VARVAR ALİ PAŞA

Sultan İbrahim zamanı...
Tarihlere Deli İbrahim diye geçen zat...
Padişah gemi azıya almış. Sefahatin zirvesinde. Öyle ki en büyük tutkusu hatun, anber ve kürk...
O kadar çok akçe harcamakta ki...
Bunlara para yetmez olmuş.
Hazine boşalmış.
 
Yalaka vezirler, sadrazam ona para yetiştirme derdinde...
Sadrazam Hezarpare Ahmet Paşa bu karmaşadan yararlanıp cebini doldurmakta ki fırsat bu fırsattır.
Sivas valisi Varvar Ali Paşa'ya buyruk salınıyor.
"her ile salma saldık padişahın giderleri için. Sana da otuz bin akça düştü. Topla ve gönder!"
Dürüst, sağlam, rüşvetsiz, baş eğmez biridir Varvar Ali Paşa, cevap verir.
"Ben bu parayı nerden bulurum? Yol keserek halkın parasını mı soyayım?"
"Nerden bulursan bul. Ha bir de İbşir Paşa diye bir paşanın, Sivas'ta yaşayan güzel bir hatunu varmış. Padişah o hatunu da ister."
"Olmaz!" der Ali Paşa, "Bir Müslümanın nikahlı karısını başkasına teslim etmem! Üstelik İbşir Paşa benim dostumdur. Ona kötülük etmem."
Herkes zamanın şartlarında Ali Paşa'nın azledileceğini ve katledilmesi için ferman çıkacağını düşünürken, bu çıkış sadrazamı durdurur. Ancak Ali Paşa kızar.
"Bu nasıl haldır.? Buna birinin dur demesi gerek. Saltanat umuru kadınların elinde kalmıştır. Padişah devlet işlerinden habersizdir. Reyaya perişandır. Bütün bunların sona ermesi gerek." der ve Padişahla görüşmek üzere İstanbul'a yürümeye, bütün bu olumsuzlukları sonlandırmaya karar verir.
Yola çıkmaya karar verdiğinde bir anda nereden çıktığı belli olmayan adamlar çıkar ortaya. Sivas'a dolarlar.
Bir kısmı sekbandan, leventten kişilerdir ama aralarında soyguncular da vardır. Bunlar bir araya gelince halkı soymaya, zorbalığa başlarlar. Ali Paşa zaman ilerledikçe bu işin yanlışlığının farkına varır ve bunların halkı soymasına karşı çıkar. Engel olur.
Sanki bir işaret almış gibi soygunları engellenenler geldikleri gibi giderler.
Ali Paşa'nın çevresinde çok az adam kalır.
Bu sırada Ali Paşa'nın isyanını duyan İstanbul, onun üzerine ordu çıkarmaya karar verir. Bu ordunun başında da kimi görevlendirirler dersiniz.
İbşir Paşa'yı...
Hani hatununu padişahın istediği, ancak Ali Paşa'nın vermeyip kötü olduğu...
İbşir Paşa baştan karşı çıkmış ama ona "Ya Ali Paşa'nın başı ya senin başın" seçimi sunulunca, korkmuştur.
İbşir Paşa'ya Sivas Valiliği verilir.
"Var git, başını al. Makamına otur. Bizim otuz bin akçeyi gönder!"
(Naima hatununun istenip istenmediğini yazmıyor)
Neyse...
İbşir Paşa yola çıkar.
Varvar Ali Paşa işin bu hale gelmesi üzerine, "Ben asi değilim. Makamda valilikte gözüm yok" deyip Sivas'ı teslim eder.
Ancak ayrıldığında yanında 5000 kadar asker vardır.
İbşir Paşa'ya onu izlemesi ve başını alması istenir.
Oysa Varvar Ali Paşa da İstanbul'a gitmek istemektedir.
Uzatmayalım...
Sonunda savaşırlar.
Varvar Ali Paşa yenilir.
Onu yakalayıp bağlarlar ve İbşir Paşa'nın karşısına getirirler.
İbşir Paşa sorar.
"Paşa baba bu ne haldir? Neden devlete karşı geldin? Neden bu duruma sebep oldun?"
Varvar Ali Paşa gülerek cevap verir.
"Senin gibi deyyusun karısını padişaha göndermedim diye bu haldeyim. Ne desen haklısın. Halkın parasını almadım, namusunu namusum bildim. Senin gibi deyyusu başıma saldılar. Var gereğini yap!" der.
Orada başını keserler. İstanbul'a gönderirler.


17.01.2015




.