Senin Eskerin....!!

manas haray

Ebulfez Elçibey, Atatürk’ün ve Mehmet Emin Resulzade’nin fikirleriyle üniversite yıllarında tanıştı ve bu olay Elçibey’in
hayatında çok önemli bir dönüm noktası oldu. Elçibey bu olayı bir konuşmasında şu şekilde anlatmıştır: “Ben gençliğimde – üniversitede ikinci ve ya üçüncü sınıftayken Atatürk’ü ve Resulzade’yi anladım. Üçüncü sınıftayken anladım ki, o ana kadar yanlış düşünceyle yetiştirilmişim, çünkü o zaman Lenin, Stalin ve başkaları aşırı derecede övülmekte, dillerde Napolyon, Hitler gibi adlar dolaşmaktaydı. Sonradan Atatürk ve Türk Dünyası’nın diğer büyük şahsiyetleri hakkında okudum ve gördüm ki Atatürk Türk Dünyası’nın son iki yüz yılda yetiştirdiği en büyük liderdir. Atatürk yeni, modern, çağdaş bir devletin temellerini attı. Bizim için bir başka gurur verici nokta da şudur ki aynı şekilde demokratik bir devlet daha önce Azerbaycan’da Mehmet Emin Resulzade tarafından kurulmuştu. Daha Türkiye’de cumhuriyet fikri yokken o Azerbaycan’da artık kurulmuştu”.


Elçibey’in burada bahsettiği devlet, 28 Mayıs 1918 tarihinde Mehmet Emin Resulzade’nin öncülüğünde Azerbaycan’da kurulan ve doğudaki ilk demokratik cumhuriyet olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’dir. Bu cumhuriyet sadece 23 ay yaşayabilmiş, 1920 yılının Nisan ayında Sovyet Rusya tarafından varlığına son verilmiş ve Azerbaycan Sovyetler Birliğine katılmak zorunda kalmıştır. Elçibey bu konuyla ilgili yapmış olduğu bir konuşmasında bu durumu izah etmeye çalışırken yine Atatürk’ten şu şekilde bahsetmiştir:

“… Bizle kıyaslandığında çok güçlü olan Sovyet ordusu, bizim kurduğumuz Cumhuriyetin varlığına son verdi. Çünkü bizim onlara karşı koyacak gücümüz yoktu. Fakat Mustafa Kemal’in kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti, askeri bakımdan yeteri kadar güçlü olduğu için kendini koruyabilmiştir. Atatürk, işgalci güçleri ülkeden kovdu ve devletin bağımsızlığını yaşatabildi. Böylece, dünyada büyük Türk Milletinin yarattığı ve Türk Milletini temsil eden devlet sadece Anadolu’da mevcut şekilde yaşadı. Onun yaşaması gelecekte Azerbaycan, Özbekistan ve Orta Asya’daki diğer Türk Cumhuriyetleri ve halkları için yol gösterici, hayat kaynağı oldu. Bu halklar Türkiye Cumhuriyeti’nden ilham alarak kendi bağımsızlıkları uğrunda mücadele ettiler. Bu, Atatürk’ün Türk Milletine karşı en büyük hizmetiydi.”

Elçibey, Milli Kurtuluş Mücadelesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecini detaylı şekilde incelemiş ve bu onun Atatürk’e duyduğu hayranlığı daha da artırmıştır. Elçibey, bir gazeteciyle yaptığı söyleşide bu süreci şöyle anlatmaktadır: Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğu zaman, bazıları onun bu Cumhuriyeti ayakta tutamayacağını düşündü. Fakat Atatürk bütün dünyaya gösterdi ki Türk Milleti cumhuriyet rejimi de kurabilir ve bu rejimde yaşayabilir. Hatta bu tarz yaşamı, Türk’ün doğası talep etmektedir. Atatürk inanmıştı ki cumhuriyet monarşiyle kıyaslandığında, milleti çok daha ileri taşıyabilecek bir rejimdir. Bu, o devir için demokrasiye yaklaşma bağlamında atılan çok önemli bir adımdı. Türkiye’nin bugün bu kadar gelişerek yükselmesinin, Avrupa ve Asya’da önemli bir güç haline gelmesinin nedeni, Atatürk’ün bu devleti sağlam temeller üzerine inşa etmesidir.

