Sakalar
dönemine âit Alp Er Tunga ve Şu olmak üzere iki destan tespit edilmiştir.
Alp Er
Tunga, M.Ö. VII. yüzyılda yaşamış kahraman ve çok sevilen bir Saka
hükümdarıdır.
Alp Er
Tunga Orta Asya'daki bütün Türk boylarını birleştirerek hakimiyeti altına almış
daha sonra Kafkasları aşarak Anadolu Suriye ve Mısır'ı fethetmiş ve Saka
devletini kurmuştur.
Alp Er
Tunga’nın hayatı savaşlarla geçmiştir. Uzun süre mücadele ettiği İranlı
Medlerin hükümdarı Keyhüsrev ‘in davetinde hile ile öldürülmüştür.
Alp Er
Tunga Destanı
Alp Er
Tunga ile İranlı Med hükümdarları arasındaki bu mücadelelerin hatıraları uzun
asırlar hem Türkler hem İranlılar arasında yaşatılmıştır.
Alp Er
Tunga, Asur kaynaklarında Maduva, Heredot’ta Madyes, İran ve islâm
kaynaklarında Efrasyab adlarıyla anılmaktadır. Orhun Yazıtlarında “Dokuz
Oğuzlar” arasında “Er Tunga” adına yapılan “yuğ” merasiminden söz edilmektedir.
Turfan şehrinin batısında bulunan “Bezegelik” mabedinin duvarında da Alp Er
Tunga’nın kanlı resmi bulunmaktadır. “Divan ü Lügat-it Türk” ün yazarı Kaşgarlı
Mahmud’a ve ” Kutadgu Bilig” yazarı Yusuf Has Hacip’e göre “Alp Er Tunga” İran
destanı “şehname” deki büyük ve efsanevi Turan hükümdarı “Efrasiyab”dır.
Divan ü
Lûgat-it Türk’de Turan hükümdarlığının merkezi olarak “Kaşgar” şehri
gösterilmektedir. İslamiyeti kabul etmiş olan Karahanlı devleti hükümdarları da
kendilerinin “Efrasyap” sülalesinden geldiklerine inanmışlar ve bunu ifade
etmişlerdir. Moğol tarihçisi Cüveyni de Uygur devletinin hükümdarlarının da
Efrasyap soyundan olduğunu yazmaktadır.
Şecere-i
Terakime’ye göre Selçuklu Sultanları kendilerini Efrasyab soyundan kabul
ederlerdi. Rusların Yakut adını verdiği Türk gurup aslında kendilerine Saka
dediklerini söylemişlerdir. Tarih içinde kaybolduğunu düşündüğümüz Saka
Türklerinin az da olsa bir bölümünün bugün hayatiyetlerini sürdürmeleri pek çok
meselenin yeniden araştırılarak doğruların ortaya çıkmasına yardımcı
olabilecektir. Tarihçi Mesudî de M.S.7. yüzyılın başındaki Köktürk hakanının
“Efrasyab” soyundan olduğunu yazmaktadır.
Bütün bu
bilgilerden hareketle “Tunga Alp” le ilgili efsanelerin Kök Türklerden önce
doğu ve orta Tiyanşan alanında yaşayan Türkler arasında meydana geldiğini ve bu
destanın daha sonraları Kök Türk ve Uygurlar arasında yaşayarak devam ettiğini
göstermektedir.
Alp Er
Tunga destanının metni bu güne ulaşamamıştır. Bir kısmından yukarıda
bahsettiğimiz kaynaklarda bu değerli Saka hükümdarı ve kahramanı hakkında
bilgiler ve bir de sagu (ağıt) tespit edilmiştir:
Alp Er
Tunga Öldü mü
Dünya
sahipsiz kaldı mı
Korkak
öcünü aldı mı
Şimdi yürek
yırtılır
Felek yarar
gözetti
Gizli tuzak
uzattı
Beylerbeyini
kaptı
Kaçsa nasıl
kurtulur
Erler kurt
gibi uludular
Hıçkırıp
yaka yırttılar
Acı
seslerle bağırdılar
Ağlamaktan
gözleri kapandı
Beğler
atlarını yordular
Kaygı
onları durdurdu
Benizleri
yüzleri sarardı
Safran
sürülmüş gibi oldular
Alp Er
Tunga Destanı Kutadgu Bilig’de “Alp Er Tunga” hakkında şu bilgi verilmektedir:
Eğer dikkat edersen görürsün ki dünya beyleri arasında en iyileri Türk
beyleridir. Bu Türk beyleri arasında adı meşhur ikbali açık olanı Tonga Alp Er
idi. O yüksek bilgiye ve çok faziletlere sahip idi. Ne seçkin, ne yüksek, ne
yiğit adam idi; zaten âlemde ferasetli insan bu dünyaya hâkim olur.
İranlılar
ona Efrasiyap derler; bu Efrasiyap akınlar hazırlayıp ülkeler zaptetmiştir.
Dünyaya hâkim olmak ve onu idare etmek için pek çok fazilet, akıl ve bilgi
lâzımdır. İranlılar bunu kitaba geçirmişlerdir. Kitapta olmasa onu kim
tanırdı.” Bugünkü bilgilerimize göre Alp Er Tunga ile ilgili en geniş bilgi
İran destanı şehname’de tespit edilmiştir.
Şehnamenin
başlıca konularından biri İran -Turan savaşlarıdır. Bu destana göre en büyük
Turan kahramanı önce şehzade sonra hükümdar olan Efrasyap’tır. şehname’deki Alp
Er Tunga ile ilgili bilgiler şöyle özetlenebilir: “Turan şehzadesi Efrasyap
babasının isteği üzerine İran'a harp açtı. iki ordu Dihistan’da karşılaştılar.
