KAYA PETROGLİFLERİNİN BENZER ÖZELLİKLERİ VE MOTİFLERİNE DAİR

KARS – KAĞIZMAN (TÜRKİYE), GEMİKAYA (AZERBAYCAN), ULSAN (GÜNEY KORE) VE ALTA (NORVEÇ) KAYA PETROGLİFLERİNİN BENZER ÖZELLİKLERİ VE MOTİFLERİNE DAİR

Yrd. Doç. Dr.Fatih İMAT
Prof. Dr.Nazim BABABEYLİ
Doç. Dr.Mustafa ÖZDEMİR
Myungga YAUNG
Alta, Gemikaya, Ulsan ve Kars-Kağızman petrogliflerinin yerleştiği araziler eski Türkler’in yaşam bölgeleri olmuştur. Bu areal (saha) doğal şartlar açısından oldukça zor bir coğrafyadır. 1800–3000 m. rakımlı yaylalar bu gün yerleşik yaşam için müsait olmasa da hayvancılık için son derece elverişlidir. Hayvancılıkla geçinen eski Türkler Neolit ve Enolit devrinden günümüze kadar bu bölgelerde kesintisiz olarak varlıklarını sürdürmüşler, kendi medeniyetlerini adet-anene ve kültürlerini sürekli devam ettirmişlerdir.
Geniş bir arealda varlığını sürdüren Türkler çok sayıda kale, kaya mezarı, kurgan, köprü, mezartaşları vs. miras bıraktıkları gibi hem de çok sayıda Fatih İmat, Nazim Bababeyli, Mustafa Özdemir, Myungga Yaung Kars – Kağızman (Türkiye), Gemikaya (Azerbaycan), Ulsan (Güney Kore) ve Alta (Norveç) Kaya Petrogliflerinin Benzer Özellikleri ve Motiflerine Dair About Similar Features and Motives of Kars-Kağızman (Turkey), Gemikaya (Azerbaijan), Ulsan (South Korea) and Alta (Norway) Rock Petroglifes kendi gelenek–görenek, inanç ve sosyal yaşam tarzını yansıtan esrarengiz yapılı kaya panolarını gelecek nesillere miras bırakmışlardır.
Bazı yerlerde, özellikle, Doğu Anadolu’nun Kars–Kağızman ilçesinde bulunan kaya resimlerinin üzerine son zamanlarda insanlar tarafından çizgiler çizilmiş ve resim panoları tahribe uğramıştır. Dağ keçisi resmi bulunan kaya panolarının bazılarında ise taşların bir kısmı koparılmış ve figürler yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Altay’da Rusya’nın “Gazprom” şirketi petrol ve doğal gaz boru hattı inşası sırasında kaya panolarının bir kısmını yok etmiştir. Kazakistan, Kırgızistan, Çin, Azerbaycan ve Moğolistan’da petrogliflerin korunmasıyla ilgili kanunlar hazırlanmıştır. Aynı projenin Türkiye ve Rusya’da gerçekleştirilmesi bu mirasın korunması adına çok önemli bir yaklaşım olacaktır.
Antik kaya tasvirlerindeki kültür izlerini inceleyip elde edilen bilgileri tahlil ettiğimizde, araştırma bölgelerinde Son Neolit’ten itibaren Türk halklarının kendilerine özgü geniş bir coğrafyada yaşadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Eski Türkler Kore Yarımadası ve Sibirya’dan Doğu Anadolu’ya, Kafkaslar’dan Ural’a, oradan ise İskandinav Yarımadası’na kadar oldukça geniş bir coğrafyada yayılmış, yaşamış, beşer tarihine kendilerine mahsus imzalarını atmışlardır. Bu imzanın müellifleri aynı veya akraba halklar, hem de beşeriyetin manevi hazinesine “açık hava müzesi” şeklinde çok kıymetli miras bırakmışlardır.