Biz Katliam Yapmadık, Ama Hata Yaptık..!


“…
Elimizdeki incelemeler ve kaynaklar 16. asrın ortalarında dünya nüfusunun 500 milyon olduğu bir dönemde Türk nüfusunun 50 milyon olduğunu göstermektedir.

Ve yine enteresan bir şekilde bu 50 milyonluk Türk nüfusunun Osmanlı imparatorluğu içerisindeki ve Osmanlı imparatorluğu dışındaki Türkler olmak üzere adeta eşit olarak ikiye bölündüğünü görmekteyiz. 16. asırda dünya nüfusunun % 10'unu oluşturan bu 50 milyonun Anadolu'da, Rumeli'de, Mezopotamya'da, Kıbrıs'ta, Kırım'da, Kafkasya'nın bir kısmı ve Kuzey Afrika'da yerleşmiş Türkler ile Osmanlı toprakları dışında yasayan idil-Ural Türkleri yani Altınordu'dan kalan bugünkü Tataristan, Başkurdistan, Kuzey Kafkasya, Kazakistan dâhil bütün bir Türkistan, Çin işgalindeki Doğu Türkistan, Afganistan, İran ve Hindistan'da yasa­yan Türklerden oluştuğunu görüyoruz. O devirde dünyada yasayan her 100 kişinin 10'unun Türk olduğu % 10'luk nisbet 17. asırdan itibaren düşmüstür.

Türk dünyası varlığını nüfus olarak koruyabilseydi ve bu nisbet hala % 10 olsaydı Türk dünyası bugün 700 milyon civarında olmalıydı ve bugün Türkler Çinlilerden ve Hintlilerden sonra dünyasının 3. büyük nüfusu olacaktı. Halbuki Türklerin bu­günkü nüfusu 180-200 milyon arasındadır. 200 milyon olduğunu kabul ettiğimizde 7 milyara yaklaşan dünya nüfusunun ancak % 3'ü olmuştur. Demek ki nüfus bakımından devamlı bir gerileme göstermişiz.
…”

Ön Bilgi: Bu gün Dünya nüfusu yaklaşık olarak 7 milyar olduğuna göre 16. Yüzyıldan günümüze dünya nüfusu 14 kat artmıştır.

Bilgi: 1927 Yılı nüfus sayımına göre Türkiye'nin nüfusu 13.648.987, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) 2013 sonuçlarına göre 31 Aralık 2013 tarihi itibariyle Türkiye'nin nüfusu 76.667.864'tür.

Yani Türkiye'nin nüfusu 86 yılda 5,617 kat artmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun eski toprakları üzerinde kurulmuş (Toplam 28 Devlet) bazı devletlerin bu günkü nüfusları, 1900’lü yılların başındaki ve 16. Yüzyıldaki yaklaşık nüfusları aşağıda verilmiştir.

Osmanlı
yönetiminde kaç yıl kaldı
Bu günkü
nüfusu
1900'ün başlarındaki nüfus
16. Yüzyıldaki nüfus
Bulgaristan
545
7.093.635
1.262.887
506.688
Yunanistan
400
10.767.827
1.917.007
769.131
Sirbistan
539
7.276.604
1.295.461
519.757
Romanya
490
21.904.551
3.899.689
1.564.611
Moldova
490
4.314.377
768.093
308.170
Ukrayna
308
45.134.707
8.035.376
3.223.908
Gurcistan
400
4.646.003
827.132
331.857
Ermenistan
20
3.316.000
590.351
236.857

Fatih Sultan Mehmet 1481 yılında vefat ettiğinde Bosna Hersek, Arnavutluk, Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Moldova ve Ukrayna'nın (Kırım) büyük kısmı Osmanlı topraklarına dâhil edilmişti.

Türkiye ile birlikte bu gün bu topraklar coğrafi yönden dünyanın en merkezi bölgesidir. Doğal güzellikler bakımından da en güzel bölgedir.

1381-1481 yılları arasındaki 100 yıllık dönemde bölge nüfusunun çok fazla olmadığı, 2 milyon civarında bir nüfusa sahip olduğu tarihsel gerçektir. 1900’lü yılların başında yaklaşık 8-10 milyon civarında bir nüfusa sahip olan bu bölgenin 1400’lü yıllarda en fazla 2 milyon nüfuslu olması mümkündür.

Biz tarihin hiçbir döneminde katliam yapmamışız. Yapsaydık 1400’lü yıllarda toplam 2 milyon nüfusa sahip olan Sırplar, Bulgarlar, Yunanlılar doğuda Gürcüler, Ermeniler hiç biri bu gün tarih sahnesinde olmazdı.

Ben hep şunu düşünmüşümdür; taa Viyana önlerine, Cezayir’e Fas’a gidinceye kadar bu bölgeyi tamamen Türkleştirme yoluna gitseymişiz keşke. Buradaki 2 milyon insan mı? Onları katledip yok etseydik falan demiyorum. Onları biraz daha batıya ve kuzeye doğru ötelesek olmaz mıydı?

Bu gün bu bölgeyle birlikte Türkiye topraklarının bizim olduğunu bir an düşünelim. Dünyanın en güzel doğal güzelliğine sahip, yaklaşık 2 milyon kilometrekare bir toprak ve üzerinde 200 milyon insanın yaşadığı dünyanın süper güçlerinden biri olan müreffeh bir Türk ülkesi.

Anadolu’yu Türkleştirmek için Orta Asya’dan, Anayurdumuzdan sürekli göçler olmuş, taze insan kaynağı yüzlerce yıl akmıştır. Anadolu’ya yerleşen bu insanlarımızı Balkanlara, Mısır'a Libya’ya, Cezayir'e, Yemen'e taşımışız. Öyle bir hale gelmiş ki insan kaynağımız yetersiz hale gelmiştir. 20 milyon kilometre karelik bir alana yayılıncaya kadar daha dar bir bölgede derli toplu olsaydık ve orayı tamamen Türkleştirseydik çok daha güçlü olurduk. Ekonomik kaynaklarımızı da kontrollü olarak daha dar bir bölgede kullanır ve batılı ülkelerin gerçekleştirdiği sanayi devrimini de onlara paralel olarak yaşardık.

Biz tarih boyunca katliam yapmamışız; yapmamışız ama o kadar geniş bir coğrafyaya dağılmakla büyük HATA YAPMIŞIZ…


                 Suat Zobu