelere maruz kalsa da, büyük milliyetçi Alparslan Türkeş yolundan dönmedi, imanını kaybetmedi. ?Bize (bizlere) her türlü ad koymasınlar, biz milliyetçiyiz!?
Alparslan Türkeş 35 yıldan çok sabırla, azimle, metanetle milli hedefler uğrunda mücadele verdi. Türkiye?nin komünizm esaretine düşerek Moskova?ya yahut Pekine oyuncak olunması önünde göğüs gerdi. Kıbrısta, Azerbaycanda, Doğu Türkistanda, Orta Asyada, Sibiryada ve başka topraklardaki Türklerin azaldığa, bağımsızlığa kavuşacağına kalpten inandı ve devamlı faaliyet gösterdi. Türkiye?de büyük bir milliyetçi kadronun yetişmesinde ve Türk gençliğinin kendi milli kimliğine sahip çıkmasında onun hizmetleri erişilmezdir.
Alparslan Türkeş doğrudan doğruya karizmatik bir liderdir, sesi ile, sözü ile, davranışı ile, insanları özellikle gençleri kendi ışığına toplayabilirdi. Gençler sevdiği ve temenni ettiği komandan obrazını Türkeş Beyde-Başbuğda bulup Ona itaat ederlerdi.
Yürekten inanırız ki, Alparslan Türkeşin emelleri, fikirleri, Türk milliyetçiliğinin yolunu aydınlatan 9 Işığı hiçbir zaman unutulmayacak ve 21. Yüzyılda yükseleceği şeksiz olan Türklüğün temel kaynaklarından biri daima canlı kalacaktır.

Ebulfez ELÇİBEY