DÜŞÜNCE İKLİMİ - Prof. Dr. Ayşe İLKER
Daha önceki
yazılarımda “Türkmenler İnsan Değil mi?”, “Irak’ta Türkmenler Kime Emanet?”
başlıklarını kullanarak Irak’ta
Türkmenler yönünden vahim olan durumlara dikkat çekmiştim. Günümüz Türkiyesinde her ne hikmetse, Ortadoğu coğrafyasındaki her soydan Müslümanlara sahip çıkılıyor ama Müslüman oldukları halde Irak Türkmenlerine sahip çıkıldığına, onların meseleleriyle ciddi bir şekilde ilgilenildiğine dair hiçbir ferahlatıcı haber gelmiyor! Birkaç cılız toplantı, Irak’taki Türkmenlerin isteklerini karşılayamayacak birkaç gösterişli söz! Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında “Barış Süreci” adına verilen tavizler, başka coğrafyalardaki zulüm ve haksızlığa uğramış Türkler için, o coğrafyanın hükümetlerinden hiç istenmiyor. Söz konusu Türkler ve Türkmenler olduğunda ağızları bıçak açmıyor.
Türkmenler yönünden vahim olan durumlara dikkat çekmiştim. Günümüz Türkiyesinde her ne hikmetse, Ortadoğu coğrafyasındaki her soydan Müslümanlara sahip çıkılıyor ama Müslüman oldukları halde Irak Türkmenlerine sahip çıkıldığına, onların meseleleriyle ciddi bir şekilde ilgilenildiğine dair hiçbir ferahlatıcı haber gelmiyor! Birkaç cılız toplantı, Irak’taki Türkmenlerin isteklerini karşılayamayacak birkaç gösterişli söz! Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında “Barış Süreci” adına verilen tavizler, başka coğrafyalardaki zulüm ve haksızlığa uğramış Türkler için, o coğrafyanın hükümetlerinden hiç istenmiyor. Söz konusu Türkler ve Türkmenler olduğunda ağızları bıçak açmıyor.
Kerkük,
Musul, Süleymaniye, Erbil, Tikrit, Tuzhurmatı ve daha büyüklü küçüklü şehir,
birer Türk coğrafyasıydı. Amerika’nın Irak’tan çekilmesiyle birlikte Irak nüfus
idareleri ateşe verildi, nüfus kayıtları yok edildi. Özellikle Musul ve
Kerkük’ten Türkmenler planlı bir şekilde çıkarıldı. Kalanlar, bombalama,
kundaklama, hapis ve benzeri yıldırma yöntemleriyle anayurt coğrafyalarından
uzaklaşmak mecburiyetinde bırakıldılar.
Musul,
Kerkük gibi büyük ve başka diğer küçük
şehirler bugün suni olarak Kürtleştirilmiştir. Artık bağımsız haber kaynakları
da bunları söyleyebiliyor ve gösterebiliyor.
Irak’ta
uzunca bir zamandan beri mevcut
hükümetin bir iktidarsızlık içinde olduğunu sağır sultan bile biliyordu.
Muhatap bulamıyorsunuz, her kafadan bir ses çıkıyor veya Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetiyle yapılan anlaşmalar askıya alınıyor, bir Kürdistan yönetimi bir
Maliki yönetimi giriyor devreye. Durumun ne kadar vahim olduğu geçtiğimiz Pazar
(8 Haziran) günü ayan beyan ortaya çıktı ve IŞİD tıpış tıpış Musul sokaklarında
yürümeye başladı. Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi, ama ne de olsa IŞİD
bir müsamaha zemininde beslenmişti. Kimse onların Türklere dokunabileceği
hesabını yapmamıştı; ne demişler besle kargayı oysun gözünü! İşte tam bu
noktada herkesin ders alması gereken bir konuşmayı TBMM kürsüsünden bir
vatansever haykırmaktaydı:
10 Haziran
2014 gecesi TBMM’de gece yapılan görüşmelerde
Sinan Ogan, toplantılara ara verilmesini ve Musul Konsolosluğunun
etrafının IŞİD terör örgütü tarafından sarıldığını, bu meseleye ciddiyetle
yaklaşmak lazım geldiğini ve oradaki Türkmen kardeşlerimizden millet vekillerinin haberlerinin olup olmadığını söylemekte ve sormaktaydı.
