Yücel
TANAY
Çin
Halk Cumhuriyeti’nde, Kantonca ve Mandarince konuşanlar birbirlerini
anlayamıyorlar ancak Çin alfabesi ile
yazışarak anlaşabiliyorlar. Bu farklılığı Kazak Türkçesi, Uygur
Türkçesiyle, Türkiye Türkçesi farkı gibi hayal etmeyin. Zorlarsanız, biraz
dikkat ederseniz bu Türk lehçelerini kolayca
anlayabiliyorsunuz. buna rağmen Çinliler, Kanton ve Mandarince konuşan
Çinlileri tek millet yanı Çinli olarak kabul ederken, birbirlerini anlayan,
Kazak, Özbek, Uygur ve diğer Türk
lehçelerini konuşan Türkleri ayrı millet olarak
tarif ve kabul ederler.
Doğu
Türkistanı işgal altında tutan ve bu kadım Türk yurdunun adını Sinkiang olarak
değiştiren Çin, 1955’de sözde ” Sinkiang Uygur Otonom Bölgesi yönetimini” ilan
etmiştir. Çin yönetimi, sözde bu Özerk bölge’de , Moğol, Kırgız, Kazak ve Tacik
ve Hui gibi uluslara ait OtonomNahiye,
İlçe, İl ve daha alt otonom birimler ve bölgelere de ayırmıştır.
Aslında
bu olay Sovyet Rusya’nın Batı Türkistan’da yaptığı gibi, bölge Türk ve
Türkistan tabirleri içermeyecek şekilde ve muhtemel
bir bağımsızlık hareketini engelleyebilmek için Çin tarafından Doğu
Türkistan’da uygulanan bir yöntemdir. Yanı ” Parçala,Yönet ve Yut” temeline dayanan bir emperyalis ve
sömürge yöntemi’dir.
Doğu
Türkistan’ın alt otonom bölgelere ayrılarak yönetilmesi haricinde, bölgede
yaşayan Türkleri farklı milletlerden oluşan gruplarmış gibi ifade etme
politikası, Komünist idarenin hüküm sürmeye başladığı tarihten günümüze değin
uygulanmaya devam ettirilmiştir. Bu kapsamda,
örneğin bölgenin nüfus bilgileri değerlendirirken Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar
ve Özbekler farklı milletlere mensup unsurlar olarak gösterilmekte, “Türk’
ibaresi kesinlikle kullanılmamaktadır.
Doğu
Türkistan’ın Çinlileştirilmesi amacıyla uygulanan; doğum kontrolü, doğum
yasağı, kısırlaştırma ve mecburi kürtaj gibi faaliyetler yanında, bölgeye
planlı bir şekilde yerleştirilen Çinli göçmenler en ciddi tehdit unsuru olarak
karşımıza çıkmaktadır. Zira Çinli göçmenlerin Doğu Türkistan’a 1949 yılından
itibaren yoğun olarak yerleştirilmeye başlanılması ile Çin işgalinin başladığı 1949 yılında
% 4 olan Çinli nüfus oranı 1954’te % 9,8’e, 1964 yılında % 32.86’ya ve
1984 yılında % 39.78’e yükselmiştir. Günümüzde ise,bu oran ülke genelinde % 50 mertebesine ulaşmıştır.
Doğu Türkistan’da etnik nüfus yapısını
değiştirmeye yönelik, Çinlilerin zorunlu olarak bölgeye göç ettirilmesi
çalışmaları günümüzde de artarak devam etmektedir. Bölgenin 200 milyon insanı
besleyebilecek kapasiteye sahip olduğunu ifade eden Çin yönetimi, 2050’li
yıllarda bölge nüfusunu 100 milyona çıkarmayı hedeflemekte, bu maksatla Çin
dahili raporlarına göre her yıl ortalama 200 ile 500 bin arasında Çinlinin
bölgeye yerleştirilmesi işlemlerine devam etmektedir. Çin işgal yönetimince uygulanan bölgenin nüfus yapısının Çinliler lehine
değiştirilmesi çalışmaları ve baskı rejiminin özellikle Türklere yönelik olarak
devam etmesi neticesinde, Doğu Türkistan’da yer yer tepki amaçlı gösteriler ve
ayaklanmalar meydana gelmekte ise de Çin hükümeti, bu hareketlerin oluşmasını
engelleyebilmek maksatlı olarak yurt içinde ve dışında tedbirler almaktadır.
Çin Silahlı Kuvvetleri’nin bölge üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırarak ve ülke
genelinde gerçekleştirilen ekonomik reformların Doğu Türkistan’a da
uygulanmasını sağlayarak içsel tedbirler almakta, ŞİÖ kapsamında Batı
Türkistan’daki devletlerle ve ayrıca Türkiye dahil Müslüman ülkelerle iyi
ilişkiler geliştirerek, bu ülkelerden Doğu Türkistan Türklerine yapılabilecek
yardımların önünü kesmek istemektedir.
Çin’in
sinsiliği ve kurnazlığı her konuda
olduğu gibi Türkistan Türkleri konusunda da ortaya çıkımaktadır.Aynı kökten
gelen ve yüz yıllar boyunca birlikte yan yana ve iç içe yaşayan Türk boylarını,
ayrı milletler sayan Çin, birbirlerinin dillerini anlamayan ve
farklı özellikler taşıyan Mandarince, Kantoncayı ve diğer Çin dillerini
Çincenin bir lehçesi kabul etmektedir.
Ayrı dili konuşup anlaşmamalarına rağmen Kantonca ve Mandarince ve diğer
dillerde konuşan insanları ise, Çinli olarak kabul ediyor .
Çin
yönetiminin bu sinsi aldatmacalığı, yalancılığı
ve ikiyüzlülüğe doğrusu İnsan’a pes dedirtiyor
!