Çanakkale’de
17. Alay Komutanı Yarbay Hasan Bey, askerleriyle birlikte ilerliyordu ve bu
vaziyette Kilitbahir köyünün ortasındaki meydan çeşmesine kadar geldiler.
Çeşmenin önündeki Hasan Beyin dikkatini bir şey çekmişti. Üzeri yara bere
içerisinde ve tüyleri dökülmüş bir köpek su içmek için çeşmeye yanaşmaya
çalışıyor, onun bu perişan halini görenler taş atarak köpeği çeşmeden
kovuyorlardı. Hasan Bey bu duruma çok üzüldü, atından indi köpeğin üzerindeki
yaralara aldırmadan onu kucağına aldı ve çeşmenin yanına götürdü. Hayvana su
içirdi, yaralarını temizledi. Ardından karnını doyurdu ve köpeği alarak yoluna
devam etti.
O günden
sonra köpeği yanından ayırmadı Hasan Bey! Adını da Canberk koymuştu. Canberk
kısa zamanda tüm Mehmetçiklerin dostu olmuştu. Türk askerleriyle siperden
sipere atlıyordu. Tüyleri yeniden çıkmış, yaraları ise tamamen iyileşmişti.
Askerler soruyorlardı Hasan Bey’e; “Komutanım, bu köpeğe neden bu kadar alaka
gösteriyorsunuz?” cevap; “Yüce Allah’ın Kıyamette bu köpeğe neden merhamet
etmedin, demesinden korkuyorum!” İşte Hasan Bey böylesine imanı kamil biriydi.
Bölgedeki
savaş olanca şiddetiyle sürüyordu. Yine siper savaşlarının birinde tarih 11
Temmuz’u gösteriyordu ve bizim Mehmetler, Fransızları püskürtmüşlerdi. Savaş
alanı Fransız askerlerinin cesetleriyle doluydu. Ama biz de zayiat vermiştik.
Mehmetçiklerimiz bir yandan ölen arkadaşlarının defin işleriyle uğraşıyor,
diğer yandan ise yaralılara yardım ediyorlardı. Hasan Yarbay’da olayın tam
ortasında askerlerine direktifler veriyordu. O sırada bir Fransız askerinin
yerde kıpırdadığını gördü. Askerin yaralı olduğunu düşündü. Yardım etmek için
Fransız askerin üzerine eğildi ki, ölü taklidi yapan asker, sakladığı hançeri
Hasan Bey’in göğsüne sapladı. Hasan Bey bir anda sarsıldı ve yere yığıldı.
Yarasından oluk gibi kan akıyordu. Her şey aniden olup bitmişti. Yanına koşup
gelen askerlerine fısıltı halinde şu sözleri söyledi; “Allah şahidimdir ki, bu
Fransız’a iyilik etmek için yaklaştım!”
O an
uzaklardan acı bir havlama sesi duyuldu. Canberk olanca hızıyla koşup koşup
geldi ve velinimetinin yanına çöktü. Sahibinin ellerini yalıyor, adeta kalkması
için yalvarıyordu... Derken, Kur’an okumak için “alay imamı” da geldi Hasan
Beyi’in yanına! Hasan Bey; “Lâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azim”
duasını 33 kere okumasını söyledi alay imamına... İmam duayı okurken Hasan Bey
de tekrar ediyordu. Artık Yarbay Hasan Bey’in gözleri buğulanmış, çehresi
solmaya başlamıştı. Birden, silkinir gibi oldu ve yanındakilere; “beni ayağa
kaldırınız” dedi. Askerleri onu yavaşça ayağa kaldırdılar. Üstü başı kan içinde
olan ve son anlarını yaşayan Yarbay Hasan Bey; “Lâ ilâhe İllallah Muhammedün
Rasulallah” dedi. Yüzünde derin bir tebessüm oluşmuştu... Ve ardından saygılı
bir biçimde sözlerine devam etti. “NİYE ZAHMET BUYURDUNUZ YA RESULALLAH” ve
olduğu yere yığılarak ruhunu teslim etti.Bunun gören mehmetçikler yarbayın
üstüne Türk bayrağını örterler. Köpeği Canberk te bayrağın altına yarbay
Hasan'ın ayak ucuna yatar ve bir süre sonra askerler yarbay Hasan'ı defnetmek
için gelirler bayrağı kaldırdıklarında köpeği Canberk'i kaldırmak isterler ama
bir türlü bunu başaramazlar. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Canberk de
ölür. Yarbay Hasan'ı defnettikten sonra köpeği Canberk'i de ayak ucuna
defnederler.