Benim
mahzun bakışlı Kerkük’üm,
Kanadı
kırık güvercinim,
Yaralı
ceylanım…
Sen
zor günlerimde hep yanımda oldun; Balkan’da, Yemen’de, Hicaz’da, Kanal’da,
Çanakkale’de…
Hep
yanımdaydın, yanı başımdaydın, omuzdaşındın... Toros gibi arkamdın, duruşun
görkemli, tavrın güvenliydi…
Kerkük’üm,
Kan
kardeşim, can kardeşim…
Her
ne vakit yönümü sana çevirdimse, al bayrağı çekip bekledin. Büyük emelim
Turan’ın kara bahtlı gelini oldun.
Bende
vefa tükendi, sende ümit bitmedi…
Mum
gibi yandın Kerkük’üm; eridin, lâkin ışığın sönmedi.
Benim
mahzun bakışlı Kerkük’üm,
Kanadı
kırık güvercinim,
Yaralı
ceylanım…
Sen
ki, Kerkük’sün; atalar yadigârısın hüznümsün, efkârımsın, muradımsın…
“Ben
sana gözüm demem,
Tane
düşer kör olur.
Ben
sana gülüm demem,
Gülün
ömrü er olur.
Ben
sana derviş demem,
Post
giyer abdal olur.
Ben
sana reyhan demem,
Yaprak
döker dal olur.
Ben
sana paşa demem,
Tahttan
düşer azl olur,
Ben
sana beyim derim,
Beyler
daim bey olur. “
Ayazı
düştü has bahçelere , uğursuz iklimlerin. Kırağısı vurdu gönülleri zamansız
sabahların.
Benim
mahzun bakışlı Kerkük’üm,
Kanadı
kırık güvercinim,
Yaralı
ceylanım…
Vuslat
hangi vakte kaldı? Zafer hangi oğulların dilinde ant olmuştur şimdi? Baharın
müjdesi hangi takvimlerde gizlidir?
Ey
Kerkük mum kimin yanan Kerkük..
Yıktılar
kalamızı, sürdüler balamızı
Daha
can boğazdayken çektiler salamızı
Ah
Kerkük yüz ak Kerkük, her zaman yüz ak Kerkük
Ölseydim
düşmeseydim, men senden uzak Kerkük
Elinde
yâd elinde, öt bülbül yâd elinde
Bir
diyar mezar olsun, kalmasın yâd elinde
Can
Kerkük canan Kerkük, her söze kanan Kerkük
Kalıpda
yardan uzak, mum kimin yanan Kerkük
Kerkük
Musul kan içinde, Türkmen’im hicran içinde
Bin
can var, bir can içinde; bir ebedi ize geldim