Boyu servi, göğsü ve kolları arslan gibi ve fil kadar kuvvetli olan Efrasyap,
İranlı’ları yendi. İran padişahı Efrasyap’a esir düştü. İran’ın ilk intikamını
o zaman İran’a bağlı olan Kabil Padişahı Zal aldı. Zal başarılı olmasına rağmen
İran şahının öldürülmesini engelleyemedi.
Efrasyab
İran’ı ele geçirmek için yeni bir savaş açtı. İran’ın yetiştirdiği en büyük
kahramanlardan Zal oğlu Rüstem Efrasyab’ın üzerine yürüdü.. Efrasyab ile Zal
oğlu Rüstem arasında bitmez tükenmez savaşlar yapıldı. İran tahtında bulunan
Keykâvus, hem oğlu Siyavuş’u hem de Zal oğlu Rüstem’i darılttı. Siyavuş
Efrasyap’a sığındı . Siyavuş’un Turan’da bulunduğu sırada evlendiği Türk beyi
Piran’ın kızından bir oğlu oldu. Siyavuş oğluna babası Keyhusrev’in adını
verdi.
Efrasyab
uzun yıllar Turan’da hükümdarlık etti. İran’lılar Siyavuş’un oğlu Keyhusrev’i
kaçırarark iran tahtına oturttular. Keyhusrev Zaloğlu Rüstem’le işbirliği yaptı
ve Turan ordularını yendi. Keyhusrev ile Efrasyap defalarca savaştılar. Sonunda
ordusuz kalan Efrasyap Keyhusrev’in adamları tarafından öldürüldü.
Şehnamede
Efrasyap adıyla anılan Turan hükümdarı Alp Er Tunga’nın İran hükümdarlarına sık
sık yenildiği anlatılmaktadır. Ancak İran Turan savaşlarında İran hükümdarları
sürekli değişmiş 140 yıl yaşadığı rivayet edilen Alp Er Tunga ise mücadeleye
devam etmiştir. Bu durum Efrasyap’ın başarısız olmadığını gösterir. Gerçek
destan metni bulunduğu takdirde bu destanla ilgili daha sağlıklı
değerlendirmeler yapılabilir.
ŞU DESTANI:
Şu adındaki bir hükümdarın Büyük İskender'in Türk illerine yürüyüşü sırasında
onunla yaptığı savaşları anlatır. Sonunda Şu İskender'le anlaşır ve Balasagun
yöresine yerleşir. Bazı Türk boylarının adlarının nereden geldiğini izah
yönüyle önemlidir. Eski Saka devletinin hükümdarlarına "ŞU" adı
verilmesi dolayısıyla, bu destan Saka destanı olarak da bilinir.
Şu destanı
M.Ö. 330-327 yıllarındaki olaylarla bağlantılıdır. Bu tarihlerde Makedonyalı
İskender, İran’ı ve Türkistan’ı istila etmişti. Bu dönemde Saka hükümdarının
adı Şu idi. Bu Destan Türklerin İskender’le mücadelelerini ve geriye
çekilmeleri anlatmaktadır. Doğuya çekilmeyen 22 ailenin Türkmen adıyla
anılmaları ile ilgili sebep açıklayıcı bir efsane de bu destan içinde yer
almaktadır.
Destanın
tespit edilebilen kısa metni şöyle özetlenebilir:
İskender,
Türk memleketlerini almak üzere harekete geçtiğinde Türkistan’da hükümdar Şu
isminde bir gençti. İskender’in gelip geçici bir akın düzenlediğine inanıyordu.
Bu sebeple de İskender’le savaşmak yerine doğuya çekilmeği uygun bulmuştu.
İskender’in yaklaştığı haberi gelince kendisi önde halkı da onu izleyerek
doğuya doğru yol aldılar. Yirmi iki aile yurtlarını bırakmak istemedikleri için
doğuya gidenlere katılmadılar. Giden gurubun izlerini takip ederek onlara
katılmaya çalışan iki kişi bu 22 kişiye rastladı. Bunlar birbirleriyle görüşüp
tartıştılar. 22 kişi bu iki kişiye: “Erler İskender gelip geçici bir kişidir.
Nasıl olsa gelip geçer, o sürekli bir yerde kalamaz. “Kal aç” dediler. Bekle,
eğlen, dur anlamına gelen “Kalaç” bu iki kişinin soyundan gelen Türk boyunun
adı oldu. İskender Türk yurtlarına geldiğinde bu 22 kişiyi gördü ve Türk’e
benziyor anlamında ” Türk Maned ” dedi. Türkmenlerin ataları bu 22 kişidir ve
isimleri de İskender’in yukarıdaki sözünden kaynaklanmıştır. Aslında
Türkmenler, Kalaçlarla birlikte 24 boydur ama Kalaçlar kendilerini ayrı kabul
ederler. Hükümdar Şu, Uygurların yanına gitti. Uygurlar gece baskını yaparak
İskender’in öncülerini bozguna uğrattılar. Sonra İskender ile Şu barıştılar.
İskender Uygur şehirlerini yaptırdı ve geri döndü. Hükümdar Şu da Balasagun’a
dönerek bugün Şu adıyla anılan şehri yaptırdı ve buraya bir tılsım koydurttu.
Bugün de leylekler bu şehrin karşısına kadar gelir, fakat şehri geçip
gidemezler. Bu tılsımın etkisi hala sürmektedir.
Bu destana
göre İskender Türkistan’a geldiğinde Türkmenlerin dışındaki Türkler doğuya
çekilmişlerdi. İskender Türkistan da mukavemetle karşılaşmamış bu sebeple de
ilerlememiştir. Büyük ölçüde çadırlarda yaşayan Türkler İskender’in seferinden
sonra şehirler kurmuş ve yerleşik hayatı geliştirmişlerdir.