KAZIM
ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
Süleyman
Şah Türbesi ile Süleyman Şah Saygı Karakolu ve bulunduğu alan Suriye’nin Halep
ilinin Karakozak
Köyü sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin kendi sınırları dışında sahip olduğu ekslav statüsündeki tek toprak parçasıdır. Türbe’de Osmanlı Devleti’nin kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi’nin dedesi ve Ertuğrul Gazi’nin babası Süleyman Şah’ın ve iki askerinin naaşları bulunmaktadır. Türbede yatan Süleyman Şah’ın Osman Gazi’nin dedesi olan Süleyman Şah değil, I. Kılıçarslan’ın babası Kutalmışoğlu Süleyman olabileceği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Köyü sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin kendi sınırları dışında sahip olduğu ekslav statüsündeki tek toprak parçasıdır. Türbe’de Osmanlı Devleti’nin kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi’nin dedesi ve Ertuğrul Gazi’nin babası Süleyman Şah’ın ve iki askerinin naaşları bulunmaktadır. Türbede yatan Süleyman Şah’ın Osman Gazi’nin dedesi olan Süleyman Şah değil, I. Kılıçarslan’ın babası Kutalmışoğlu Süleyman olabileceği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Büyük
Selçuklu Devleti Sultanı Alp Arslan’ın Malazgirt Zaferi’nden sonra yeni vatan
edinmek maksadıyla batıya yönelen Oğuz boyları arasında Süleyman Şah
önderliğindeki Kayı Boyu da bulunmaktaydı. Süleyman Şah, yeni yurt aramak üzere
çıktığı bu yolculukta Halep yakınlarındaki Caber Kalesi’ne gelir ve Fırat Nehri
boylarına yerleşir. Buradan tekrar yeni yurt aramak üzere yola çıkar, ancak
1227 yılında Fırat Nehri’nin karşı kıyısına geçmeye çalışırken muhafızları ile
birlikte Fırat sularında boğulur. Süleyman Şah’ın naaşı ve iki askeri Caber
Kalesi eteklerine bir kümbete defnedilir. Osmanlı Devleti döneminde devletin
sınırları içerisinde olan mezarın bulunduğu yere bir türbe yapılarak buraya
“Türk Mezarı” adı verilir. Türbe ve Caber Kalesi, Osmanlı devleti yıkılınca
Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kalmıştır. 20 Ekim 1921 tarihinde
Türkiye ile Fransa hükümetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması’nın 9.
maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın 3. maddesi gereğince Caber
Kalesi ve türbe müştemilatı ile beraber Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak
kabul edilmiş ve Türkiye’ye burada muhafız bulundurma ve bayrağını çekme hakkı
tanınmıştır.
Ankara
Hükûmeti ile Fransa’nın 20 Ekim 1921’de imzaladıkları ve Caber Kalesi ile
türbenin Türk toprağı olmasını öngören Ankara Anlaşması’nın görüşmeleri devam
ederken son Halife II. Abdülmecid, TBMM’ne gönderdiği bir mektupta kendisinin
ve Osmanlı Hanedanı’nın "atası" olan Süleyman Şah’ın mezarı konusunda
Meclis’in gösterdiği alakaya teşekkür etmiştir.
Suriye
hükümeti, Fırat Nehri üzerinde 1968 tarihinde başlattığı Tabka Barajı’nın 1973
yılında tamamlanacağını ve barajın su toplamaya başlamasıyla Caber Kalesi ve
Süleyman Şah’ın türbesinin tamamen sular altında kalacağını ileri sürerek Türk
Hükümeti’nden türbenin yerini değiştirmesini ya da türbenin Türkiye’ye naklini
talep eden bir nota gönderdi. Türkiye de buna karşılık Suriye’ye bir nota verdi
ve Keban Barajı’nın kapaklarını kapatarak Fırat Nehri üzerinden Suriye’ye su
akışını engelledi. Karşılıklı bu restleşmenin ardından Türkiye bölgeye Devlet
Su İşleri’nde (DSİ) görevli uzmanlar ve mimarlar gönderdi ve türbenin nereye
taşınabileceğinin tespit edilmesini istedi. Ankara ve Şam hükümetleri arasında
uzun süren müzakerelerin ardından bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre;
• Türbe, müştemilatı ile birlikte
Halep–Hasseki yolu üzerinde bulunan Karakozak köyü yakınındaki yeni yerine
nakledilecek,
• Barajın kenarında türbenin bu günkü konumuna
en yakın yerde mermerden bir kitabe dikilecek,
• Türbenin bugünkü yerini tespit etmek
maksadıyla göl üstüne bir şamandıra konacaktır.
1973
yılında türbe ve karakol, Halep’e 123, Şanlıurfa’ya 92 km uzaklıktaki Fırat’ın
doğu kıyısındaki Karakozak köyündeki 10.096 m²’lik yeni yerine taşınmıştır.
Türbe Caber Kalesi’nde değil, Halep’in Karakozak köyü yakınındaki yeni
yerindedir.
1995
yılında, Suriye Hükümeti bu kez de Fırat Nehri’nin daha üst kotlarında inşasına
başladığı Teşrin Barajı sebebiyle Karakozak bölgesindeki Süleyman Şah
Türbesi’nin bölge dışında başka bir alana ya da Türkiye’ye taşınması hususunu
yeniden gündeme getirdi. Bunun üzerine Türkiye ile Suriye arasında yapılan
görüşmeler sonucunda türbenin mevcut yerinin baraj gölünün olumsuz
tesirlerinden korunması için tahkim edilmesine karar verildi. 2001 yılında
Fırat Nehri üzerindeki Teşrin Barajı’nın tamamlanması nedeniyle türbenin taşınması
bir kez daha gündeme geldi. Suriye tarafı bu defa türbenin şimdiki yerinden de
kaldırılarak gösterecekleri ve Türk tarafının da kabul edeceği bir yere
taşınmasını istedi. Ancak 57. Türkiye Hükümeti’nin girişimleriyle proje,
türbenin mevcut yerinin korunması yönünde değiştirildi.
23 Ocak
2003 tarihinde Ankara’da “Süleymanşah Türbesi Tahkimat Projesinin Uygulanmasına
İlişkin Ana Tutanak” imzalandı. Bu çerçevede 10 dönüm’lük türbe arazisi
sınırları tahkim edilmiş, türbe binasının içi ve dışı onarılmış, karakol binası
da yeniden inşa edilmiş ve Süleyman Şah Türbesi yeniden ziyarete açılmıştır.
(24 ŞUBAT 2015)
kazimozturk@yenikonya.com.tr