Bir kıyaslama yaparak bu durumu daha net kavrayabiliriz. Osmanlı İmparatorluğu da, Rus İmparatorluğu da çökünce yerlerine yeni cumhuriyetler kuruldu. Birinin kurucusu Atatürk oldu, diğerinin Lenin. Her ikisi de yeni devlet kurdu. Bakın, Atatürk’ün kurduğu devlet bugün bile gelişiyor, demokrasiye doğru yürüyor, Avrupa ve Asya’yı bütünleştirmeye çalışıyor ve bu devletin daha yüzyıllar boyunca yaşayacağı konusunda da kimse şüphe duymuyor. Ama Rusya’da kurulan devletin temeli doğru atılmadığı için, bu devlet hala kendini bir İmparatorluk olarak gördüğü için, Rus olmayan halkları zulmederek yönettiği için, onlara bağımsızlık vermek istemediği için ve dünyayı tehdit ettiği için sadece 70 sene yaşayabildi. Bu konuda Atatürk’ün dâhiliğini ispat eden nokta ise, onun egemenliği kayıtsız şartsız Türk Milletine vermiş olması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de bu fikri temel üzerine inşa edilmesidir. Atatürk kendinden önce hiçbir sultanın söylemediğini söyledi. Atatürk dedi ki: “Bir efendi var – o da Türk halkıdır, milletimizdir. Hakkı koruyan bir güç var – o da milletin gücüdür, egemenlik de kayıtsız şartsız milletindir ve sen Ey Türk, kendi kendini kurtaracaksın, muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

Elçibey’in Atatürk’e ve genel olarak Türk Milletine karşı duyduğu sevgi, kelimelerle anlatılamayacak kadar büyüktür. Bu sevgiyi daha iyi anlamamız için birkaç örnek daha verelim: 1980’li yılların sonunda, Sovyetler Birliği’nin çözülme sürecine girdiği bir dönemde, Azerbaycan’ın bağımsızlığı için ayağa kalkan halka seslendiği bir konuşmasında şu sözleri söylemiştir Elçibey: “Ulu önder Atatürk’ün güzel bir sözü vardır: ‘Başkalarının gücü ile kazanılan bağımsızlık başkalarına borçlu kalır.’ Biz borçlu kalmayacağız, bağımsızlık ve vatan toprakları uğrunda yürüttüğümüz büyük mücadele inşallah zafer ile sonuçlanacaktır.” Yine başka bir konuşmasında şu ifadelere yer vermiştir: “Azerbaycan’ın yolu Türkiye yoludur, Azerbaycan’ın yolu Atatürk yoludur.”

Kendisini Atatürk’ün devamcısı olarak gören, tüm hayatını Atatürk’ün düşüncelerini hayata geçirmeye adayan, onun hakkında günlerce değil aylarca ara vermeden konuşabilecek donanıma sahip olan Elçibey, Azerbaycan Cumhurbaşkanı olduktan gerçekleştirdiği Türkiye seferinde Anıtkabir’e gitmiş, burada belki de hayatının en anlamlı ve en heyecanlı dakikalarını yaşamış ve oradaki hatıra defterine kısa ama anlayana çok şey ifade edecek şu notu yazmıştır: “Ey böyük Türk’ün böyük Komutanı! Sizi ziyaret etmekle özüm ve bütün milletim adına şeref duydum. Senin esgerin, Ebülfez Elçibey.”

Evet, yazdığı notta da belirttiği gibi, Elçibey kendisini Atatürk’ün askeri olarak görüyor ve bunu söylemekten çekinmiyordu. Her bir Türk genci Atatürk’ü Elçibey gibi sevmeli, onun yolundan yürümeyi kendisi için borç ve şeref bilmelidir.


Vefatının 76. Yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve 15 sene önce aramızdan ayrılan Ebülfez Elçibey’i, Türk Milletinin iki büyük liderini saygı, özlem ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları Cennet olsun. Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin!
Teşekkürler Manas Haray