Makaleler 14 Nisan 2014 Prof. Dr.Zekeriya KİTAPÇI
Doğu
Türkistan ve Uygur Türk bölgesinin bugün bile en önemli yerleşim birimlerinden
biri ve bir büyük Türk şehri olan Kâşgar’ın;
Türk İslam tarih, medeniyet ve kültüründe çok parlak bir yeri ve çok şerefli bir tarihi vardır. Tarihin hemen her derinde çok önemli bir din, bir kültür ve ticaret merkezi olan Kâşgar, bu önemli durumunu İslami devirlerde de devam ettirmiş ve İslam hidayet güneşinin parlak ışıkları bu toprakları aydınlatmasından sonra ise; Orta Asya ve Turan Yurdu’nun; Buhara, Semerkant, Farab, Fergane ve Harzem gibi en büyük bölgesel medeniyet merkezlerinden biri olmuştur.
Türk İslam tarih, medeniyet ve kültüründe çok parlak bir yeri ve çok şerefli bir tarihi vardır. Tarihin hemen her derinde çok önemli bir din, bir kültür ve ticaret merkezi olan Kâşgar, bu önemli durumunu İslami devirlerde de devam ettirmiş ve İslam hidayet güneşinin parlak ışıkları bu toprakları aydınlatmasından sonra ise; Orta Asya ve Turan Yurdu’nun; Buhara, Semerkant, Farab, Fergane ve Harzem gibi en büyük bölgesel medeniyet merkezlerinden biri olmuştur.
Asıl bundan sonradır ki bu bereketli
topraklardan ünü cihanı dolduran birçok ilim ve fikir adamları, dil ve edebiyat
otoriteleri, tefsir, hadis ve fıkıh âlimleri çıkmıştır. Onlar bizim din, fikir
ve sanat hayatımıza yön verdikleri gibi, Orta Asya bozkırlarında inşa ettiğimiz
büyük Türk-İslam medeniyetinin de asıl mimarları ve temel taşları olmuşlardır.
Pekiyi bu nasıl böyle olmuştur? İşte burada sizlere sunmaya çalıştığımız bu
mütevazı tebliğimizde bu çok önemli sorunun cevabı aranacak ve Türk dili ve
edebiyatının en üstün âlimi Kâşgarlı Mahmut’un şahsında ve o nun kıymetli eseri
Divanü Lügati’t-Türk’te bu ve benzer sorulara cevaplar aranacaktır.
Bilindiği gibi, tarihî geçmişi milattan önce
II. asır ve daha erken devirlere uzanan ve Doğu Türkistan’ın batı bölgesinde ve
Pamir ve Tengri dağ silsilelerinin eteklerinde bulunan bu günkü Kâşgar şehrinin
asıl yıldızı, Ötüken’de kurulan Türk Uygur Devleti’nin sınırları içine
girdikten sonra daha da parlamış ve İslamiyet’in bu bölgeye ayak bastığı
sıralarda yani VII ve VIII. asırlarda çok büyük bir Uygur kültür ve medeniyet
merkezi hâline gelmiştir. Zira o sıralarda çoğunlukla Budist olan Uygurlar bu
güzel şehri birçok güzel imaretler yanı sıra birçok Budist mabetleri yani,
Burkanlarla süslemişler ve burasını sadece bir din, bir ticaret merkezi değil,
Uygur Türkçesinin de konuşulduğu ve yazıldığı bir sanat ve kültür merkezi
hâline getirmişlerdir.
Ne var ki Karahanlılar devrinde ve Abdülkerim
Satuk Buğra Han sayesinde önce Artuç’a çekilen İslam hidayet sancağı, daha
sonra Kâşgar burçlarında dalgalanmaya başlamış ve Eski Çağlar ve Uygurlar
devrinin din, kültür ve ticaret merkezi olan Kâşgar şehri şimdi yeni kurulan
ilk Türk İslam devletinin de siyasi başkenti olmuştur. İşte asıl bundan
sonradır ki Kâşgar daha da gelişmiş hem İslam hem Türklük ve hem de bu güzel
Türkçe’nin kendi devrinde en parlak âdeta bir ekolü olmuştur. Zira bu devleti
kuran Karahanlı hakanları ocaktan mümin ve Müslüman insanlardı. Onların
ömürleri hep gaza ve cihat meydanlarında at koşturmakla geçmişti. Onların bu
bitmez ve tükenmez ilahî gayretleri sayesinde İslam dini, Orta Asya da yeni bir
hamle gücü kazanmış, İslamiyet Türk boyları arasında kolektif bir hidayet
fırtınası hâline gelmiş ve birçok Türk boyu da Müslüman olmuştur. Müslüman olan
Türkler arasında Kâşgarlı Mahmut’un babaları ve ataları da vardı ve onun
Müslüman olan ilk atasının adı Muhammed yani Mehmet idi...