Şiirlerimize,
türkülerimize, marşlarımıza taşıdığımız, hiç görmediğimiz halde adını
duyunca içimizi burkan bir güzelliktir
Tanrı Dağı.
Tanrı
Dağının en tepesine ulu hakanının ismini verenler, bugün Orta Asya’da bütün
heybeti ile mazisini arıyor, 7010 metre yüksekliğiyle Han Tanrı Tepesi ( KhanTengri ) kutsal Tanrı Dağının zirvesinde Türkün şanlı mazisini selamlıyor.
Aral’ın
ötesindeki Tanrı Dağının özleminde olan bizler için "Yesi" de
"Çimkent" de Uluğ Türkistan'da O Muhteşem Dağ’ın manzarasında bir gün
yaşamak ne güzel bir kavuşmadır.
Tanrı
dağlarının tepelerinde kar, eteklerinde her rengin kuşağını içinde barındıran
yeşillikler vardır. Çoğunluğunu çam, ardıç, şimşir gibi ağaçların kapladığı
ormanlar kendine has kokusuyla Tanrı Dağına ayrı bir güzellik ve haşmet verir.
Binlerce
yıl çevresinde yaşayıp çoğalan Türkler Tanrı Dağını kutsal bilmiştir. Ne Tanrı
Dağının altında ne de üstünde "altın" olmadığı halde bazen bu
dağlara "Altın Dağları" da
demiş, içinden çıkan nice kahramanlarına yuva olan bu tepelere ağıtlar
yakmıştır. Doğayla içiçe süregelen yaşamlarıyla Türkler, dağların ulaşılamaz
devasa haşmetinden etkilenerek nice efsanelere, nice destanlara taşımışlardır
bu mekanları.
Türkler
ilk medeniyetlerini Tanrı Dağları etrafında kurmuştur.
Eski
Türk kültüründe “büyük bir dağa sahip olmayan medeniyetlerin yok olacağı”
inancı hakimdi. Asya’nın geniş alanlarına dağılmış Türk boyları efsaneleştirdiği
Tanrı Dağına daima kutsal gözle bakmış, tarihten gelen gücünü ve kudretini
neredeyse Tanrı Dağından almıştı. Bu gün Oğuz Soyundan gelen Türklerin
gönüllerinde “Tanrı Dağı” nedir? Bunu anlayabilmek için önce Türk gibi düşünmek
gereği vardır. Tanrı Dağı Türkler için 10 bin yıl boyunca çevresinde yaşadığı
sıladır. Bilge Kaan’ın, Kültigin’in Oğuz Kaan’ın, Mete Han’ın ayak bastığı
yerdir Tanrı Dağı ve etekleri..
Bugün
biz Türklerin içinde bulunduğu en büyük sıkıntı, hiç şüphesiz tarihine küs,
geçmişine düşman bir vurdumduymazlıkla mazisine kayıtsız kalmasıdır.
Yüreklerinde
bir büyük ülküyü yaşatanlar, ecdadına sahip çıkarak yüceltenler, Tanrı
Dağlarının o sisli tepelerine özlem ile bakıyor, en yüksek zirvesi Khan Tengri’
nin heyecanını içlerinde sıcak tutuyorlar. Dağlar acılı insanların meramını
sinesinde saklar. Sisli puslu dağlar bilinmez manevi bir güç verir adeta,
dağları ardına alanlara.
Tanrı
dağları ne kadar uzakta olsa da, Türkün içinde beslediği büyük bir özlem, buram
buram kokusuyla bizlere bir ana kucağıdır.
Tanrı
dağları bir dilektir. Türkün şerefli mazisinin devasa ispatıdır.
NOT: Han Tanrı Tepesi günümüzde
Çin-Kırgızistan-Kazakistan sınırlarının kesişme noktasıdır. Yüksekliği 7.010
metre ile 7.034 metrelik Cengiz Zirvesi'den
sonra Tanrı Dağlarının ikinci en yüksek zirvesidir. Bu iki zirve yüksekliğinin
birbirine çok yakın olması ve Han Tanrı zirvesinin sivriliği ile daha dikkat
çekmesi nedeniyle Han Tanrı Zirvesi
tarih boyunca en yüksek zirve kabul edilmiştir.
Suat
Zobu
.