30.08.2013 Yazar: Prof. Dr.
Selahattin ÇELEBİ
İnsanların
tek bir uğraşı yoktur. Tarih, coğrafya, fizik, kimya, tıp, sosyoloji, sanatkar,
ticaret, ziraat, hayvancılık ve daha sayamayacağımız
kadar çok sayıda meslek ve uğraş çeşitleri vardır. Bir kişini asli mesleği bunlardan birisi olunca merak saldığı ilgi duyduğu ikinci alana da yönelebilir. Hele bu alan yaşam tarzını geçmişini ve geleceğini de ilgilendiriyorsa bu alana yönelmesi daha şiddetli olabilir.
kadar çok sayıda meslek ve uğraş çeşitleri vardır. Bir kişini asli mesleği bunlardan birisi olunca merak saldığı ilgi duyduğu ikinci alana da yönelebilir. Hele bu alan yaşam tarzını geçmişini ve geleceğini de ilgilendiriyorsa bu alana yönelmesi daha şiddetli olabilir.
Geçen haftaki yazımda Mikrobiyolog olduğumu
söylemiştim. Bu benim ekmeğimi kazandığım işim mesleğim ve birincil uğraş
alanımdır. Her insanda olduğu gibi ikincil ilgi duyduğum alan tarihtir. Eğer
zengin bir ailenin çocuğu olsaydım tarih alanında mesleğimi yapardım.
Tarihe ilgi duymamın başta gelen nedeni
Anadolu coğrafyasında doğmuş olmam ve bu coğrafyayı vatan yapmamdan ikincisi
babamın Birinci Dünya Savaşını yaşamış, Kurtuluş Savaşı ve bazı isyanları
bastırılmasında görev almış olmasından dolayı onun hatıralarını dinlemekten
aldığım haz dolu duygulardan ve nihayet ortaokul ve lisede tarih hocam
duruyorsa Allah selametlik versin. Hakkın rahmetine kavuşmuşsa Allah rahmetini
bol etsin İsmail Hakkı Kap hocamın tarih bilgisinden anlatımından ve milli
duygularında etkilenmiş olmamdan dolayı tarihe olan ilgim oldukça yoğundur. Mesleğim
olan Mikrobiyolojiye verdiğim çaba kadar tarihe de çaba sarfetmişimdir.
Son 50 yıldan beri dozunu artırarak
üzerimize isnat edilen ermeni soykırım safsatası bugün zirve yapmış durumdadır.
Ben babamdan duyduklarımı birkaç hafta içinde yazmaya çalışacağım.
Öncelikle mücadele edelim dünya kamuoyunu
ikna edelim demeyeceğim. Ne dersek diyelim neyi gözlerinin önüne serersek de
bugünün dünyasına özelliklede Hristiyan toplumuna asla inandıramayız. Tarihte
Avrupa içlerine Müslüman inancını götürmüş öncü Müslüman millet olarak onlar
için en affedilmez suçu işlemişiz, art niyetlidirler bize asla dost
olmayacaklar. Bu nedenle bizim tarihçilerimizi suçlamayalım niçin iyi savunma
yapmıyorlar diye ne zaman teknolojide, sanayide, tarımda çok güçlü olursak o
zaman suçsuz olduğumuzu kabul ederler. Hatta bizden daha çok bizi savunurlar. Dünya
kurulmuş kurulalı kural böyledir. Birkaç gönül adamı tam inanmış büyük inanç
önderleri, düşünürleri hariç herkes güçlüden yana olmuştur. Bizim katliam
yapmadığımızın ispatı için tek yol güçlü olmaktır. Yoksa her zaman suçlu ve
ayıplı kalacağız.
Gelecek yazılarımızda Doğudaki ermeni
olaylarından yazmaya devam edeceğim.