Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu
Türklerin dörtbin yıllık bilinen
tarihlerinde, başta Asya, daha sonra da Avrupa ve Afrika kıtalarında çok
değişik coğrafyalarda devlet kurmaları ve yaşamaları, her zaman dünyanın ilgisini çekmiştir. Zira dörtbin yıllık bu uzun dönemde, Çin, Hint, Fars, Bizans, Arap
ve nihayet Batı kültürü ile karşı karşıya gelen ve iç içe yaşayan Türklerin,
benliklerini kaybetmemeleri, sahip oldukları öz kültürlerini devam ettirmeleri,
kendilerinin de ne denli sağlam bir kültüre sahip olduklarını ispat ederken bu
medeniyetler arasında etkileşimin ölçüsü hep merak edilmiştir. Bilhassa
Karadeniz'in Kuzeyinden Doğu Avrupa'ya, oradan da İtalya ve Fransa içlerine
kadar ilerleyen çeşitli Türk kavimlerinin bıraktıkları etkiler ve daha sonra
Balkanlarda oluşan Türk asıllı devletler bu ilgiyi daha da artırmıştır. Nihayet
doğu-batı ticareti ve İslâm dünyasına hakim olan Türklerin ulaştıkları
medeniyetin Batı üzerindeki tesiri, Batılı müsteşriklerin ve seyyahların
eserlerine konu olmuştur.