Milletvekili sıralarından “Atma” diyenler, “Elinde belgen var mı?” diye
soranlar ve de “Haydi işine!”
cümlelerini kuranlar vardı. Bu cümleler bu noktadan sonra basit bir
cümle değil, Türk Millî bilincinin sinir uçlarının nasıl köreltilmiş olduğunu
gösteren delil sözleridir artık! Allah’tan Sinan Ogan gibi millî direnç
damarının temsilcisi ve ülke dışında ne olup bittiğini çok iyi kavramış ve konuşmaktan ve yapılan
yanlışları ikaz etmekten dillerinde tüy bitmiş insanlar da var TBMM’de.
Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin önceliği rehineleri sağ salim almak ve akabinde oradaki
Türkmenlerle ilgili bir rota tayin etmektir.” IŞİD, Sünni Türkmenlere
dokunmayacak, Şiileri katledecek” öngörüleri sakattır. Politikaları Sünni-Şii
ekseninde oluşturmak ne kadar yanıltıcı olabiliyor ortaya çıktı işte! Önemli
olan o topraklarda topyekûn Türk varlığına sahip çıkmaktır.
Irak’ta
Arapların ve Kürtlerin sahibi var ama ne yazık ki Türkmenlerin sahibi yok!
Araplar, bir taraftan Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, bir taraftan İran
tarafından desteklenirken, Kürtler de zaten Amerika ve Avrupa tarafından
imtiyazlı hale getirilmişlerdi. Şimdi
Maliki’nin Araplar’ı , IŞİD ve Kürtler bölgenin Petrol kuyularını ve
topraklarını bağlı oldukları efendilerinin ipleriyle hareket ettirecekler!
O halde
ortada Türkiye’de ikide bir gözlere sokulan ve romantik ifadelerle bir söylem haline getirilen İslam kardeşliği
falan yok!
Türkmenler
Müslüman oldukları ve İslam’ın bayrağını yüzyıllarca kültürel ve insanî boyutta
taşıdıkları halde Ortadoğu coğrafyasının en mazlum toplumu oldular!
Geçmişte
olduğu gibi bugün de Irak Türkmenlerini zorlu bir yer değiştirme süreci
bekliyor.
Ve ey akıl,
nerdesin diye sormadan edemiyorum!
Filistin’i,
Mısır’ı gündemlerinden çıkarmayanlar Türkmenleri neden hiç gündemlerine
almazlar veya alamazlar!
Bir gözü
sadece başka coğrafyaların Müslümanlarını görüp, öbür gözü kendi soyundan
Müslümanları hiç görmeyen ve onların neredeyse bir jenoside kurban gitmelerine
ses çıkarmayanlar nasıl tanımlanabilir dış
ilişkilerde, millî menfaatlerin korunmasında?
Bu noktada
temenni edilecek tek şey karar
vericilerin akıl-izan ve insafla donanmasıdır!
Tarih,
Ortadoğu coğrafyasında çok zulüm yazdı ama Türklere yapılan zulümlerin adı bile
olmadı!
Şimdi de
adsız bir zulüm adım adım kuşatıyor Türkmenlerin çevresini ve biz beylik
sözlerle oyalanıp duruyoruz! Ortadoğuda oyun kurucu olduğu düşünülen bir
devlete bu yakışıyor mu!
---------------------------------
YORUM:
Mehmet
Kılınç
M.E.B
ÖĞRETMEN'de EMEKLİ ÖĞRETMEN
Adsız bir
zulüm ve kulakların işitemeyeceği kadar şiddetli bir feryat! Türk coğrafyasında
yüzlerce milyon Türk'e, yanıbaşındaki 80 milyonluk Türkiye'ye rağmen Suriye ve
Irak Türkmenleri Müslümanlık iddiasındaki AB, ABD, İsrail güdümlü Peşmergeler,
Araplar tarafından katlediliyor, yerlerinden yurtlarından sürülüyor. Ne silah
veren var ne hayatlarını devam ettirecek ihtiyaç maddelerini gönderen. Söz
konusu Türk olunca "insanlık" da "İslâmlık" da rafa
kalkıyor.
Türk, ne
Müslüman ne insan sayılıyor.
Ya Rab!
Maruz kaldıkları katliamlar, zulümler, kulakları sağır eden feryatları hem
millettaşları, hem dindaşları ve hem de insanlık tarafından görmezlikten,
işitmezlikten gelinen bu Türk kullarının yardımına Sen koş! Zalimleri kahret,
gafilleri uyandır; mazlumları koru! Türk milletini de İslam dünyasını da
insanlık âlemini de bu utançtan kurtar! Bu zulümleri duyurmaya çalışan Ayşe
İlker Hocamızdan razı ol, kalemini güçlü kıl! 16 Haziran 2014, 00:25